Astana Hakkında Bilinmesi Gerekenler

city-1895404_960_720.jpg

Tüm SSCB ülkeleri gibi 1991’de bağımsızlığını kazanan Kazakistan’ın 1997’ye kadar başkenti ülkenin güneyindeki Almatı idi. Akmola 1997 yılında KazakistanBaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından yeni başkent ilân edilmiştir. Üstelik şehrin adını da Astana diye değiştirmiştir. Nitekim Kazak dilinde Astana “başkent” demektir. Bu değişikliğin sebebi Almatı’da çok yoğun ve kuvvetli depremler olmasıdır. Akmola (Astana) 347 metre rakımlı Orta Asya steplerinin ortasında, İşim Nehri kıyısında bulunan kuş uçmaz kervan geçmez misali boşluğun ortasında olduğu için bir şehir olduğu bile söylenemezdi.

Rus Çarlığı döneminde Akmola Oblastı (bölgesi) 1830 yılında kurulmuştur. Sadece 8 sene sonra 1838’de Kazak Hanlığı destekçileri ve Kazak milliyetçileri Çarlığa karşı bağımsızlık mücadelesi başlatır ancak çok geçmeden hezimete uğrarlar. 1879’da Akmola’ya demiryolu inşa edilmesi ve bazı Rus şehirleri ile arasında ulaşımın kolaylaşması nüfusun artmasına sebep olur. Çarlığın yıkılıp komünizmin kurulması Kazakların işine gelmediği gibi durumu daha da kötüleştirecektir. SSCB’de hükümlüler bir hiçliğin ortasına açılan ve gulag denen çalışma kamplarına gönderilirdi. Bu gulaglardan biri de Akmola’da açılmıştır. 2. Dünya Savaşı sonunda Stalin hem Rus hem Alman hükümlüleri Akmola’ya hapse ya da sürgüne gönderir. Bu sistem komünizmin çökmesine kadar devam eder. 1950’lerde Rusya’nın adeta buğday ve arpa üreticisi haline gelen Akmola, komünist devlet adamı Nikita Kruşçev’in girişimleriyle Bakir Topraklar Ekonomik Bölgesi’nin merkezi olur. Amaç Orta Asya steplerini tarım cenneti yapmak idi. 1956 yılı hasatında 125 milyon ton buğday bu proje sayesinde üretildi. Bu rakam Batı ülkelerinin toplam buğday üretiminin 2 katı idi.

1991’den beri ülkenin başkanı olan ve “ulusun babası” olarak görülen Nazarbayev Astana’ya tüm semavi dinlerin ibadethanelerinden bolca yaptırmaktadır. Öyle ki, diğer dinlerin mensuplarına kıyasla Musevi vatandaşların sayısı az olmasına karşın Asya’nın en büyük sinagogu Astana’da bulunur. Astana en büyük organizasyonlardan biri olan EXPO 2017 ile dünya sahnesinde adından söz ettirmiştir. Yaklaşık 4 milyon kişi “gelecekte enerjinin kullanımı” temalı EXPO 2017 için Astana’ya gelmiştir. Organizasyon için 3 milyar dolar harcanan Astana’nın ne yazık ki nüfusunun yarısı ayda 70 $’ın altında geçinmektedir. Astana’nın ekonomisi genel olarak ulaşım, endüstri, ticaret, iletişim ve inşaat sektörüne dayalıdır. Astana’daki en güçlü şirketler devlet destekli şirketlerdir. 1998 yılında Devlet Başkanı Nazarbayev bir proje geliştirerek Astana’yı kuru ve dondurucu soğuktan koruyacağını söylemiş bunun için 1 milyon ağaç diktirmiştir. Ancak 20 yılın sonuna gelindiğinde bu fikrin dondurucu soğuğu engellemediği zira ağaçların soğuğa dayanamadığı görülmüştür. Bu yüzden başkentin yeniden Almatı’ya taşınması bile gündeme gelmişse de Nazarbayev bu fikre sıcak bakmamaktadır.

Günümüzde Almatı başkent olmasa bile Astana’dan daha gelişmiş, daha büyük bir şehirdir. Astana ülkenin ikinci en büyük şehridir ancak başkent olmasından bu yana yer altı zenginlikleri sayesinde turizmden sanayiye, finans dünyasından altyapı ihtiyaçlarına kadar çok yol kat edilmiştir. Astana 1999 yılında UNESCO tarafından “Barış Şehri” unvanını alır. Astana’nın dış görünümü ilk anda size garip gelebilir. Bunun sebebi hem Asya, hem Batı, hem Sovyet mimarisi ile hem de fütüristik mimari ile inşa edilmiş yapıların bir arada bulunmasıdır. Bu binalar Kazakistan’ın petrol zenginliğinin sonucu olarak değerlendirilmektedir. Petrol kaynaklı zenginlik, gösteriş ve abartıyı beraberinde getirmektedir. Hâla bazı mahallelerinde elektrik, su yol gibi temel kamu hizmetleri sağlanamayan Astana’nın merkezinin bu kadar şatafatlı olması tepki çekebilmektedir. Ancak hükümet yine de gayrisafi yurtiçi hasılanın(GSYH) çok büyük kısmını gösterişli binaların inşaatına ayırmaktadır.

Astana için “dünyanın en garip şehri” diyen de var, beğenen de var. Siz de bizzat gittiğinizde şehir hakkında bir fikre sahip olabileceksiniz. Astana’nın belki de en hoş yönlerinden biri çok fazla yürüyüş alanına, parklara sahip olmasıdır. Bu yüzden turistlere genelde spor ayakkabılarını yanlarında götürmesi tavsiye edilir. Bahar, yaz ve hatta sonbahar aylarında yemyeşil parklarda yürümek sizi mutlu edecektir. Astana’ya profesyonel bir sebebiniz olmadığı sürece kışın gitmemenizi tavsiye ediyoruz. Belki yazın sıcaklığın 30 dereceye çıkması sizi rahatsız etmeyecektir ancak kışın -30 dereceye düşmesi Astana gezinizi imkânsız kılacaktır. Bir kış sporu olan kayak bile Astana’da size eğlenceli gelmeyecektir.

Tanıtım Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=40yEGpz6X0g