Frig Vadisi Genel Bilgiler / Rehber
Frig Vadisi Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Frigler, Hititler gibi Anadolu’da yaşam sürmüş bir uygarlıktır. MÖ 11. yüzyılın ortalarında, boğazlar üzerinden Anadolu’ya geldikleri tahmin edilen Frigler, Hititlerin ardından Demir Çağı’nda Anadolu’ya hâkim güçlerden biri haline gelmiştir. Anadolu’da süren 400 yıllık bir karanlık dönemin ardından MÖ 8. yüzyılın ortalarında, Ankara’ya yakın bir konum Gordion’da (Yassıhöyük-Polatlı) merkezi bulunan bir krallık kurmuşlardır. Burada yapılan kazılarda çok sayıda Friglerle ilgili bilgi veren birçok veri elde edilmiştir. Frigler, seramikte kendilerine özgü bir üslup geliştirmişler, geometrik desen ve stilize hayvan tasvirleri ile gelecek uygarlıkları etkilemişler, tahta ve maden işçiliğinde ustalaşmışlar, tapınakların dış cephesini kabartmalı ve renkli seramiklerle kaplamışlardır. Uygarlığın tapınak mimarisini yansıtan Kaya Anıtları günümüze ulaşan en önemli varlıklardır. Bu eserler Afyon ve Eskişehir arasındaki platoda görülebilmektedir. Vadinin bir bölümü de Kütahya'dadır.
Flüt ve simbal gibi müzik aletlerini icat etmiş olan Friglerin müziğe katkıları da büyüktür. Günümüzde halen “Frig Gamı” kullanılarak üretilmiş müzik eserleri bulunmaktadır. Kökeni ve nasıl geliştiği bilinmeyen ve halen tamamen çözümlenememiş bir yazı geliştiren Friglerin hikâyeciliğe yaptıkları katkı günümüze kadar yankılarını sürdürmektedir. Çocukların ilgisini çeken hayvan hikâyelerinin bir kısmı Friglerden mirastır.
Batı kaynaklarında daha çok efsanevi kralları Midas ile tanınan Friglerin merkezi Gordion, MÖ 7. yüzyılın başlarında Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından yıkılmıştır. Antik Yunan kayıtlarına göreyse bu yağmalamaya dayanamayan Kral Midas, öküz kanı içerek yaşamına son vermiştir.
Bu ilginç uygarlığa ait kalıntılar İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde, Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde, Polatlı yakınlarında, Gordion Müzesi’nde, Eskişehir, Afyon ve Antalya müzelerinde sergilenmektedir.
Dünyada eşsiz olan kaya yapıtlarını meydana getiren Friglerin ardından bölgede Roma ve Bizans etkisiyle tüf kaya kitlelerine insan eliyle yerleşim yerleri, savunma mekânları, mezar odaları, dini mekânlar ve yer altı yerleşim yerleri inşa edilmiştir.
Frig Vadisi Nerededir?
Frig Vadisi, Türkiye Cumhuriyeti’nde Eskişehir, Kütahya ve Afyon arasında bulunmaktadır.
Frig Vadisi’ne Nasıl Gidilir?
Frig Vadisi’ne farklı noktalardan toplu taşıma imkânı bulunduğu gibi özel araçla da tabelaları takip ederek ulaşım sağlamak mümkündür.
Frig Vadisi’nin Afyonkarahisar bölümüne, Afyonkarahisar’dan 23 kilometre mesafedeki Ayazini’ne minibüsler vasıtası ile gidilerek ulaşılabilir. Minibüsler köy merkezindeki garajdan hareket etmektedir. Afyonkarahisar’dan İhsaniye’ye ulaşım ise gene minibüsler ile sağlanabilmektedir. Bu yolun uzunluğu ise yaklaşık 50 kilometredir.
Frig Vadisi’nin Eskişehir bölümüne, Eskişehir Otogarı’ndan hareket eden minibüsler ile ulaşmak mümkündür. Frigya Vadisi’nin bu bölümü Eskişehir il merkezine 80 kilometre mesafededir.
Frig Vadisi’nin Kütahya bölümüne ulaşım ise gene minibüslerle sağlanabilmektedir. Frig Vadisi’nin bu kısmı, il merkezine 55 kilometre mesafede yer almaktadır ve ilin doğusu boyunca uzanan bir alanı kapsamaktadır.
