Karadeniz Ereğlisi: Karadeniz’de Bir Tatil Beldesi

Batı Karadeniz’de yer alan Karadeniz Ereğlisi, Zonguldak’ın bir liman kasabasıdır ve ilin en kalabalık ilçesidir. Ziyaretçilerin buraya “Küçük İstanbul” demeleri, Ereğli’nin sahip olduğu doğal güzellikler ve tarihi eserlerden olsa gerek. Tarihi MÖ 2000’li yıllara dayanan Ereğli, antik çağdaki kuruluşundan bugüne kadar yerleşime açık olması sebebiyle, arkeoloji ve sanat tarihi bilimleri açısından kayda değer bir önem teşkil eder.

Ereğli, eski kayıtlarda “Herakleia Pontike” olarak geçer. Ereğli’nin sahip olduğu bu antik ad, Yunan mitolojisinde yer alan Zeus’un oğlu Herkül’e dayanır. Bunun sebebi; bir efsaneye göre Herkül’ün, gezilecek yerler listemizde de yer alan Cehennemağzı Mağarası’nda Cehennem Köpeği Kerberos ile savaşmış olmasıdır. 

Gördüğünüz üzere mitolojide bile kendine yer edinmeyi başarmış bu özel ilçe, ülkemizde korunması gereken değerli bölgeler arasındadır. Peki yalnızca bu coğrafyayı korumak yeterli olur mu? Elbette hayır. Bir şehri koruma altına almak demek aynı zamanda onun kültürüne ve geleneklerine de sahip çıkmak demek. İşte tam da bu sebeple Ereğli’de görülmesi gereken yerleri anlatmadan önce sizlere biraz onun mutfağından bahsetmek istiyoruz. Ereğli’nin “Osmanlı Çileği”nden tutun da pidesine ve fındığına kadar tadılması gereken birçok lezzeti var. Öyleyse gelin size bu yöresel yiyeceklerin özelliklerinden bahsedelim.

Osmanlı Çileği-2

Ereğli’ye “Çelik ve Çilek Diyarı” dendiğini işitmişsinizdir. Adına festivaller düzenlenen Osmanlı Çileği, en az ilçenin demir ve çelik fabrikaları kadar ünlüdür.  Ancak bu kıymetli meyve artık unutulmaya yüz tutmuş durumda. Bu sebeple Ereğli Belediyesi; yetiştirilmesi ve toplanmasında büyük emekler sarf edilen bu çileğin yaşatılması için her yıl Mayıs ve Haziran aylarında “Osmanlı Çileği Festivali”ni düzenler. Çileğin tüm Türkiye’ye yayılması için bu yörenin kadınlarına bütçe sağlanır ve bu sayede çilek reçelleri üretilir. Kıpkırmızı rengiyle ve sulu yapısıyla öne çıkan Osmanlı Çileği, Ereğli’de tadılması gereken lezzetlerin başında geliyor.

Osmanlı Çileği

Çilek demişken, Ereğli mutfağının vazgeçilmezi olan pideden bahsetmeden olmaz. Pide, Karadeniz dendiğinde akla gelen ilk lezzetlerden. 1926’dan bu yana yapılan Ereğli Pidesi de Karadeniz’in bu zengin pide çeşitlerinden bir tanesi.  Açık ve kapalı pide, yumurtalı veya kıymalı pide bu bölgede en çok tercih edilen çeşitlerden. Tereyağı ile harmanlanmış bu leziz tarif, bol malzemesi ve kendine has hamuruyla ağızda müthiş bir tat bırakıyor. Bu yüzden Ereğli Pidesi, bölgeyi ziyaret edenlere mutlaka deneyimlemesi önerilen lezzetlerin başında geliyor.

Ereğli pidesi

Çilek ve pide dışında Ereğli mutfağında çokça tüketilen fındıktan da biraz bahsetmek istiyoruz. Antik çağlardan bu yana fındığın vatanı olan Karadeniz, bugün de hâlâ fındık üretiminin en yoğun olduğu bölgelerden. Ereğli’de fındık hasadı Ağustos’ta başlar, Eylül sonlarına kadar devam eder. Hasadın başlamasıyla birlikte ilçede de bir hareketlilik yaşanır, ticaret canlanır, Ereğli’nin ekonomik değerleri önemli ölçüde etkilenir. Dolayısıyla fındık için Karadeniz Ereğli ticaretinin can damarı demek yanlış olmaz.

