Yalova’da Gezilecek Yerler

1995 yılında il olsa da tarihi milattan önce 3000’li yıllara dayanan Yalova’da şifalı sulardan büyüleyici doğal güzelliklere kadar birçok gezilecek ve görülecek yer var. Atatürk’ün “Yalova benim kentimdir” diyerek anlattığı şehirde Atatürk’ün birçok izini bulabilecek o dönemlere gidip tarihi damarlarınızda hissedebileceksiniz. Termal sularıyla da ün salmış olan Yalova, kaplıca sularıyla şifa dağıtmaya da devam ediyor. Kenti ziyaretiniz esnasında kaplıcalara uğramayı atlamamalısınız.

Yalova’da Gezilecek Yerler

Tarihiyle, doğasıyla, şifalı sularıyla Yalova’da ziyaret edecek çok yer var. Yürüyen Köşk, Delmece ve Erikliyaylaları, DipsizGöl, ElmalıkKalesi ve KaraKilise bunlardan sadece birkaçı. Kaplıca sularıyla, yeşilin her tonunu görebileceğiniz SamanlıDağları’yla Yalova, gezmek için bir sürü alternatif sunuyor. Bu tarihi alanlarla ilgili detayları yazımızda bulabileceksiniz.

Yürüyen Köşk

Yürüyen köşk, Yalova’da bulunan ve 1929 senesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün ikamet etmesi için inşa edilen bir köşktür. Yanında bulunan ağacın kesilmemesi için bir ray sistemi ile kaydırılarak uzaklaştırıldığı için bu ismi alan yapı günümüzde de ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Atatürk’ün “memleketim” diye söz ettiği Yalova’ya yolunuz düşerse yürüyen köşkü dolaşıp tarihe meydan okuyan koca çınara selam verebilirsiniz. Köşkün taşınması için gösterilen özveriyi okuduğunuz zaman Atatürk’ün doğaya olan hassasiyetini daha iyi anlayabilirsiniz.

Yürüyen Köşk Hakkında Bilgi
Devamını Oku

Elmalık Kalesi

Elmalık Kalesi’nin yapım tarihi de kimlerin yaptığı da bilinmemektedir. Bulunduğu köyden görülemeyen kale Marmara Denizi’nden oldukça net bir şekilde görülebilmektedir. Yöredeki yaşlı köylüler Kale’nin Kara Kilise’ye bakar konumda yapıldığını söylüyorlar. Zamanında Bahçe Tepe üzerine inşa edilen ve iki tarafından geçen yolları da rahatlıkla kontrol edebilecek bir konumdadır. Kuzey tarafı oldukça sarptır. O taraftan Kale’ye çıkmak zor olduğu gibi güney kısmındansa çok daha kolay bir şekilde Kale’ye ulaşılabilmektedir. Kale’nin konumundan dolayı ve Marmara Denizi’ne oldukça hâkim olduğundan etrafındaki yolları kontrol edilmesi için yapıldığı düşünülmektedir. Kurtuluş Savaşı dönemine kadar ayakta kalabilen Kale günümüzde güneydeki kapının bir bölümü ve batıdaki burçlardan birkaçı dışında tamamen harap olmuştur. Günümüzde Trekking için de bu bölge kullanılmaktadır. Elmalık köyünden başlayan rota Elmalık Kalesi’ne kadar uzanmaktadır

Taş Köprü

6911560539_d481c68a67_b.jpg

Bulunduğu beldeye de adını veren bu köprünün ne zaman ve kim tarafından kapıldığı bilinmemektedir. Yapılan incelemelerle kesin bir sonuç bulunamasa da köprünün tarihinin 400 yılı aştığı düşünülmektedir. Hala aktif olarak kullanılan köprü köyün kuzeyinden akan tek dere olan Kılıç Deresi üzerinde bulunmakta ve Yalova – Kocaeli yolunu tamamlamaktadır. Yarım daire olarak yapılan ayaklar üzerine oturtulmuş olan köprü, kesme taşlar kullanılarak yapılmıştır. Tarihi eser statüsü taşıyan köprü Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınmıştır.

