Yok Olmadan Önce Görmeniz Gereken Unesco Mirasları

Nepal’deki büyük depremden sonra pek çok UNESCO dünya mirası risk altına girdi. Fakat yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan dünya mirasları buradakilerle sınırlı değil. Yıllardır endişeyle izlenen bu mirasların en azından bazılarını geç olmadan ziyaret etmenizi öneriyoruz. 

​Nepal

Nepal’de UNESCO’nun koruma altına aldığı birkaç bölge var. Özellikle’de Buda’nın doğduğu yer olan Lumbini en önemlilerden bir tanesi. Nepal’deki alanların tehlikeye girmesinin en büyük sebebi yukarıda da bahsettiğimiz deprem. Ülkenin önceliği tabii ki insanların yaralarının telafi edilmesi fakat bu yenilenme için ister istemez akan ekonomiye ihtiyaç duyuluyor. Bunun yolu da kültürel, tarihsel değerleri de yenilemekten geçiyor.

Bamyan Vadisi, Afganistan

Afganistan’ın Bamyan Vadisi Budizmin erken dönemleri için önemli rol oynamış bir bölgedir. Burada oyularak yapılmış dev Buda heykelleri bulunuyor ve oldukça ihtişamlı olduklarını söylemek gerek. Neden tehlike altında olduklarına gelirsek. Burası anlaşmazlık içinde olan bir bölge ve Taliban gibi bir sorun var. Örgüt 2001 yılında buradaki Buda heykellerine maalesef ciddi ölçüde zarar verdi. Fakat yetkililer 3D şeklinde görüntülerini ziyaretçilere sunuyorlar ve önceden neye benzediklerini ellerinden geldiğince göstermeye çalışıyorlar. Ayrıca Afganistan’da Jam şehri ve kalıntıları gibi tehlike altında olan bir başka sit alanı daha olduğunu da belirtmeliyiz.

Everglades, Florida, ABD

Everglades; Amerika kıtasının en büyük subtropikal vahşi hayat alanı olup, 3. en büyük ulusal doğal parkıdır. Dünya Miras Listesi’nde yer alan bölge dünyanın en önemli sulak alanlarından birisidir aynı zamanda. Bünyesinde; 350 kuş çeşidi, Amerikan timsahı, deniz ineği (manati), Florida panteri ile 200’den fazla tuzlu su balığı, memeliler ve sürüngenler barındırır. Peki bu muhteşem alan neden tehlike altında? En büyük sebepler güçlü hortumlar ve kirlilik. Özellikle kirlilik zaten kırılgan olan ekosistemi adeta paramparça ediyor. Hayvan ve bitki türleri ciddi anlamda azalıyor. Burası oldukça farklı bir bölge ve yok olması dünya için büyük bir kayıp olacaktır.

Kudüs Eski Şehir

Kudüs üç büyük din için de kutsal sayılan bir yer. Müslümanlık, Hristiyanlık ve Musevilik için burası önemli bir bağlantı noktası. Bölgenin tehlike altında bulunmasının sebebi ise sürekli yaşanan çekişme ve gerilim. Bunun yanında artan nüfus yoğunluğu ve turist akını da oldukça silip süpüren bir etkiye sahip.

Ortaçağ Kalıntıları, Kosova, Sırbistan

Bizans ve Roma dönemlerinden kalan kiliseler, yapılar ve manastırlar. Balkanların en değerli yerlerinden bazıları. 90’ların sonunda yaşanan savaştan sonra bölge ciddi anlamda zarar gördü. Yapılar fiziksel anlamda fazlaca hırpalandı ve yapılan yenileme çalışmaları işin doğrusu yeterli olmadı. Bugün hala kırılgan bir fazda yer alan bölgenin daha çok iyileştirme çalışmasına ihtiyacı var.

Liverpool, İngiltere

The Beatles’ın evi olmasının yanında Liverpool gerçekten önemli bir liman şehri ve 18-19. yy’lar boyunca İngiltere’nin gelişiminde önemli bir rol oynadı. Pek çok liman bölgesiyle aynı kaderi paylaşan Liverpool artan popülasyondan ve yapılaşmadan dolayı nefessiz kalma yolunda ilerliyor.

Potosi, Bolivya

Dünyanın en büyük gümüş madenlerine sahip olan Potosi bunun yanında oldukça derin kültürel birikime sahip. Fakat onun bu kadar zengin olması aynı zamanda ölme nedeni. Yeraltı kaynaklarını durmak bilmeden kullanan şirketler, endüstri ve dünya Potosi’nin boynuna geçirilmiş ip görevi görüyor.

Halep, Suriye

Suriye’nin en büyük şehri ve Orta Doğu’nun ticaret, kültür merkezi. Suriye’de tehlikede olan şey sadece Halep şehri ve sahip oldukları değil aslında. Şiddetinden bir şey kaybetmeden devam eden iç savaş bütün ülkeyi ve değerleri tehdit ediyor. Şimdiden onlarca eser ve dünya mirası katledilmiş durumda.

Virunga Milli Parkı, Kongo Cumhuriyeti

Virunda kelimenin tek anlamıyla eşi görülmemiş bir yer. Burada en uç mevsimleri bir arada yaşayabilirsiniz. Savan ikliminden buzullara kadar her iklimin kokusunu almanız mümkün. Filler, goriller ve diğer hayvan türlerinden bahsetmiyoruz bile. Bölgeyi ölüme sürükleyen ise hükümetin maden ve petrol için buraya gelen şirketlere fazlaca yetki vermesi ve doğal yaşamdan, dünya mirasından çok ekonomik, politik ilişkileri önemsemesi.