Hamedan
Hamedan Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Sadece İran’ın değil dünyanın da en eski şehirlerinden birisi olan Hamedan Eski Persçe ismiyle Ecbatana, ülkenin kuzeybatısında yer almaktadır. Hamedan’ın en eski İran şehirleri arasında olmasının yanı sıra en büyük antik kentlerden biri olsuğuna inanılmaktadır. MÖ 1100’de Asurlular tarafından işgal edilmiş olması muhtemel olan kent hakkında kaleme aldığı yazısında Antik Yunan tarihçisi Herodotus, buranın 700’lü yılların başında Medes’inbaşkenti olduğundan bahseder.
Hamedan, İran’ın orta batı kesimindeki 3,574 metrelik Alvand Dağı’nın eteklerinde yeşil bir dağlık alana sahiptir. Şehir deniz seviyesinden 1.850 metre yükseklikte olup İran’ın başkenti Tahran’ın yaklaşık 360 kilometre güneybatısında bulunmaktadır. Pek çok tarihi değer ve kalıntıya ev sahipliği yapan şehrin ana sembolleri Ganj Nameh Yazıtı, Avicenna Anıtı ve Baba Taher Anıtıdır. İran’ın Kültürel Miras Örgütü, yalnızca Hamedan şehrinde 207 tarihî ve kültürel öneme sahip yeri listelemektedir. Nüfusun çoğunluğunun Fars.a konuştuğu Hamedan’da kayda değer seviyede Azerice de bilinmekte ve kullanılmaktadır.
Türkiye’den doğrudan uçuşun olmadığı Hamedan’a gidişte en çok tercih edilen yol Tahran üzerinden kente aktarmalı uçuşlar aracılığıyla gelmektir. Bir diğer seçenek ise yine Tahran’a vardıktan sonra buradan Hamedan’a düzenli seferler düzenleyen otobüsleri kullanmak şeklindedir. Hamedan birçok şaire ve kültür ünlüsüne ev sahipliği yapmaktadır. Hamedan ayrıca deri, seramik ve halı gibi el sanatlarının çokça geliştiği bir kent olmasıyla da ünlüdür. Dolayısıyla buradan dönerken hem hediye olarak hem de kendinize kentten hatıra olarak satın alabileceğiniz eşsiz güzellikte pek çok zanaat ürünü sizi beklemektedir.
Hamedan’da Görülmesi Gereken Yerler
Ali Sadr Mağaraları: Hamedan’ın 70 kilometre kuzeyinde bulunan bu büyük nehir mağara sistemi bilhassa İranlı turistler tarafından çok sevilmektedir. Yabancı turistlerin yerli turistlere oranla giriş için daha fazla para ödediği karaya oturmuş bu mağaraları sandal ve küçük teknelerle gezmenin ve yeraltı adalarında yürümenin oldukça özel bir deneyim olduğunu baştan söyleyelim. Ali Sadr Mağaralarını dolaşmak kültürel bir deneyim olduğu kadar doğal bir deneyim olarak da kabul edilmektedir. Bir turun 45 ila 90 dakika sürdüğü mağaralar özellikle hafta sonları çokça kalabalık olduğundan imkânınız varsa hafta içi dolaşmaya gayret edin deriz.
Hegmataneh Tepesi: Bu alçak ve açık tepenin zirvesine vardığınızda sizi kucaklayan uzak dağların manzarası, özellikle öğleden sonraları büyüleyicidir. Fakat burasının manzarasından daha bilhassa arkeologları heyecanlandıracak türdendir. Eski bir Medyan ve Akhaemenid şehri olan bölge geçtiğimiz yüzyılda, 1990’larda arkeolojik kazıların merkezlerindendi. Sığınaklı tahta iskeleler ile mazgal kaplı hendeklerin üzerinde dolaşabileceğiniz bu tarih kokan tepe Hamedan Üniversitesi’nin bir parçası olup sürdürülmekte olan pek çok araştırmanın da en önemli noktalarından birisidir.
Ganjnameh: Ganjnameh yani kelimenin tam anlamıyla “Hazine Kitabı”, çivi yazısı kaya oymaları ile bir zamanlar Medyan hazinesinin sırlarına giden şifreli ipuçları olarak düşünülmüş, bu yüzden de bu isimle anılır olmuştur. Bu günlerde ise yazıtların hemen yanında ya da yakınlardaki şelalenin önünde fotoğraf çekilmek isteyenlerle dolup taşan turistik ve tarihi bir mekandır. Hamedan’ın merkezine 8 kilometre mesafede bulunan bölge, görkemli Alvand Kuh’a doğru yürüyüşe açılan kapıdır. Düzgünce çevrilmiş metinler buradaki yazıtların aslında Akhaemenid hükümdarı Xerxes’den (MÖ 486-466) Zerdüşt tanrısı Ahura Mazda’ya yazılmış mektuplar olduğunu göstermektedir.
Alviyan Kubbesi: 12. yüzyıldan kalma bu yeşil kubbe, şairi Khaqani’nin eserine referansla ölümsüzleştirilmiş, o zamandan beri çok defalar tahribata uğrasa da halen korunmakta olan tuğla kulesi, İlhanlı Moğol döneminde eklenen sümüklü çiçek sıvalarıyla meşhurdur. Bu süsleme, Oxiana’ya giden yol üzerinde olup, Kripta (arka iç kısımdan aşağı doğru), adak ve İslami nakışla kaplanmış düz mavi-çivili Alaviyan aile mezarı bölümlerinden oluşan nefes kesici bir anıt yapıdır.
İbni Sina Türbesi: Hamedan’ın ikonik figürlerinden olan İbni Sina Mozolesi, ünlü âlim İbni Sina’nın ismine ve başarılarına saygı duruşu niteliğindedir. Kent meydanının ortasında bulunan bu yapı, cenneti işaret eden bir alegori ile yapılmıştır. Qabus’un Gonbad-e Kavus’taki 1000 yıllık kulesinden esinlenilerek yapılan türbe, İbni Sina’nın hususi eşyalarının sergilendiği tek odalı bir müzeye, mezar taşına, küçük bir kütüphaneye ve şifalı bitkilerin sergilenmesine olanak sağlayan bir odaya sahiptir.
Aziz Stephanos Gregoryen Kilisesi: 1600’lü yıllarda inşa edilmiş bu kilise Ermeni Aziz Stephen ve Gregory’ye adanmış bu kilise incelikli taş işçiliği ve Ermenü kültürüne dair motifleri içeren detaylarıyla dikkat çekmektedir. Hamedan’ın geçmişten getirdiği çok kültürlü yapısı ve farklı kültürlerin nasıl kaynaşıp iç içe geçtiğini deneyimlemek açısından oldukça özel olan bu yapı hala ibadete açıktır.