Seul Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Seul, Güney Kore’nin başkenti olup ülkenin en büyük şehridir. 10 milyonun üzerinde nüfusa sahip olan Seul, Güney Kore’nin yönetim, ticaret, teknoloji, kültür ve eğitim merkezi olarak kabul edilmektedir. Dünyanın en kalabalık şehirleri sıralamasında 13. sırada yer alan Seul, Güney Kore nüfusunun yarısına yakınına ev sahipliği yapmaktadır.

Şehir tarihin çeşitli dönemlerinde birbirinden güçlü imparatorluklara başkentlik yapmıştır. Bu durumda Seul’un bulunduğu coğrafya oldukça etkili olmuştur. Güney Kore’nin kuzeybatı kesiminde bulunan Seul, Han Nehri kıyısında konumlanmıştır. Bu da Seul’a doğal bir nehir limanı kazandırmıştır. Nehir limanına sahip bir şehir olarak taşıdığı önem hükümdarlarca fark edilmiş ve hanedanlıklara başkent olarak Seul seçilmiştir. 1399-1405 yıllarını kapsayan süre dışında kalan zaman diliminde Kore’nin başkenti olarak seçilmiştir. 1394’te başkent sıfatını alan Seul 1948’e kadar bu statüsünü korumuştur. 1948 yılına gelindiğinde ise Kore, Güney ve Kuzey olmak üzere iki ayrı ülkeye bölünmüştür. Bunun üzerine ise Güney Kore’ye başkentlik yapmaya devam etmiştir.

Seul’un tarihine baktığımızda oldukça eskiye dayandığını görüyoruz. Elde edilen kayıtlara göre şehrin adı ilk defa Üç Krallık döneminde anılmaktadır. MÖ 1. yüzyılda Kogurya, Pekçe ve SillaKrallıkları arasında adeta tampon bölge oluşturan Seul’un başkentlik serüveni 1394’te Yi Sang-gye adlı hükümdarla başlamıştır. Yi Sang-gye bu üç krallığı tek bir yönetim altında birleştirerek Yi Hanedanlığı’nı kurdu. Yeni kurulan bu güçlü hanedanlığın başkenti olarak da Seul seçildi. Bu hanedanlık dönemiyle adeta yükselme dönemine giren Seul’da çok sayıda saray, tapınak, tarihi öneme sahip binalar inşa edildi ve şehrin yeni yüzü oluşturulmaya başlandı. 1910 yılına gelindiğinde ise Kore Japonya’nın himayesi altına girmek zorunda kaldı. Bu himaye sürecinde şehrin adı Kyangsang olarak değiştirildi. Bu süreç içerisinde şehirdeki çoğu yapı tahrip edildi, yerlerine yenileri yapılma vaadiyle bir kısmı yıkıldı fakat yeni binalar inşa edilmedi. Şehircilik anlamında ciddi zararlar gören Seul 1945’te yeniden Kore hâkimiyetine girdi. Seul’un ikinci büyük yıpranma süreci ise Kore Savaşı ile oldu. 1950-1953 yılları arasında gerçekleşen ve Türkiye’den de askerlerin katıldığı Kore Savaşı sırasında şehir ciddi hasarlar gördü. Savaşı atlatmayı başaran Kore, savaştan sonra hızla büyüme ve kalkınma sürecine girdi. Bu süreç içerisinde Seul de hız kesmeden büyüdü ve Güney Kore’nin sadece başkenti değil, ticaret, ekonomi, gençlik, kültür, teknoloji ve sanat alanlarında önde gelen şehri olmayı başardı.

Han Nehri etrafında kurulmuş olan Seul’un şehir merkezi alçak tepelerle çevrili genişçe bir düzlükte kalmaktadır. Han Nehri şehri ikiye bölmektedir. Tarihte mal taşıma, gemicilik, ticaret gibi çeşitli faaliyetlerde oldukça önemli bir konumda olan Han Nehri’nde bu etkinlikler günümüzde yapılamıyor. Han Nehri’nin ağzı Kuzey ve Güney Kore sınırının üzerinde olduğundan taşımacılık ve ulaşım faaliyetlerine kapatılmış durumdadır.

Yüz ölçümü olarak çok büyük bir şehir olmasa da ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayan Seul, ülkenin hatırı sayılır holdinglerini bünyesinde barındırıyor. Dünyaya adını duyurmuş çok sayıda teknoloji firmasının merkezi olan Seul, Güney Kore ekonomisine en çok katkı sağlayan şehirdir. Uluslararası alanda da adını duyurmayı başaran şehir her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor. İş seyahati amacıyla şehre gelen pek çok kişi Seul’den oldukça memnun ayrılıyor.

Seul, şehir planlamasına da oldukça önem veren bir şehirdir. Seul sokakları özenle tasarlanmış, toplu aşıma ağı şehrin bütün bölgelerine yayılmış durumdadır. Dünyanın ikinci büyük metropolitan alanı olarak Seul Ulusal Büyükşehir Alanı gösterilmektedir. Bu metropolitan alanında Incheon ve Gyeonggi’nin de bir kısmı bulunmaktadır. Bunların yanı sıra sahip olduğu köklü tarihi dolayısıyla şehirde çok sayıda tarihi yapı bulunuyor. Seul bu yapıları özenle korumayı başarmış. Seul Ulusal Büyükşehir Alanının kapsamı içerisinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan üç önemli yapı bulunuyor. Şehirde ayrıca çok sayıda müze ve sanat galerisi de yer alıyor. Bu müzeler ve sanat galerileri günün büyük bir kısmında ziyarete açık olup her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyorlar. Seul tarihe, sanata, kültüre ve spora verdiği önemle adını dünyaya duyurmayı başarmış şehirlerin başında geliyor. 1988 yılında gerçekleştirilen yaz olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Seul ayrıca 2002 yılında FIFA Dünya Kupası’nı da ağırlamıştır.

Kore halkının büyük çoğunluğu için Türkiye’nin özel bir yeri vardır. Özellikle Kore Savaşı döneminde paylaşan acıların ortaklığı ile Türkiye’ye ayrı bir sevgi beslemektedirler. Koreliler Türkiye için “hyonçe nara” ifadesini kullanıyorlar. Bu ifade Korecede “kardeş ülke” anlamına geliyor. Seul’da Türkiye’yi ziyarete gelmiş ve çeşitli bölgelerini gezmiş çok sayıda Koreliye rastlayabilirsiniz.

Geleneksel Kore kültüründe aile oldukça önemli bir kavramdır. Birlikte yenen aile yemekleri, aile büyüklerine gösterilen hürmet ve önemli günlerde mutlaka bir arada bulunma gelenekleri Kore yaşantısının da bir parçası. Fakat ülkede genç ve yaşlı nesil arasında çok keskin bir ayrım bulunuyor. Ülkenin yaşlı nüfusu bir hayli fazla iken orta yaş grubundaki insan sayısı azdır. Özellikle Seul’da genç ve yaşlı nesil arasındaki ayrımı gözlemleyebilirsiniz.

Son zamanlarda dizileri ve K-pop adı verilen müzik kültürü ile adından sıkça bahsettiren Kore’nin başkenti Seul, dünya seyahatine çıkan gezginlerin gözde şehirlerinden bir tanesidir. Özellikle ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde adeta ziyaretçi akınına uğrayan Seul’u mutlaka gezmelisiniz.

Lokasyon Sayfasında Detayı Göster
Kapalı