Sevilla Hakkında Bilinmesi Gerekenler

gold-tower-2063563_960_720.jpg

Sevilla, İspanya’nın özerk bölgelerinden Endülüs’ün en kalabalık ve en gelişmiş şehridir. Sevilla şehri Guadalquivir Nehri’nin yanına kurulmuştur. O zamandan bu yana Sevilla’nın en belirgin özelliklerinden biri nehirde limanı olan bir şehir olmasıdır. Sevilla’nın Yunan mitolojisi kahramanı Herkül tarafından Spal adıyla kurulduğu rivayet edilir. Roma döneminde şehrin adı Hispalis olarak kayıtlara geçer. 5. yüzyılda Hispalis kısa süreliğine germen istilacıların kontrolüne girer. 712 yılında Kuzey Afrikalı Müslümanlar olan Moroların İber Yarımadası’nı ele geçirmesiyle şehrin adı Ishbiliyya olarak değişir. Müslüman hâkimiyeti ne kadar Katolikler için olumsuz sonuçlar doğursa da tüm yarımada gibi Sevilla’nın da kültür hayatına çok şey katar. Katoliklerin iyi muamele görmediği yüzyıllar boyunca İspanya ve Portekiz topraklarında Müslümanlar ve Museviler barış içinde yaşamıştır. Sevilla günümüzde sahip olduğu egzotik mimariyi ve zengin tarihini Morolara borçludur.

Yüzyıllarca Müslümanların yönetimi altında yaşayan İspanyollar 13. yüzyıldan itibaren topraklarını geri almak için çalışmaya başlarlar. Nitekim birçok şehri yeniden kazandıktan sonra 23 Kasım 1248 tarihinde Sevilla’nın da yönetimi yeniden ele geçirilir. Bu değişime karşın İspanyollar Moroların kullandığı birçok yapıyı kullanır. Bunlardan biri de Alcazar Sarayı’dır. Katolik İspanyolların yeniden ele geçirdiği tüm şehirlerde olduğu gibi Sevilla’dan da Müslümanlar ve Museviler sürülür. Sevilla’yı terk etmeyen Musevilerin bir kısmı Katolikliğe geçmeye zorlanırken bir kısmı da 1391 pogromunda katledilir. Katolik engizisyon mahkemelerinin birkaç yüzyıl boyunca kurbanları yine Museviler olacaktır.

İspanya Monarşisinin zenginleşmesi 1492’de hem tüm İber Yarımadası’nın Müslüman yöneticilerden temizlenmesine hem de İspanyol kâşif Kristof Kolomb’un Yeni Dünya’yı keşfetmesine denk gelir. Kraliyet Kristof Kolomb’a maddi destek vermiş karşılığını da fazlasıyla almıştır. Yeni Dünya’nın topraklarını keşfettikçe İspanya’ya getirilen hammaddeler ve kısa süre içinde kurulan koloniler sayesinde İspanya altın çağını yaşamaya başlar. Guadalquivir’deki limanı sayesinde Sevilla 1503 yılından itibaren bu hammaddelerin ülkeye girdiği ve gemilerin yeniden yola çıktığı kapı olur. Bu ticaret sayesinde Sevilla’nın refah seviyesi yükselir ve nüfusu artar. Zenginleşen şehirde yeni yapılar inşa edilmeye başlanır. Cadiz Limanı kullanılmaya başlandığında yani 1650’lerden itibaren Sevilla ticaretteki tekelini kaybeder. Ancak Sevilla yeniden yükselişe geçecektir zira 19. yüzyıla gelindiğinde devir artık sanayi devridir ve burada İspanya’nın ilk tekel fabrikası kurulur. Yine de eski refah günlerine dönülemez. 16. yüzyıl Avrupa’nın çoğu yerinde olduğu gibi Sevilla için de Rönesans Çağı’dır ve tüm sanat dallarında büyük ilerlemeler kaydedilir. Sevilla Üniversitesi dini eğitim vermek amacıyla 1505 yılında kurulur, ancak yüzyıllar sonra laik eğitime geçilir. 18. yüzyılda Sevilla Madrid’den sonra ülkede gazete okuyan ikinci şehir olmuştur. Tüm bu gelişmelerin kaçınılmaz sonucu olarak halkın eğitim seviyesi yükselmiştir. Sevilla’da 1649 ve 1800 yıllarında olmak üzere 2 kez veba salgını yaşanmış, 50 bine yakın insan bu salgınlarda hayatını kaybetmiştir. 1800’lü yılların başlarında Fransız kumandan Napoleon İspanya’yı dolayısıyla Sevilla’yı işgal etse de bu uzun sürmez.

1825-1833 yılları arasında mimar Melchor Cano’nun liderliğinde Sevilla şehri modern yüzüne kavuşur ve altyapı eksiklikleri tamamlanır. Günümüzde Sevilla hem modern hem otantik çehresini Cano’ya borçludur. 1929’da Sevilla şehri İbero-Americano Açıkhava Sergisi’nin konusu olmuştur ve Maria Luisa Parkı bu sergi için inşa edilmiştir. Bu sergi Sevilla’nın yakın geçmişindeki en önemli etkinlik olmuştur. 1936-1939 yılları arasında gerçekleşen iç savaş tüm İspanya’ya olduğu gibi Sevilla’ya da zarar verir. İşçi sınıfının direnmesine rağmen faşist yönetime boyun eğen ilk şehirlerden biri Sevilla olmuştur. 1975’te faşist yönetimin son bulması ile Sevilla da rahat bir nefes alır ve adım adım demokrasi inşa edilir. 28 Şubat 1980 gününde Sevilla’nın da içinde bulunduğu Endülüs bölgesi resmi olarak İspanya’nın özerk bölgesi ilân edilir. Sevilla’daki diğer önemli etkinlik 1992’de kuzey ve güney Amerika kıtalarının keşfedilişinin 500. yıldönümü sebebiyle gerçekleşir. Bu etkinliğin fiziki gereksinimleri bahanesiyle şehrin altyapısı güçlendirilir.

Sevilla gibi güzeller güzeli bir Akdeniz şehrini keşfederken tarihe tanıklık edeceksiniz. Hem modern çizgileri hem Orta Çağ’ın ve Rönesans’ın izlerini hem de Müslüman mirasını bir arada görebileceksiniz. Flamenko dansı kadar Sevilla yemeklerinin lezzeti ve insanlarının sıcaklığı da kalbinizi ısıtacak ve Sevilla’dan ayrılmak hiç ama hiç istemeyeceksiniz.
 

Tanıtım Videosu: