Kurban Törenleri ve Hayvanlar

Hz. İbrahim, oğlu İshak'tan vazgeçmek üzereyken gökten inen koçun öyküsü M.Ö. 2000'lere dayanıyor. İnsanlık tarihine baktığımızda da Romalılardan Keltlere çeşitli kültürlerin ritüellerinde hayvanlara ait parçaların, kanın ya da tüm bedenin kurban olarak sunulduğunu görüyoruz. 

Koç

Kurban törenleri, bilinen ilk tapınma formlarında bile izi görülebilen, bir kutsal varlıkla ilişki kurma ya da var olan ilişkiyi sürdürme ve iyileştirme, bağışlanma amaçlı uygulamalar. Hayvanların evcilleştirilmesiyle önceleri düzensiz şekilde avlanmayla bağlantılı gerçekleşebilen kurban törenleri, insanların yetiştirdiği, beraber vakit geçirdiği hayvanları kurban ettiği daha karmaşık törenlere dönüşerek dini öğretilerle desteklenmiş. 

Antik Yunan kültürüne baktığımızda hastalık, maddi zorluk gibi ailevi meselelerin yemek öncesi kesilen tavukların bir kısmının (genelde yenmeyen) evin dışındaki altara bırakılması gibi kurban adetleriyle birlikte yılın belirli günlerinde düzenlenen ve daha büyük çapta kurbanlık hayvanların kullanıldığı törenler de gerçekleşiyordu. Yunan Tanrıları Apollo, Athena ve Hera için sembolik olarak 100, pratikte en az 12 büyükbaş hayvanın kurban edildiği "hekatomb"ları örnek verebiliriz. Olimpiyatlar sonunda da Zeus için Olimpiya'da bir hekatomb düzenleniyordu. 

Zeus

Antik Roma kültürü hakkında günümüze ulaşan belgelerde de detaylı törenler ve çeşitli şartların sağlanmasıyla hayvanların kurban edildiğini görüyoruz. Beyaz renkli ve kısır hayvanlar tercih edilirken her tanrı için belli özelliklere sahip belirli cinsler kurban ediliyordu. Müzik ve ateş törenlerde kullanılan diğer öğelerdi. İlkbaharda doğan ilk yavruların kurban edilmesi ve kurbanlık hayvanların bağırsakları ile fal bakılması törenlerle ilgili diğer dikkat çekici ayrıntılardan. 

En eski inanç sistemlerinden Hinduizm'e geldiğimizde durum biraz daha karışık. Geniş bir tarih ve coğrafyaya yayılan Hinduizm'de vejetaryen ve şiddet karşıtı köklü bir gelenekle birlikte yerel adetlerle bütünleşip yüzyıllardır devam eden alışkanlıklar ve kurban gelenekleri de görülüyor. 

Nepal'de düzenlenen ve dünya çapında çok büyük tepki çeken Gadhimai Festivali adetlerin nasıl farklılaşabildiğine bir örnek. Hindu tanrıçası adına yüz binlerce bufalo, keçi, tavuk, fare, güvercin gibi hayvanların vahşi yöntemlerle katledildiği 5 yılda bir düzenlenen festival günümüzde de devam ederken, Hindistan'da bir mahkeme Nepal'e hayvan gönderilmesini yakın dönemde yasakladı.

Nepal

Eski Mısır'da ise mumyalama geleneğiyle içiçe geçmiş ve çok fazla sayıda hayvanın dahil olduğu kurban ritüellerinin gerçekleştiği biliniyor. Birçok Mısır tanrısının hayvanlarla temsil edildiği düşünüldüğünde ve o tanrılarla doğrudan iletişim kurulabildiği inancı göz önüne alındığında milyonlarca hayvanın tapınaklarda kurban edilip mumyalanmak adına yetiştirildiği, hatta bu yüzden bazı türlerin tükenmiş olma ihtimali şaşırtıcı değil.

Budizm ve Taoizmde ise genel olarak ibadetin hiçbir canlıya zarar vermemesi kuralının uygulandığını görüyoruz. Yine de bazı Taoist uygulamalarla yerel geleneklerin karışımıyla bu kural esneyebildiğini not etmek gerek. 

İbrahimi dinlerde de kurban adetleri önemli bir yer tutuyor. Musevilerde bir tavuğun ya da bir miktar paranın başın çevresinde üç kere çevrilmesi ile kişinin günahlarının tavuk ya da paraya aktarılması ve o tavuk/para ile fakirlerin doyurulması bugün de devam edilen bir uygulama. İslamiyette ise Kurban Bayramı yıllık ibadet takviminde başlı başına büyük bir etkinlik. Hristiyanlık'ta kurban kavramının sembolize edilmiş şekilde olarak ibadetlerde kendini gösterdiğini görüyoruz. Ekmek şarap ayini, Hz. İsa'nın kendisini bütün insanlığın günahları için kurban edişini anlatan et ve kanı temsil ediyor.

Tavuk

Eski Türk geleneklerini ele alırsak da yoğun şekilde hayvancılıkla uğraşan toplumda çeşitli hayvanların dahil olduğu kurban sunumlarının sıkça gerçekleştirildiğini görüyoruz. Türk mitolojisinde de hayvanların kurban edildiği hikayeler yer almaktadır. Çoğunlukla Gök Tanrı etrafında gelişen, şamanizm ve ilişkide bulundukları toplulukların dinlerinin de etkisiyle şekillenen inançlarına bağlı olarak Eski Türkler'de at, inek, sığır ve koyunların kurban edilmesi yılın belirli zamanlarında yine belirli bir ibadet düzeni ile gerçekleştirilmekteydi. Ayrıca "yuğ" denilen cenaze törenlerinde de ölen kişinin anısına ailenin durumuna göre hayvanların kurban edildiğini bilmekteyiz. Günümüzde halen bu gelenekleri sürdüren topluluklar bulunmaktadır.