Türkiye'de Sonbahar Rotaları

Yazın kavurucu sıcaklarını geride bırakarak, yarattığı o büyüleyici atmosferle kalplerimizde romantizm havası estiren sonbahara içten bir merhaba demenin şimdi tam zamanı. Sonbahar şüphesiz ki sarıdan kırmızıya dönen renk cümbüşünü izleyip, ormanda uzun yürüyüşler yaparak yazın sıcağında keşfetmekten kaçındığımız yerlere doğru çıkılan yolculuklar içinde en güzel zamanlardan biri…

Doğanın uyanışına şahit olup, sonbaharın en güzel tonlarını görebileceğiniz sonbahar rotalarına doğru yola çıkmaya hazır mısınız? Yapmanız gereken tek şey nereye gitmek istediğinize karar vermek olacak.

İşte Türkiye’nin birbirinden güzel seyahat rotaları…

Kapadokya

 

Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Kapadokya Bölgesi’nin merkezinde yer alan Nevşehir, tarihi boyunca ev sahipliği yaptığı uygarlıkların izleri ve tabiat harikası güzellikleriyle her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapmaktadır. Vadileri, Hristiyan keşişlerin kayalara oydukları kiliseleri ve kiliselerle bağlantıları henüz çözülemeyen onlarca yeraltı şehri, manastırları ve peri bacalarıyla kent adeta büyüleyici ve gizemli bölgelerimizden de biridir.

Tarihi boyunca Hititler, Frigler, Asurlular, Persler, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılara yurt olması nedeniyle 230 sit alanı ve 1614 kültür varlığı olmak üzere toplam 1844 adet taşınmaz kültür varlığına sahip olan Güzel Atlar Ülkesi Kapadokya, deyim yerindeyse ziyaretçilerine hafızalarda yer eden bir tatil fırsatı sunar. Vadi yamaçlarından inen sel suları ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırması sonucunda oluşturduğu peri bacaları ise tam anlamıyla görülmeye değer yerlerden biridir.

Abant

Sonbaharın en narin rotalarından biri olan Abant, aslında dört mevsim boyunca sunduğu güzelliklerle de ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Tertemiz bir göl ve dağ havası almak isteyenler için bulunmaz bir rota olan Abant, Bolu’nun merkezine 35 km mesafede bulunuyor. Abant Gölü’nün çevresinde yürüyüş yapabilir, bisikletle turlayabilir ya da fayton gezisi yapabilirsiniz. İş yükünün getirmiş olduğu tüm yorgunluğu sonbaharın huzurlu havasında atmak isterseniz eğer tertemiz bir göl manzarası ve kızıla boyanan ağaç yaprakları ile Abant sonbaharın tüm güzellikleriyle sizleri bekliyor olacak.

Günübirlik veya bir gece konaklamalı olarak gidebileceğiniz Abant, özellikle sonbaharda müthiş bir görsellik sunuyor ziyaretçilerine. Sarı, kırmızı, yeşil ve turuncu tonlarının oluşturduğu bu renk cümbüşüne eşlik eden doğanın göldeki yansıması gelenleri kendine aşık edecek türden. Abant Milli Parkı’nda bu eşsiz doğa içinde saatlerce yürüyebilir veya faytonla dolaşabilirsiniz.

Doğanın Büyüleyici Tonları: Yedigöller

Doğanın büyüleyici tonlarına şahit olacağınız Yedigöller, sonbaharı yaşamak için unutmayın ki biçilmiş kaftanlardan yalnızca bir tanesidir. İstanbul’a yaklaşık 300 km. mesafede yer alan Yedigöller, isminden de anlaşılacağı gibi birbirinden güzel 7 gölün bulunduğu bir bölge. Bu göller arasında doğa yürüyüşü yapmak ise Yedigöller’de yapılacak en güzel aktivitelerden biridir.

Kaz Dağları

Kaz Dağları da sonbaharın en gözde rotalarından biri. Tanrıların dağı olarak tanımlanan Kaz Dağları oksijen bolluğu ve bitki çeşitliliği bakımından dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Bugün altın aramak için siyanürle kirletilme riskiyle karşı karşıya olmasına rağmen geç olmadan gitmekte fayda olabilir. Tertemiz akan şelaleleri, sarı, turuncu ve yeşilin her tonunun hakim olduğu ormanları, endemik türleri ve termal tesisleri ile doğa sevenler için alternatif bir rota.  

