Müzenin kurucusu ve diorama sanatçısı Nejat Çuhadaroğlu, Türkçe'de 'Onun Sanatı' anlamına gelen “His Art” ve 'Tarih Sanatı' anlamına gelen “History Art” kelimelerinden türettiği 'Hisart' ismi altında koleksiyonlarını sergiliyor. Bir tarih müzesine yabancı kökenli bir isim koymak ne kadar doğru diye eleştirsek de hedef kitle içinde İstanbul’a gelen turistlerin de olduğunu hesaba katarsak yabancı kökenli bir ismin uygunluğu mantıklı gelebilir. Aynı zamanda “Hisar” kelimesini hatırlattığı için Türkçe'de de tarihi anımsatan bir anlamı bulunuyor.
Diorama gerçek veya kurgu bir olayın üç boyutlu olarak modellenmesidir. Bu müzede Enver Paşa’nın orijinal kıyafetleriyle sergilendiği balmumu bir heykel, Kurtuluş Savaşı ve Nazi Almanyası'nı betimleyen maketler bulunmaktadır. Tarih tutkunları her müzede mutlu olur. Arkeolog ve tarihçi olduğum için İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde İskender Lahiti’ne bakmaktan aldığım zevki paleolitik dönem el baltasından da alıyorum. Fakat konu dışından arkadaşlarım için taştan el baltası heyecan yaratmıyor. Hisart bu yönü ile farklıdır. Hem az sayıda seçkin eser bulunur hem de canlandırma vardır.
Bazen çok eser ve çok bilgi kafa karıştırabiliyor. Hisart'ta eserler müthiş bir titizlikle sergilenmiş. Bazı müzelerde düzen ve görüntü can sıkabiliyor. Örneğin Hababam Sınıfı müzesi tam bir hayal kırıklığıdır. Adile Naşit’in eli yok ve İnek Şaban, Kemal Sunal’a hiç benziyor. Bakımsız ve özensiz bir müzedir. Öte yandan Harbiye Askeri Müzesi gibi 4-5 saatte hakkıyla gezilecek dev müzelerde dolaşırken yorulup dikkat dağılabiliyor. Hisart, dönemleri kısaca ele alması ve seçkin eserler sergilemesiyle öne çıkmaktadır.
Müzenin negatif yanlarını iletmemiz gerekirse lokasyon ön plana çıkar. Çağlayan Adliyesi’nin arkasında yer alan müze, Sultanahmet Meydanı’nda olsaydı çok sayıda kişinin akın edeceğine eminim. Bölge ziyaretçi sayısını azaltsa da şehir kavramının bir gerçeğini yansıtır. İstanbul’u özel yapan unsurların başında müzeler-sergiler gelir. Çağlayan’da müze gezip yakındaki bir alışveriş merkezine uğrayabilirsiniz. Sunay Akın’ın Oyuncak Müzesi de Göztepe’dedir. Bağdat Caddesi’ne giderken çocukluğunuza seyahat etmek mümkündür. Güzel İstanbul’un her yerinin müze ve sergilerle dolması kenti dünya şehri yapmaktadır. Müze için belirteceğim diğer bir olumsuz yansa, Türkiye’de gördüğüm çoğu müze için geçerlidir. İnteraktif müze anlayışı ülkemizde yerleşmemiştir. Ziyaretçiler katıldıkları müzede anı yaşamak istiyor. Kendileri de bir şeyler yapmak istiyor. Savaşçı kostümü giyip fotoğraf çektirmek ve bu resmi sosyal medyada paylaşmak müzenin ününü artırır. Bedava reklam! İngiltere’de yaşadığım dönem West Stow Anglo Saxon Village açık hava müzesine gitmiştim. Açık hava müzeleri kapladığı alan ve ortamı itibariyle biraz daha farklıdır. Ama nihayetinde dönemi anlatan kıyafetler giymiş görevliler gösterisi ile beni büyüledi. Bizlerle konuştu, fotoğraf çektirdik ve döneme özgü bazı hareketleri (yaşam biçimi-silah kullanımı) bizlere gösterdiler. Maske taktım, ilgili çağa dahil oldum. Sadece izlemedim. 2016 İstanbul Turizm Fuarı'nda bütün stantlar boşken okçuluk standında sıra vardı. Sıraya girdik. Ok ile atış yaptık. Fotoğrafladık ve yayınladık. Dönemimizde müzeler sadece gezmek için değil aynı zamanda katılmak için de olmalıdır. Bu durum sadece ziyaretçi sayısını artırmakla kalmaz. Verilmek istenen bilgiyi uygulama ile pekiştirir. Anlamayı kolaylaştırır.
1 Haziran 2014 tarihinde açılan Hisart Canlı Tarih Müzesi’nde balta, madalya, kılıç-kalkan, tabanca, zırh ve mankenlerden oluşan eserler yer almaktadır. 2016 nisan ayı itibariyle giriş ücreti tam 20 tl, öğrenci 10 tl olmakla beraber müze kartınız varsa 1 kez ücretsiz giriş yapabilirsiniz. Pazartesi hariç her gün açık olan müze için detaylar resmi websitesinde yayınlanmıştır. 18. ve 19. yüzyıl ile tarihlenen Osmanlı kullanımı barutluk, tılsımlı gömlekler, Pargalı’ya ait kılıç-miğfer ve fitilli baltalar dikkatimi çeken eserlerinden başında geldi. Bununla beraber 2. Dünya Savaşı’nı anlatan bölüm de keyifliydi. Müzeyi gezerken Nejat Bey eserlerle birebir ilgileniyordu. Bu gibi girişimler maddi çıkar için yapılmaz. Şehir sevgisi ve konuyla alakalı (müzenin konusuna bağlı olarak tarih, resim, sinema, oyuncak...) aşk gerekir. Mecidiyeköy ve Zincirlikuyu’dan geçtiğiniz bir gün üşenmeyin metrobüsten Çağlayan durağında inin. Kendinizi birkaç saat tarihin sayfalarına bırakın. Savaşın marifetlerini görün! Barışın değerini bilin. Geçmiş dönemlere ait eserlerde yer alan özgünlüğe teslim olun.