İzmir’in Gediz Deltası Türkiye’nin ilk UNESCO Dünya Doğa Mirası olabilir

İzmir’in Gediz Deltası, Türkiye’nin kıyı sulak alanlarından en büyük yüz ölçümüne sahip olanlarından biri ve flamingoların da yuvası olarak bilinmekte. Yeni yayınlanan akademik raporun belirttiğine göre UNESCO Dünya Doğa Mirası kriterlerinin tamamını yani 4 kriteri de sağlamakta. Doğa Derneği, alanın UNESCO Dünya Doğa Mirası ilan edilmesini talep ediyor.

1975 yılında yürürlüğe giren Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi ile UNESCO Dünya Mirası kavramı uluslararası bir koruma statüsü olarak tanımakta. UNESCO Dünya Mirası alanlarının toplamda on kriteri bulunmakta. Kriterlerin altısı kültürel, dördü ise doğayla ilgili. Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen olağanüstü evrensel değerini ölçen dört doğal kriterden sadece birini karşılaması durumunda, bir alanın UNESCO Dünya Doğa Mirası Listesi’ne dâhil edilebilmekte.
 
Türkiye’de bugüne kadar on yedi kültürel, iki de karma Dünya Mirası ilan edildi. Buna rağmen henüz UNESCO Dünya Doğa Mirası statüsüne sahip bir alan ilan ülkemizde edilmiş durumda değil. Prof. Dr. Ahmet Karataş, Yrd. Doç. Erol Kesici ve Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Itri Levent Erkol’un hazırladığı rapora göre Türkiye’nin en büyük yüz ölçümüne sahip kıyı sulak alanlarından biri olan İzmir’in Gediz Deltası, UNESCO’nun Dünya Doğa Mirası ile ilgili dört kriterinin hepsini sağlıyor ve bu özelliği ile de dünyadaki nadir alanlardan biri durumunda. Gediz Deltası aynı zamanda flamingoların da yuvası.
 
158 yıldır bilimsel olarak araştırılmakta olan Gediz Deltası; yaklaşık 19 yıldan bu yana Ramsar Sözleşmesi kapsamında Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan statüsüne sahip. İzmir’in Gediz Deltası doğal sit alanı olarak korunmakta. UNESCO’nun 4 kriteri olan UNESCO’nun eşsiz doğal güzelliklere ve estetik öneme sahip olmak; önemli fizyografik özellikler göstermek; kara, tatlı su, kıyı ve deniz ekosistemleri ile canlı topluluklarının gelişiminde önem taşımak ve son olarak tehlike altındaki türleri içeren yaşam alanlarına sahip olmak kriterlerinin hepsini sağlamakta. Deltanın bu kriterlerden her birini hangi gerekçelerle sağladığını akademisyenler tarafından hazırlanan raporda ortaya koyulmuş.

Amazon Yağmur Ormanları ve Grand Canyon Kadar Değerli

Doğa Derneği Genel Koordinatörü Dicle Tuba Kılıç yaptığı açıklamada Gediz Deltası’nın ne kadar eşsiz bir değer olduğunun uzun yıllardır akademisyenler, kamu kurumları, sivil toplum kurumları ve deltada yaşayanlar tarafından dile getirildiğine dikkat çekti. Kılıç sözlerine şöyle devam etti: “Akademisyenlerin hazırladığı bu yeni rapor, yıllardır bilinen bilgileri UNESCO’nun belirlediği kriterlere göre değerlendiriyor ve Gediz Deltası’nın Dünya Doğa Mirası unvanını fazlasıyla hak ettiğini ortaya koyuyor. 1979 yılında Grand Canyon,2000 yılında Amazon Yağmur Ormanları ve geçtiğimiz yıllarda daha birçok doğal alan bulundukları ülkelerde UNESCO Dünya Doğa Mirası ilan edildi. Bu nedenle dünyaca bilinirlikleri arttı. İzmir’in Gediz Deltası ise hak ettiği bu unvanı almak şöyle dursun İzmir Körfez Otobanı gibi yıkım projeleri ile karşı karşıya geliyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da ifade ettiği gibi otoban projesi körfezdeki su sirkülasyonunu daha da azaltarak bölgedeki doğal döngülere zarar verecek.”

Başkan Kocaoğlu’nun Otoban Projesi nedeniyle Körfez Tarama Projesi’ni erteleme kararını desteklediklerini belirten Doğa Derneği Genel Koordinatöre Dicle Tuba Kılıç, Gediz Deltası’nın UNESCO Dünya Doğa Mirası olması için Başkan’ın kendileriyle beraber harekete geçmesini beklediklerini belirtti. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlardan taleplerinin Gediz Deltası’nın ivedi olarak UNESCO listesine alınması ve Körfez Geçiş Otobanı projesinin iptal edilmesi olduğunun da altını çizdi.

Doğa Derneği Genel Koordinatörü Dicle Tuba Kılıç konuşmasını Gediz Deltası'nın ne kadar değerli olduğunu vurgulayarak sonlandırdı: “Gediz Deltası, İzmir’in ve Türkiye’nin değerini tüm dünya ölçeğinde anlatan eşsiz bir doğa mirası. Böylesine değerli bir doğal alan, hiçbir zarar gelmeden yaşatılmalı, İzmir halkına, Türkiye’ye ve gelecek nesillere UNESCO Dünya Doğa Mirası olarak taşınmalı.”