Amasra

Sakinlik isteyenler, hem tarih hem de doğa arayanlar için Amasra bulunmaz bir fırsat. Yarımada üzerine kurulmuş olan küçük ve şirin bir balıkçı kasabası havasında. 3 bin yıllık tarihi geçmişi olan Amasra, antik dönemden beri önemli bir liman kenti olmuştur. Cenova Şatosu, kale ve müze gezilecek en önemli yerleri. Amasra Kalesi, kule ve burçları, surlarını süsleyen Ceneviz armaları ile Ortaçağı anımsatıyor. Bakacak tepesinden çok güzel fotoğraflar da çekebilirsiniz. Bir zamanlar 36 çeşit malzeme kullanılarak yapılan Amasra salatasını yemeden dönmeyin. Günümüzde daha az malzeme kullanılarak yapılan bu salata oldukça lezzetli. Yerel dilde “bağırya” dedikleri pavurya ve “Moluska” dedikleri deniz salyangozunu da tadabilirsiniz.  

Safranbolu

Safranbolu ismini burada yetişen dünyanın en pahalı baharatı olan safran çiçeğinden alır. 1994 senesinde koruma altına alınmış ve Unesco Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne girmiş olan Safranbolu klasik Osmanlı mimarisini yansıtan evleri ile ünlü. Alt katları taş, üst katları ahşap-kerpiç karışımı olan, beyaz renkli 3 katlı bu evler, Safranbolu’nun simgesi durumundalar. Cinci Hanı, Yeni ve Eski Hamam’ı, Köprülü Mehmet Paşa Camii, Kazdağlıoğlu Camii, İzzet Mehmet Paşa Camii, Saat Kulesi, Kent Tarihi Müzesi, Bulak Mağarası, Yemeniciler Arastası, Demirciler ve Manifaturacılar Çarşısı, tarihi kemer ve çeşmeleri ile turistik bir çekim merkezidir. Şehir çevresindeki kaya mezarları ve tümülüsler de ilçenin ilgi çekici güzelliklerinden. Safranbolu’dan dönmeden meşhur lokumunu, cevizli yaprak helvasını, bükme denilen Safranbolu pidesini, piruhi denilen süzme yoğurtlu mantısını ve çavuş üzümünü tatmalısınız.  

Cumalıkızık

Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday olan Cumalıkızık da güzel bir sonbahar rotası. Osmanlılar’ın Bursa’da ilk yerleştikleri bölgelerden biri. Osmanlı sivil mimarisinin en iyi korunmuş evlerinin bulunduğu bu şirin beldede Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen cami, hamam ve çeşmeler görülebilir. Rengarenk cumbalı kerpiç evleri, kesme taşlarla döşenmiş daracık sokakları ile çok güzel fotoğraflar çekebileceğiniz bu şirin beldede 270 ev bulunuyor ve bu evlerin 180 tanesi günümüzde kullanılıyor. Restorasyon çalışmaları ise halen devam ediyor. Beldenin sembolü ahududu. Cumalıkazık’tan dönmeden mutlaka ahududu reçeli almalısınız.

Nemrut

Nemrut Dağı ve çevresi 1987 senesinde Dünya Kültür Mirasları Listesi’nde yerini almış. Dünyada güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlenebileceği noktalardan biri. Nemrut Dağı Tümülüsü MÖ 60’lı yıllarda Kommagene kralı 1. Antiochos tarafından denizden 2.150 metre yükseklikte bir tepede inşa edilmiş. Doğu ve batı teraslarında kum taşından yapılmış 9 – 10 metre boyundaki tanrı heykelleri gerçekten görülmeye değerler.  

Şanlıurfa

3 semavi dinin buluşma noktası olan Şanlıurfa, dünyanın en kutsal köşelerinden biri kabul ediliyor. Tarihi binaları, kutsal balıkları, puşisi, mırrası, isotu ile Güneydoğu Anadolu bölgesinin mutlaka görülmesi gereken noktalarındandır. Balıklı göl, İbrahim peygamberin ateşe atıldığı yer olarak bilinmektedir. Urfa çarşısı, Halil-ür Rahman camisini görmeli ve Urfa gecelerinin vazgeçilmezi olan sıra gecelerine katılmalısınız. Şanlıurfa’ya 45 kilometre mesafede konumlanan Harran konik kubbeli evlerini (karınca evler, kovan evler) görmeli ve yerel kıyafetler ile fotoğraf çektirmelisiniz. 