Mutfak açısından oldukça zengin bir bölge olan Ereğli’ye gittiğinizde, Osmanlı Çileği’nden yapılmış reçellerinden tatmadan, fındığından satın almadan ve tabii bol malzemeli çıtır çıtır Ereğli pidesinden yemeden buradan dönmenizi tavsiye etmeyiz. 

Karadeniz Ereğli’de Gezilecek Yerler

1- Cehennemağzı Mağaraları

Ereğli’nin doğusunda ve Achelon Vadisi’nin (Eski adıyla Ayazma- kutsal su) olduğu alanda bulunan Cehennemağzı Mağarası, Zonguldak il merkezine 50 km uzaklıkta. İsminden de anlayacağımız üzere burada aslında üç adet mağara var.  Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: Herkül Mağarası, Koca Yusuf Mağarası ve Ayazma Mağarası

Herkül Mağarası esasında çok eski bir Hristiyan kilisesidir. Hristiyanlığın yayıldığı ilk yıllarda gizli bir ibadet yeri olarak kullanıldığı düşünülür. Kilise Mağarası olarak da bilinen mağara, bitkilere ve geometrik şekillerdeki mozaiklere taban olmuştur. 

İkinci mağaramız olan Koca Yusuf Mağarası eskiden uzun bir mağaraydı. Ancak 1960 yılında bir kayanın düşmesiyle mağaranın boyu kısaldı ve bu sebeple restorasyon çalışmaları başlatıldı. İki adet fil ayağı oturtularak destek sağlandı.  Böylece bizler de mağaranın derinliklerini görmeye devam edebiliyoruz.

Üçüncü ve son mağaramız olan Ayazma Mağarası, insan eliyle yapılmış bir su sarnıcıdır. Zemininde su vardır. Taban suyu sebebiyle diğer mağaralara da su sarnıcı görevinde bulunur. 

Mağaraların yapısından bahsettik ancak mitolojideki yerini de anlatmazsak yazımız eksik kalır. Homeros’un meşhur eseri olan İlyada’yı bilmeyenimiz yoktur öyle değil mi? İşte bu eserde Troya Savaşları’nda savaşan askerlerin Ereğli’de kaldığı söylenir. Bunun dışında size verebileceğimiz en önemli bilgi ise Yunan mitolojisinde geçen çarpıcı öyküdür. Şöyle ki; mitolojide Zeus’un oğlu olarak bilinen Herkül, cehennemin kapısını bekleyen Kerberos’la (üç başlı canavar) savaşır ve onu yakalar. Bu öyküde geçen cehennem Ereğli’dedir. Mağaraların ismi de bu sebeple Cehennemağzı Mağaraları olarak geçer. 

2- Gazi Alemdar Gemi Müzesi

Anadolu Bölgesi, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Avrupalı devletler tarafından işgal edilmişti. Bunun ardından Fransızlar Ereğli kıyılarına gelmiş ve işgal planları kurmuşlardı. Bu planın içerisinde Gazi Alemdar adındaki geminin kaçırılması da vardı. Ancak kahraman Zonguldak halkı gemiyi gizlice yüzdürdü ve Fransızların karşı saldırıya maruz kalmasını sağladı. Türklerin esir aldıkları Fransız komutan ve askerleri ise henüz kurulmamış olan Türkiye Cumhuriyeti ile anlaşma imzalamak mecburiyetinde kaldı. Bu anlaşma tarihe Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’ndaki ilk uluslararası anlaşması olarak geçti. Gazi Alemdar Gemisi ise Kurtuluş Savaşı’nın “Tek silahsız kurtarma gemisi” olarak hafızalarımıza kazındı.

alemdar-gemisi-2.jpg

Halkın akıllıca davranarak gemiyi karaya oturtması; Fransızları yenilgiye uğratarak Ereğli’nin günümüzde hâlâ bizim topraklarımızda olmasını sağladı. Bu denli önemli bir geçmişe sahip Alemdar Gemisi, yeniden inşa edildi ve içerisine müze kuruldu. Müzenin tarihinden sonra şimdi de içindeki bölümlerinden bahsedelim.