Frig Yolu
Günümüzden yaklaşık 3 bin yıl önce Anadolu topraklarında bir medeniyet kurmuş olan Friglerin izini süren bir tematik yol olan Frig Yolu, 5 yıllık bir çalışma sonucunda oluşturulmuştur. 2013 yılında hayata geçirilen yol, gönüllü bir ekip tarafından bölgedeki patika, antik ve orman içi yolların birleştirilmesi ile meydana getirilmiştir.
Frig Yolu, uluslararası standartlarda, uzun bir yürüyüş ve bisiklet yoludur. Afyonkarahisar, Kütahya, Ankara ve Eskişehir arasında kalan coğrafyada üstün özelliklere sahip bir medeniyet kurmuş olan Friglerin izlerini gezginlerin takip etmesi için oluşturulmuş kültürel rota, üç ana rotadan meydana gelmektedir. Yolun toplam uzunluğu ise 506 kilometredir.
Frig Yolu’nun ana temasını, Gordion, Pessinus ve Midas adlı antik yerleşim yerlerini birbirine bağlayan, bazı yerlerde derinliği 2-3 metreyi bulan görkemli yollardan oluşmaktadır. Ayrıca bölgenin doğa güzelliklerine de temas ederek meydana getirilmiş rota, Frigya’nın atmosferini bütüncül bir şekilde ziyaretçilerine sunmaktadır.
Gordion (Ankara), Seydiler (Afyonkarahisar) ve Yenice Çiftliği’nden (Kütahya) başlayan üç rotalı Frig Yolu, Yazılıkaya-Midas kentinde (Eskişehir) birleşmektedir. Frig Yolu takip edilerek Frig Vadilerinin dingin atmosferi deneyimlenebilir ve Selçuklu, Roma ve Bizans uygarlıklarının özgün eserleri görülebilir.
Rota-1, Afyonkarahisar sınırları içindeki Frig izlerini süren güzergâhtır. Bu güzergâhta Friglerin en güzel jeolojik oluşumları görülebilmektedir.
Rota-2 ise Kütahya-Eskişehir karayolu üzerinde Yenice Çiftliği’nden başlamaktadır. Bu rota üzerinde antik yollar yer yer yoğun bir şekilde mevcuttur. Bu yol, Frigya’daki en görkemli güzelliklere sahip Zahran Vadisi’nden geçerek Yazılıkaya’ya bağlanmaktadır.
En uzun parkur olan Rota-3, Friglerin merkezi Gordion ve Yazılıkaya’ya bağlanmaktadır. İdari merkez olarak Gordion seçilmişse de Friglerin en görkemli kutsal yapıları Yazılıkaya’da görülebilir.
Frig Vadisi Kamp
506 kilometre uzunluğundaki Frig Yolu Türkiye’nin 3. en uzun yürüyüş parkuru olma özelliğini taşır. Trekking seven doğa tutkunlarının, belirlenmiş ve işaretlenmiş 3 adet rota ile bölgeyi yürüyerek gezmesi çok görülen etkinliktir. Bu faaliyet sırasında konaklama için Frig Evleri seçilebileceği gibi pek çok doğasever yıldızların altında, çadırlarında gecelemeyi tercih etmektedir. Oldukça geniş alana yayılan Frig Vadisi kamp yapmak isteyenler için mevcut rotalar üzerinde tesis edilmiş çeşitli kamp noktaları da sağlamaktadır.
Frig Vadisi Yazılıkaya
Friglerin Midas Anıtı olarak da bilinen Frig Vadisi Yazılıkaya anıtı; Eskişehir’in Han ilçesi sınırları içindedir. İlk dönemlerde Midas’ın mezarı olduğu sanılsa da daha sonra farklı bir inanışla Friglerin Ana Tanrıçaları olan Kybele için yaptıkları bir anıt olduğu düşünülmüştür. Kayalara oyulmuş 17 metre yüksekliğindeki Yazılıkaya, Friglerin günümüze taşınmış en önemli eserlerindendir. Bu anıtın merkezinde Kibele’ye ait bir heykel olduğu düşünülüyor olsa da ne yazık ki günümüze gelmesi mümkün olmamıştır.