Yeşilin Her Tonu: Trilye

Marmara Bölgesi’nin en gözde rotalarından biri olan Trilye, sonbaharın tadını çıkarabileceğiniz yerlerden de bir tanesidir. Bursa’nın el değmemiş doğasını korumayı başaran sayılı noktalardan biri olan bölge, yeşilin her tonunu ziyaretçilerinin beğenisine sunuyor.  Trilye’nin tarihi evleri arasında kaybolurken fotoğraf makinenizin yanında bulunmasına dikkat edin, zira göreceğiniz her bir kareyi ölümsüzleştirmek isteyebilirsiniz.

Köyün Masalsı Güzelliği: Beypazarı

Ankara’nın en gözde noktalarından biri olan Beypazarı masalsı köy manzaraları ile sonbaharda tatil geçirebileceğiniz en güzel noktalardan biri.  Bu sonbahar rotanızı Beypazarı’na çevirecek olursanız eğer kendinizi bir masal diyarında gibi hissetmeye hazır olun. Zira sıra sıra dizilmiş ahşap evlerin arasında kaybolacak, o lezzetli yemeklerin tadına varırken kendinizi kaybedeceksiniz.

Sislere Doğru Yolculuk: Uzungöl

Ziyaretçilerine oldukça cömert davranarak en güzel Karadeniz manzaralarını sunan Uzungöl, sonbahar mevsiminde de cömertliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Trabzon’un Çaykara ilçesinde bulunan Uzungöl, Karadeniz’in önemli turizm merkezlerinden de biri durumundadır. Özellikle doğa aktiviteleri ve büyüleyici göl manzarasıyla ön plana çıkan bu güzel belde de; başta Haldizen Yaylası olmak üzere muhteşem yaylaları keşfedebilir, göl kenarında doğa yürüyüşü yapabilir veya jeep safari ile Uzungöl’ün kalan güzelliklerini keşfedebilirsiniz.

İğneada Longoz Ormanları

Denizi, ormanları, sahili ve tarihi ile Trakya’nın saklı cenneti olarak nitelendirilen İğneada Longoz Ormanları, bugünlerde özellikle ormanlarının güzelliği ile görenleri kendisine hayran bırakıyor. Özellikle sakin ve sessiz bir ortamda tatillerini geçirmek isteyenlere ev sahipliği yapan longozlar, insanın zihnini dinlendirir. İçerisinde 5 göl, 544 çeşit bitki, 46 tür canlı, 25 cins sürüngen, 50 tür memeli, 30 çeşit tatlı su balığı, 20 tür deniz balığı ve 219 çeşit kuş barındıran longoz ormanları, her mevsim olduğu gibi güzelliğiyle de dikkat çekiyor. İçinde birçok yabani hayvan ve bitkiyi barındıran Longoz Ormanları’nda bu sonbahar uzun yürüyüşlere çıkarak, anın keyfini çıkarabilirsiniz.

Diyojen’in Şehri: Sinop

Eşsiz manzaraları ve tarihi yerleriyle tüm dikkatleri üzerine çeken Sinop; her mevsim tercih edilen tatil rotalarından da bir tanesidir. 6000 yıllık geçmişiyle şehir, Karadeniz bölgesinin de en güzel kentleri arasında yer almaktadır. Doğa ile baş başa bir sonbahar tatili geçirmek isterseniz eğer unutmayın ki Sinop sizlerişimdiden tüm misafirperverliği ile ağırlamaya hazırdır.

4

Bir Tatlı Huzur: Adatepe

Adatepe, dünyanın oksijen oranı en yüksek ikinci bölgesi olan Kaz Dağları’nda bulunmaktadır. Şehrin bütün kalabalığından uzakta, doğanın huzurlu kollarında kendi iç dünyanıza keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz.

Huzurun Adresi:  Ağva

Göksu ve Yeşilçay dereleri arasında yer alan İstanbul’un Şile ilçesine bağlı Ağva kasabası; doğal plajı ve ormanlarla çevrili atmosferi ile hafta sonu tatiliniz için huzur veren yerler arasında yer almaktadır. Kasabanın içinden geçen dereyi kano ile gezebilir ya da manzaraya karşı oturup, keyifle çay ve kahvenizi içebilirsiniz.

Cunda Adası

Ayvalık’ta yer alan Cunda Adası, son dönemlerde özellikle tatilini yurt içerisinde değerlendirmek isteyenlerin de uğrak adresi durumunda. Eğer deniz, kum ve güneş üçlüsü dışında bir tatil yapmak isterseniz kesinlikle bu sonbaharda Cunda Adası’na gitmelisiniz.