Müzenin içinde toplamda 5 bölüm bulunuyor. Bunlar: Güverte Bölümleri, Yaşam Mahalli, Ambar Bölümleri, Ambar, Hizmet ve Danışma Birimi. Bu bölümlerde güverte, sancak tarafı, dümen evi vb. alanları görebilirsiniz. Ayrıca Alemdar Gemisi’nin tarihi hakkında hazırlanan dokümanları da okuyabilirsiniz. Karadeniz Ereğli Belediyesi tarafından görevlendirilen rehberlerin yardımıyla müzedeki bölümleri daha rahat gezebilirsiniz. 

3- Ereğli Kalesi

Ereğli limanına hakim yüksek bir tepede konumlanmış olan Ereğli Kalesi’nin yapımına dair elimizde kesin bilgiler olmasa da Cenevizli denizciler veya Bizanslılar tarafından kurulduğu varsayılır. Deniz seviyesinden 150 metre kadar yükseklikte yer alan ve müthiş bir şehir panoramasına sahip olan kalenin bulunduğu bölge, aynı zamanda M.Ö. 4. Yüzyıla tarihlenen Herakleia Pontike şehrinin de akropolüdür.

Moloz taşlardan ve tuğladan yapılmış, düzensiz bir plana sahip olan Ereğli Kalesi, kaleyi çevreleyen surları saymazsak günümüze kadar ayakta kalabilmiş tarihi bir yapı. 

Ereğli kent merkezinde yer alan ve otobüsle ulaşımın son derece rahat olduğu Ereğli Kalesi, özellikle şehir manzarası nedeniyle turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilen bir cazibe merkezi konumundadır.

4- Karadeniz Ereğli Müzesi

19. yüzyıl sonlarında sancak beyi Halil Paşa tarafından yaptırıldığı için Halil Paşa Konağı olarak bilinen tarihi bina, bir dönem okul olarak kullanıldıktan sonra uzun yıllar kaderine terk edilmiş. Sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ciddi bir restorasyon çalışması sürdürülen konak, 1988’de yeniden hizmete açılmış.

eregli-muzesi_0.jpg

Giriş katta, Ereğli ve çevresindeki arkeolojik kazılardan elde edilen, Helen, Roma ve Bizans dönemlerine ait buluntular sergilenir. Aynı zamanda Lidyalılardan Osmanlılara kadar çeşitli medeniyletlerin sikkeleri de ayrı bir koleksiyonda izlenebilmektedir. Yöreye özgü bir dokuma olan elpek kumaşı, çeşitli mutfak eşyaları, mühürler, tütünle ilgili eşyalar ve yazma eserler, müzenin ikinci katında yer alan yöresel etnografik sergi içerisinde yer alır. Müzenin üçüncü ve son katı ise Osmanlı Dönemi’ne uygun bir şekilde döşenmiş bir ev görüntüsündedir. Ziyaretçiler oturma odası, misafir odası ve yatak odasını gezebilirler. Müzenin bahçesinde çeşitli dönemlere ait sütun parçaları, lahitler ve pantomim sanatçısı Krispos’un anıt mezarı bulunur.

eregli-muzesi-2.jpg

5- Gümeli Yaylası ve Porsuk Ağaçları 

Alaplı ilçesinin bir beldesi olan Gümeli, yemyeşil doğasıyla herkesi büyülüyor. Yeşilin her tonunu görebileceğiniz bu yerde Bölüklü ve Bacaklı yaylalarında temiz bir nefes alabilirsiniz.

Ancak bunların dışında buranın başka bir özelliği daha var. Bölüklü Yaylası’na yaklaşık 5-6 km uzaklıkta, Gümeli Tabiat Parkı bulunuyor. Bu parkta Türkiye’nin birinci, dünyanın ise beşinci en yaşlı ağacı bulunuyor. “Porsuk Ağacı” adındaki bu ağaç tam tamına 4 bin 116 yaşında. Türkiye’nin en yaşlı ağacının boyu 25,5 metre, çevresi ise 7 metre 70 santimetre. Gümeli Porsuğu’nun bunca yıl ayakta durmasının çok önemli olduğunu söyleyen Karadeniz Teknik Üniversitesi uzmanları, ağacın genetiğini alarak klonlama işlemi yaptılar. Ayrıca bu ağaç, varlığının korunması adına “anıt ağaç” ilan edildi. Tüm Türkiye’de daha çok tanınması için de Zonguldak Valiliği’nin önüne bir mozaiği bırakıldı.