Açık Hava Müzesi

37c186f5-ahm.jpg

Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından açılan Açık Hava Müzesi, 6.000 yıllık geçmişe sahip olan Yalova’nın sahip olduğu tarihî eserleri sergilemektedir. Yıllarca yapılan kazılarda çıkarılan eserler bir süre farklı yerlerde korunmuş ardından da bu müze kurulunca burada sergilenmeye başlanmıştır. 29 Ekim 2003 yılında, Türkiye Cumhuriyeti’nin 80. Yılı anısına açılan müzede Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalan eserler, lahitler, mezar taşları ve Yalova’daki bazı eserlere ait mini maketler bir çatı altında toplanmıştır. Yalova’da bu tarz müzelerin tek örneği olan Açık Hava Müzesi birçok döneme aynı anda ışık tutmaktadır. Müze, Arkeopark adıyla da anılmaktadır.

Kara Kilise

01-Kara-Kilise.jpg

Çiftlikköy içerisindeki Başkent 1 Sitesi içerisinde bulunan Kara Kilise’nin kalıntılarına bakılarak Bizans döneminden günümüze geldiği söylenmektedir. 5. veya 6. yüzyılda Yalova’nın Helenopolis olarak bilindiği dönemde, eski bir Roma ibadethanesinin üzerine yapıldığı tahmin edilen Kara Kilise, moloz taş ve kırmızı tuğladan Yunan haçı şeklinde yapılmıştır. Haç kollarının birleştiği noktanın üstünde yuvarlak, kule şeklinde sekiz tane penceresi olan kubbesi vardır. Haçın kollarında birer oda bulunmaktadır. Bu odalar papazın kullandığı ve bazı değerli eşyaların muhafaza edildiği yerler olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Apsisi hakkında bir bilgi olmamakla beraber Kilise’nin ilk yapıldığı zamanlar hamam olarak kullanıldığı, 9. yüzyıldan sonra kiliseye dönüştürüldüğü söylenmektedir. Kilise günümüze sadece ana kalıntılarıyla gelmiştir. Site içerisindeki bir parkta bulunan Kara Kilise, burada koruma altına alınmıştır.

Atatürk Köşkü

ata1.jpg

Şifalı suları ve yemyeşil doğasıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün ilgisini çeken Yalova’da, Atatürk’ün üç tane evi vardır. Termal ilçesindeki köşk Atatürk Köşkü olarak bilinmektedir. 1929 yılında Atatürk’ün isteği üzerine inşa edilen köşk, 38 günde tamamlanmıştır. İki katlı köşkte, Atatürk birçok defa yerli ve yabancı konuklarını ağırlamış ve yaklaşık 9 ayını burada geçirmiştir. Üç salonu ve on bir odası bulunan köşkte Atatürk’ün odasının yanı sıra manevi kızlarının da kişisel odaları bulunmaktadır. Ahşap köşk sadece yaz aylarında kullanılmıştır. Isıtma sistemi bulunmayan Köşk’te Nurettin Niyazi’nin iki tablosu, Fransız ve Alman yapımı piyanolar ve bilardo masası bulunmaktadır. Çok iyi korunmuş olan odalarıyla beraber Atatürk Köşkü 1984 yılında yapılan restorasyondan itibaren müze olarak hizmet vermektedir.

Delmece Yaylası

Çınarcık’a bağlı olan Teşvikiye beldesinden ulaşılan Delmece Yaylası, Erikli Yaylası ile beraber Yalova’nın en çok bilinen yaylalarından biridir. Asfalt yola sahip olmasından dolayı ulaşım kolaydır. Geniş ve düz bir alana sahip olan Delmece Yaylası, doğal güzellikleriyle gelenleri büyülemektedir. Sahip olduğu doğal yürüyüş parkuruyla bu güzelliklere şahit olunabilir, toprak yoldan ilerleyerek Erikli Şelalesi görülebilir. Kamp yaşamına elverişli coğrafyasıyla yaylada, çadır kurulabilmekte gece kamp yapılabilmektedir. Meşe, çam, kestane ve ıhlamur gibi ağaçlarla dolu olan yayla, birçok şelaleye ve “DipsizGöl” olarak bilinen derin krater gölüne ev sahipliği yapmaktadır. “Şifalı Su” diye tanınan, içilebilen su kaynağı da vardır.