Mitolojik Bir Güzel: Karagöl

Sonbahar aylarında bir hafta sonu kaçamağı için tercihiniz Karagöl’den yana olsun! Neden mi? Çünkü mitolojik birçok efsaneye konu olan Karagöl’de İzmirlilerin bile bilmediği güzellikler var. Yeşil ile mavinin buluşmasından ortaya çıkan manzaralar ile huzur dolu bir tatil Karagöl’de doğaseverleri bekliyor.

5

Masalsı Bir Güzel: Misi Köyü

Bursa’ya 12 km uzaklıkta olan tarihi Misi Köyü’nün kuruluşu M.S 183’e kadar inmektedir. Her ne kadar tarihi, Hristiyanlığın ilk dönemlerine kadar inse de bugünkü yapıların tamamı Osmanlı dönemine aittir. Ortasından güzel bir dere akan köy hem doğa hem de tarihi evleriyle ziyaretçilerinin beğenisini topluyor. Sonbaharda gezilecek yerler listenize eklemeyi unutmayın.

Oksijen Deposu: Kaz Dağları

 

Ülkemizde az bilinen ve sonbaharın en çok yakıştığı yerlerden biri de kaz Dağları’dır. İlkbahar ve yaz aylarında yemyeşil olan ormanlar sonbaharın gelişiyle birlikte harika bir renk cümbüşüne bürünmektedir.

Romantik Güzel: Adalar

Havalar hafif serinlemeye başlamışken Adalar’ı gezmenin şimdi tam zamanı. Coğrafi durumları sebebiyle oldukça şanslı olan Adalar gezilecek yerler bakımından da oldukça zengin. Hangi adaya giderseniz gidin kendinizi ağaçların arasında bulabilirsiniz. Sonbaharın gelmesiyle yeşil olan yaprakların sararıp dökülmesi doğanın romantik havasını da gözler önüne serer.

Yorumlar

24 Ara 2024, Salı - 19:37
Höcrei Tedrrissat Medresesi Osmanli zamanda Muş Şehrinin Bulanik ilçesine bağlı Seçme Köyü Saliha Mezrasına gelen Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi kurmuştur. Devlet yardımı alınmadan yapılan bu Medrese Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi nin Madi imkanlatiyla yapılmışti. Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Torunlarından olan Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi bu Medresede çok Alim yetiştirmiştir. Kösewi bu bölgede yaygın olan Hırsızlık, Gasp, Soygun ve Kan davalarını önlemiştir. Yine bu bölgede yaşayan yuzbinlerce Ezidi ve diğer Gayri Müslimlerin Müslüman olmalarına vesile olmuştur. Nakşibendi ve Kadiri Tarikatinin Şeyhlerinden olan Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kosewi Tahsilini Diyarbakır, Elazığ,Bingöl ve Erzurum çevrelerindeki Medreselerde yapmıştır. Eğitiminin son üç yıllını veya Dört yıllını Bağdat Nizamiye Medresesinde okumuş Eğitimini tamamlamıştır. Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi Salihi Tekkesinin Şeyhi olan Şeyh Said Salihi Efendi nin Babasıdır. Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi nin Kabri palu ilçesindedir.

In reply to by salihan

24 Ara 2024, Salı - 19:37
Höcrei Tedrrissat Medresesi ,Birinci Dünya Savaşına kadar eğitime devam etmiş. Çok Alim yetiştirmiştir . Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi bu bölgede yaşayan yuzbinlerce Ezidi ve diğer Gayri Müslimlerin Müslüman olmalarına vesile olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında işgalci kuvvetleri tarafından Köy ve Höcrei Tedrrissat Medresesi Yakılmıştır. Ancak yıllar sonra Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi nin oğlu Şeyh Said Salihi Efendi köyü yeniden kurmuştur. Köyün kurucu sahipleri istanbula gitmişlerdir.Şimdi köyde başka aileler oturmaktadir.

In reply to by salihan

24 Ara 2024, Salı - 19:37
Höcrei Tedrrissat Medresesi ,Birinci Dünya Savaşına kadar eğitime devam etmiş. Çok Alim yetiştirmiştir . Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi bu bölgede yaşayan yuzbinlerce Ezidi ve diğer Gayri Müslimlerin Müslüman olmalarına vesile olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında işgalci kuvvetleri tarafından Köy ve Höcrei Tedrrissat Medresesi Yakılmıştır. Ancak yıllar sonra Büyük Müderris Seyyid Molla Ali Kösewi nin oğlu Şeyh Said Salihi Efendi köyü yeniden kurmuştur. Köyün kurucu sahipleri istanbula gitmişlerdir.Şimdi köyde başka aileler oturmaktadir.
24 Ara 2024, Salı - 19:37