boluklu-yaylasi-3-porsuk-agaci.jpg

Ancak başlıkta da belirttiğimiz gibi porsuk ağacı tek değil. Gümeli Tabiat Parkı’nda 1000 yaşından büyük birden fazla porsuk ağacı var. Zaten bu ağaçlara porsuk adının verilmesi de çok fazla kabuk değiştiriyor ve yaşlanıyor olmasından kaynaklanıyor. Hem ülkemiz adına hem de dünya için çok büyük önem teşkil eden bu yaşlı ağaçları tanımak ve görmek isterseniz Ereğli’ye mutlaka gitmelisiniz. 

6- Fetih Çınarları

Şimdi 550 yılı aşkın yaşayan bir tarihten bahsedeceğiz size ama önce hikayesine bir göz atalım. 1400’lü ve 1500’lü yıllarda Karadeniz Ereğli’sinde taş ustalığı oldukça yaygın. İstanbul’un fethi sırasında hisarlarını onarmak amacıyla çok sayıda sur taşına ihtiyacı olan Osmanlı ordusunun yardımına koşan Ereğli’den İstanbul’a bol bol taş gönderilmiş. Ve bunun karşılığı olarak da Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethine katkıları dolayısıyla Ereğli’ye 6 adet çınar ağacı dikilmesini emretmiş. İşte 550 yaşını aşan 6 ulu çınar, o günden bugüne Fetih Çınarları adıyla anılır. Bugün çınarların bulunduğu alan, bu önemli ağaçları ziyaret etmek isteyenler için sosyal ve dinlenme alanlarına dönüştürülmüştür.

7- Köseağzı Plajı

Karadeniz Ereğli’nin güzel plajları arasında en çok tercih edileni, tertemiz suyu ile Köseağzı Plajı. Yeme-içme tesislerinin yanı sıra şezlong ve şemsiye kiralama olanaklarının da bulunduğu plaj, doğal güzellikleri sebebiyle sıklıkla piknik alanı olarak da kullanılıyor. Plajı bol çakıllı, denizi ise rüzgarlı havası nedeniyle genellikle dalgalıdır.

8- Kandilli Varagel

Karadeniz Ereğli’ye bağlı, beş mahalleden oluşan bir beldeden ve onun tarihsel öneminden bahsedeceğiz şimdi. Batı Karadeniz’in endüstri mirası kabul edilen Kandilli beldesi ve onunla özdeşleşmiş Varagel, kentin önemli turizm değerlerinden de biri kabul ediliyor. Peki bu bölgeyi bu kadar önemli yapan ne, gelin biraz tarihine doğru uzanalım.

Ereğli Kömür Havzası, kömürün bulunduğu 1829 senesinden bu yana tarihi önemini her zaman koruyagelmiştir. Osmanlı Dönemi’nde havzanın istenen üretim hedefine ulaşamaması sonucu, bugün kaynaklara Dilaver Paşa Nizamnamesi olarak geçen bir uygulama ile ocaklarda zorunlu çalışma denen “mükellefiyet” yöntemine geçilmiş fakat yine sonuç arzu edilen seviyeye ulaşamamış. Yabancı sermayelerle işletilmeye başlayan havzada yavaş yavaş Batı etkisi görülmeye başlar ve bu Fransız kültürü ile tanışma, Kandilli kültürünün de başlangıcı olur.

varagel-1.jpg

1921 yılına gelindiğinde, Atatürk’ün talimatıyla maden işçileri için bir kanun çıkarılarak maden işçilerinin çalışma hayatı düzenlenir. Havzada mühendis ihtiyacı olunca, yine Atatürk’ün “Zeki Çocuklar Yasası” ile yurt dışına öğrenciler gönderilmeye başlanır. Maden, makine, elektrik mühendisliği ve tıp alanında eğitim gören bu çocuklar daha sonra yurda geri dönerek iş başı yaparlar. Onların göreve geldikleri 51-52 yıllarında, Kandilli Başı mahallesi kurulur, bölgeye bir ilkokul ve mühendislerin eşleriyle birlikte oturmaları için evler inşa edilir. Bugün bu evleri görmek mümkün olmasa da 1964’te ilk olarak Lüküs Hayat’ın sahnelendiği Yayla Sineması’nın bazı duvarları hala ayakta.