Dipsiz Göl

Çınarcık’a bağlı Teşvikiye beldesinde bulunan Erikli Yaylası’ndaki bu göller aslında Büyük Dipsiz Göl ve Küçük Dipsiz Göl olarak ikiye ayrılmaktadır. Birbirine 2 kilometre ara ile bulunan bu göllere asfalt yolla ulaşım sağlanmaktadır. Büyük gölün çevresi yürüyüş yapmak ve kamp kurmak için elverişlidir ancak göl durgun bir su olduğu için içmeye uygun değildir. Bir krater gölü olan Dipsiz Göl’de birçok su canlısı yaşamaktadır. Herhangi bir kolu olmayan ve hala derinliği belli olmayan Büyük Dipsiz Göl, Teşvikiye beldesine on kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Çıktığı kaynaktan, kolları olmadığı için başka bir yere gidemeyen ve tabanının çökmesiyle dipsiz sıfatını alan bu göller sahip olduğu ortamla, doğal güzellikle ve tertemiz havasıyla gelen misafirleri etkilemekte, özellikle yaz aylarında birçok kişiyi ağırlamaktadır.

Termal

Samanlı Vadisi’nin içine kurulmuş olan Termal ilçesi kaplıca suları sayesinde birçok turisti ağırlamakta ve misafirlerine şifa dağıtmaktadır. Türkiye’nin en önemli kaplıcalarından olan termal kaplıcalarını kullanmak için ilçede birçok otel bulunmaktadır. 104 hektarlık alana kurulmuş olan Termal Kaplıcaları Bölgesi girişinde Yedi Havuzlar Çağlayanı bulunmaktadır. Bölgedeki su o kadar sıcaktır ki kışın kar yağarken bile açık havuza girilebilmektedir. Romatizmadan böbrek ve idrar yolları rahatsızlığına, deri hastalıklarından sindirim problemlerine kadar birçok rahatsızlığa şifa verdiğine inanılan kaplıca sularının ünü Roma döneminden gelmektedir. Toprak yarıklarından çıkan buhar ve sıcak su bir iksir olarak görülmekteydi. Bu bölgeye gidebilir hem şifalı kaplıca sularından yararlanabilir hem de Atatürk’ün Köşkü’nü ziyaret edebilirsiniz.

Yalova Kent Müzesi

d52ea1c9-ya5.jpg

1900 yılında Yalova’nın ilçe statüsüne yükselince idarî işler için bir binaya ihtiyaç duyulmuş ve ardından Yalova Hükümet Konağı olarak hizmet vermeye başlamıştır. I. Dünya Savaşı sırasında Yalova işgal edilince, işgalcilerden Yüzbaşı Dimitri tarafından kullanılmıştır. 2010 yılında binanın müze olması için çalışmalar başlatılmış, 2013 yılında Yalova Belediyesi ve Yalova Valiliği’nin ortak kararıyla Kent müzesi olmak üzere hizmete açılmıştır. Milattan önce 3000 yıllarına dayanan Yalova tarihinin izlerini taşıyan eşyalar, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ve Cumhuriyet Dönemi’nden kalan eserler sergilenmektedir. Yalova’nın tarihsel süreci belge ve fotoğraflarla anlatılmaktadır. Yalova’ya büyük önem veren Atatürk içinse ayrı bir bölüm vardır. Etnografik eserler ve belgeler de sergilenmektedir. Yürüyen Köşk’ün ve kentin maketi de sergilenmektedir.

Lokasyon Sayfasında Detayı Göster
Kapalı