Celalabad Hakkında Bilinmesi Gerekenler
‘Ceviz Diyarı’ olarak bilinen Celalabadşehri Kırgızistan Ülkesinin güneybatısında yer almaktadır. Tarihi meşhur İpek Yolu üzerine kurulan bu şehir cevizleri kadar ayrıca kaplıcaları ile de ün salmıştır.
Ülkenin üçüncü büyük şehri olarak tarihe geçen Celalabad şehri, Özbekistan sınırına çok yakındır. Bu yüzden şehrin nüfusunun yarısı Özbeklerden oluşmaktadır. Aynı zamanda bir idari şehir olan Celalabad, bazı dönemlerde Oş Vilayeti ile birleşse de ayrı kalmayı başarabilmiştir. Babaş Ata Dağı eteğinde, Kugart Nehri kıyısında bulunan Celalabad, İpek Yolu üzerinde çok eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen o dönemlerden günümüze çok fazla bir tarihi yapı taşıyamamıştır.
19.yüzyılın ilk başlarında oluşmaya başlayan Celalabad, ilk yıllarından Hokand Hanlığının küçük bir kalesi olarak kullanılmaktaydı. Kalede yaşayan halkın tarım ve hayvancılık yapmasıyla birlikte kalenin çevresinde büyüyen nüfus, halkın kaplıcaları keşfetmesiyle birlikte hızlıca artmıştır. 1870 yıllarında bölgeyi ziyaret eden Ruslar, bu şehirde garnizon ve askeri hastane kurmaya başlamışlardır. 1916 yılında, nüfusun artması ile birlikte, demir yolu inşa edilmeye başlanmış ve bu demir yolu sayesinde küçük bir kasaba olan Celalabad, hızlı bir şekilde şehirleşme sürecine girmiştir. 1950 yıllarında ise, düzenli yeşil caddeleri ve çok sayıda parkı olan bu şehir tamamen modern bir şehir haline gelmiş, tüm imar çalışmaları tamamlanmış ve kaplıcalar yeniden düzenlenerek endüstri atılımları başlamıştır.
Günümüzde şehre girerken geçeceğiniz ‘üç gözlü kapı’, çok eski olmasa da şehrin en önemli yapıtlarından biri olup, şehre ilk girdiğinizde karşınıza çıkacak olan devasa büyüklükteki heykel de en az şehrin kapısı kadar eski ve önemlidir. Bu heykel Kırgızistan’ın bağımsızlığını simgelediği için oldukça önemlidir. Hatta bir efsaneye göre bu heykelin yanında fotoğraf çektiren evli çiftlerin evliliklerinin daimî ve güçlü bir şekilde sürdüğüne inanılır.
Şehre üniversite açıldıktan sonra şehir öğrenci şehri ünvanını alsa da Celalabad’ın ekonomik kaynağını tarım ve hayvancılık oluşturmaktadır. Eskiden ekonominin yarısından fazlasını ipek üretimi oluşturmasına rağmen, ipek günümüzde yavaşça kaybolmuş ve yerini pamuğa, mısıra ve cevize bırakmıştır. Cevizleri ile ünlü olmasının altında yatan köklü ceviz ağaçları sayesinde şehir, mobilya konusunda oldukça gelişmiştir. Ayrıca dağlık coğrafi özellikleri sayesinde kaplıcaları, mineralli suları ve sanatoryumu ile ekonomiye oldukça katkı sağlayan şehir, bölgede bulunan bazı kaynaklardan çıkan suların şişelenmesi sayesinde yurtdışında da oldukça bilinmektedir. Şehirdeki en önemli turistik yer olan Hzr. Eyüp Peygamber kaynağı ise bütün deri ve mide hastalıklarını iyileştirdiğine inanıldığı için tüm dünyadan her yıl milyonlarda ziyaretçi almaktadır. Ayrıca bu şehirde çok sayıda maden ocağı ve hidroelektrik santral bulunduğu için nehir üzerine kurulu barajlarda üretilen elektrik hem şehrin hem de ülkenin ihtiyacını büyük ölçüde karşılamaktadır.
Karasal iklimin etkileri özellikler dağlık bölgelerde daha fazla hissedildiği için şehirde yerleşim daha çok alçak kalan bölgelerde yapılmaktadır. Ayrıca, şehrin dağlık bir bölgede konumlanması da şehre ayrıca dağ gölleri ve vadiler gibi doğa güzellikleri katmış ve şehri dağ yürüyüşleri ve tırmanışları için oldukça elverişli hale getirmiştir. Temmuz, Ağustos,Eylül ve Ekim ayları her ne kadar bu şehir için en ideal zamanlar gibi gözükse de Haziran ve Temmuz ayları özellikle Trekking severler için oldukça uygun aylardandır.
Ayrıca, Celalabad şehri kendi bünyesinde çok fazla festival barındırmasa da yakın çevrede ziyaretçilerini memnun edebilecek, oldukça fazla etnik festivaller düzenlenmektedir. Neredeyse bütün festivallerinin konusu tarih ve yemek üzerine olan bu ülkede en çok Temmuz ayında kutlamalar yapılmaktadır. Hem şehri gezerken hem de ülkenin tarihine tanıklık etmek isteyenler için Temmuz ayında yapılan festivaller kesinlikle görülmeye değer olacaktır.
Bu şehirdeki yöresel tatlar ise tamamen coğrafi özellikleri ile şekillenmiştir. Dağlık yapısı ve karasal iklimi sayesinde tarım ve hayvancılığın oldukça geliştiği bu şehre gittiğinizde, tahıl ürünlerinden yapılan yemekler, etler ve hayvanların sütünden yapılan en meşhur içkileri olan Kımızı tadabilirsiniz. Çok az hammadde ile çok fazla çeşitli yemek çıkaran bu Kırgız halkı, yöresel yemekleri ile de tarihi bir serüveni anlatır.
Tanıtım Videosu