Marmara Bölgesi’nin en yüksek dağı olan Uludağ, Bursa ili sınırları içinde yer almaktadır. 2.543 metre yüksekliğindeki bu heybetli dağ, Türkiye'nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olan bir doğa harikasıdır. Yıl içinde binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan dağ, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanır ve 40 kilometrelik bir alana yayılır. Genişliği ise 15 ila 20 kilometre arasındadır. Uzaktan çok net seçilebilen Uludağ, dik ve heybetli bir görünüşe sahiptir. Bu dağın Bursa'ya bakan yamaçları kademeli, güneye Orhaneli'ne bakan tarafları ise düz ve daha diktir. En yüksek noktası ise göller bölgesinde 2.543. metrenin yer aldığı Uludağ tepedir.
Hem Bursa'ya yaklaşılırken hem de oteller bölgesinden görülen yüksek tepe genellikle dağın zirvesiymiş gibi algılanır. Ancak zirve gibi görünün yer Keşiş Tepe’nin ta kendisi olup 2.486 metre yüksekliğindedir. Zirve olan yer, bu yerin 5 kilometre güneydoğusunda kalır. Uludağ etrafında ayrıca kuzey kesimde yaylalar bulunur. Bu yaylalar Sarıalan, Kirazlı, Kadı ve Sobra adlı yaylalardır. Yaz aylarında serin ve yemyeşil olan bu yerlerde harika doğa manzaraları görülür.
Antik Çağ’ın ilk tarihçilerinden olan ve MÖ 490-420 yılları arasında yaşadığı varsayılan Herodot’un Herodot Tarihi adlı kitabında bu bölgeyle ilgili bilgiler yer alır. Uludağ, Olympos adıyla geçer ve eserde Heredot Olympos'ta Lydia kralı Kroisos'un oğlu Atys'in yaşadığı trajediyi anlatır. Herodot'tan 400 yıl sonra MÖ 64-MS 21 arasında yaşayan Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon yazdığı 17 kitaptan oluşan Coğrafya isimli eserinde de Uludağ’dan bahsederken, Olympos ve Mysia Olympos'u isim olarak kullanır. Coğrafyacı Strabon; Mysia adının Lidyalılarda gürgen ağacı anlamına geldiğini ve bölgenin o zamanlar gürgenleriyle ünlü olduğunun altını çizer.
Roma İmparatorluğu'nda resmi din Hristiyanlık olduktan sonra, Uludağ üzerinde de 3. yüzyıldan sonra keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya başlanmış ve manastırlar 8. yüzyılda sayıca en fazla olduğu döneme ulaşmıştır. Uludağ'da Nilüfer Çayı ile Deliçay arasındaki vadi ve tepelerde toplamda 28 manastır kurulmuştur. Orhan Gazi, Bursa'yı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk edilirken, kimi keşişlerin inzivaya çekildikleri yerler de Doğulu Baba, Geyikli Baba, Abdal Murat gibi Müslüman dervişlerin dinlence mekanları haline gelmiştir.
Bursa'nın fethinin ardından Mysia adıyla anılan Uludağ’ın ismini Türkler Keşiş Dağı olarak değiştirmişlerdir. 16. yüzyılda Bursa'ya gelen Alman seyyah Reinhold Lubenau, notlarında Uludağ'ın Türklerin eline geçtikten sonra keşişlerin yalnızca sabahları ibadet için dağa çıktıkları ve manastırların harç kullanılmadan taş duvarlarla yapıldığını yazmıştır. 1925 yılında Bursa Vilayeti Coğrafya Cemiyeti'nin girişimleri ve Osman Şevki Bey’in önerisi ile bölgedeki bu dağ, Uludağ adını almıştır.
Turizm cennetlerimizden biri olan Uludağ’a, 1933 yılında bir otel, bir de muntazam şose yol yapılmıştır. Bu gelişmelerle birlikte bu tarihten itibaren Uludağ kış kayak sporlarının kalbi haline dönüştürülmüştür. Bunun peşi sıra düzenli otobüs seferlerinin başlaması da buraya olan ilgiyi daha da artırmıştır. Sonradan asfaltla kaplanan bu yol Uludağ'ın Kadıyayla hariç bütün yerleşim birimlerini doğrudan Bursa'ya bağladığı için çevre illerden kolayca ulaşım sağlanmaya başlamıştır. Uludağ modern dağ tesisleri, 1963'te hizmete açılan Türkiye'nin ilk teleferiği, dördüncü büyük kent olan Bursa'nın hemen yanında olması ile dağ ve kış turizminin merkezi olup büyük avantajlar sağlamıştır.
Uludağ ülkemizin en büyük kayak merkezidir. Yol durumunun uygunluğu, uzun kış mevsiminde dağ üzerinde yoğun kar bulunması, eşsiz manzaraları ve uygun tesisleriyle buraya turist çekmektedir. Dağın doruk noktasından açık havada İstanbul, Marmara Denizi ve civardaki diğer yerlerin görünmesi, dağın panoramik açısı için buraya ayrı bir özellik katmaktadır. Dağın kuzey eteklerinde ayrıca sıcak su kaynakları bulunduğu için burada kaplıcalar oluşmuştur. Çekirge semtinde yer alan kaplıcalar, birçok hastalık tedavisi açısından şifa kaynağı olmuştur. Ayrıca teleferiğin son istasyonu olan Sarıalan'da ve Çobankaya'da Kızılay Derneği'nin her yaz düzenlediği yaz kampları yer alır. Turizm merkezi olan Uludağ üzerinde 15 tane özel ve 12 tane kamuya ait resmi konaklama tesisi yer alır.
Doğal güzellikleriyle de herkesi büyüleyen dağ ayrıca birçok bitki ve hayvan türünün de evidir. Yüksekliklere göre defne, zeytin, kızılçam, maki gibi çok değerli ağaçlar bu bölgede katman katman bulunur. Hindibağ, gelincik, yabanmersini, göknar gibi çok çeşitli bitkilere de ev sahipliği yapmaktadır. Endemik türlerden sakallı akbaba, apollon kelebeğinin yanı sıra kurt, tilki, sincap, tavşan, gelincik, yılan, yaban domuzu, kertenkele, akbaba, dağ kartalı, ağaçkakan, baykuş, kumru, dağ bülbülü, serçe gibi değişik hayvanlar da burada yaşamlarını sürdürür.
Tanıtım videosu: https://www.youtube.com/watch?v=tsfUhzscxko