kandilli-22.jpg

Kandilli, Karadeniz Ereğli’nin Taş Kömürü Havzaları Bölgesi olarak geçer. Beldenin kayalık plaj bölgesine kadar inen ve “Aşağı Kandilli” olarak anılan bölgesi ise Ereğlililer için bambaşka bir önem taşıyor. Kömür madenciliği faaliyetlerinde önemli bir noktada yer alan ve İkinci Dünya Savaşı’nın kıtlık zamanlarında bile zengin bir sosyal yaşama sahip olan Aşağı Kandilli dendiğinde bugün hala birçok kişinin aklına kent ile simgeleşmiş, “Varagel” geliyor. “Payton” da denen Varagel’i, ormanın içinden sahile doğru uzanan 245 metre uzunluğunda bir raylı taşıma sistemi olarak açıklamak mümkün. 1880 senesinde Taş Kömürü Ocakları’nı açan Fransız bir şirket tarafından yapılan Varagel, Türkiye Taşkömürü Kurumu bünyesinde işçi ve malzeme taşımacılığında kullanılıyordu. 2010 senesine kadar bölgeye gelenlere bir nostalji yaşatmak üzere açık tutulan Varagel, çevresindeki sanayi yapılarıyla birlikte Karadeniz Ereğli’nin zengin endüstri mirasının en önemli simgelerinden biri kabul ediliyor.

Bugün bu düzeneğin geçtiği orman yolu ve yolun bitiminde kavuştuğu masmavi Karadeniz suları, bölgeyi ziyarete gelenlere hem bir nostalji havası yaşatıyor hem de muazzam doğal güzellikleriyle mest ediyor.

Kandilli sahili, aynı zamanda yukarıda destansı geçmişinden bahsettiğimiz Alemdar Gemisi’nin de bulunduğu yer. Buraya geldiğinizde geminin orijinal bir kopyası halindeki müzeyi gezmeden kültür turunuzu noktalamamanızı tavsiye ederiz.

9- Danaağzı Tabiat Parkı

Şehir hayatından bunalan ve doğaya kaçmak isteyenlerin uğrak noktası olmasının yanı sıra, yaban hayat gözlemciliği, olta balıkçılığı, trekking, koşu ve bisiklet gibi açık hava aktivitelerinin gerçekleştirildiği doğal bir merkez Danaağzı Tabiat Parkı. Fotoğrafçıların da güzel kareler yakalamak için sıklıkla turlar düzenlediği kamp, aynı zamanda kampçıların da gözde mekanlarından. Giriş ücretinin bulunmadığı park, dört mevsim boyunca yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret ediliyor.

10- Radar Piknik Alanı

Danaağzı gibi doğa ile iç içe olabileceğiniz bir diğer alternatif de Radar Piknik Alanı. Eşsiz manzarası nedeniyle özellikle şehre yeni gelen ziyaretçilerin tercih ettikleri ve piknik yaptıkları mesire yeri, yemyeşil doğası ile turistleri Ereğli’nin yeşil yüzü ile tanıştırıyor. Burası sadece bir piknik alanı değil, aynı zamanda çeşitli açık hava aktivitelerinin gerçekleştirildiği doğal bir mekan. En güzel saatlerinin gün batımı olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

11- Aliağa Hamamı

Antik Çağ’lardan bu yana dertlere derman olduğu söylenen şifalı suları ile ünlü olan hamam, Ereğli’nin en eskilerinden. Stresten arınmak ve dinlenmek için de hala sıklıkla tercih edilen hamam ilçe merkezine kısa bir yürüyüş mesafesinde.

12- Bozhane Hamamı

19. yüzyıla ait bir Osmanlı yapısı olan Bozhane Hamamı, Ereğli’nin Bozhane mevkisi ile aynı ismi taşımaktadır. Birçok kez restorasyon geçirmiş ancak hemen yanındaki yol yapım çalışmaları nedeniyle ön kısmı tıraşlanmak durumunda kalınmıştır. Moloz taştan inşa edilen hamamı diğerlerinden ayıran özelliği çifte hamam düzenine sahip olmasıdır. Dış süslemelerinin oldukça dikkat çekici olduğu Bozhane Hamamı, bölgenin turistik yapıları arasında kabul edilir.