Mykonos Gezilecek Yerler


Ege’nin bu küçük adasında gezmeye değer oldukça fazla yer var. Mykonos’a gelenler; tertemiz denizi, hareketli plaj partileri ve sabaha kadar süren gece hayatını bir kenara bıraksa bile adaya yine de hayran kalır. Ada küçük olduğundan, görülmesi gereken tarihi yapılar da müzeler de birbirine çok yakındır. Turistlerin en sevdiği noktalar birbirine yürünecek mesafededir. Bu sayede kültürel geziler bir-iki güne sığabilir ama deniz keyfi de eklenirse Mykonos’u tam anlamıyla keşfetmek için ideal süre 4 gün olacaktır. Mykonos’ta görülmeden dönülmemesi gereken yerleri aşağıda sizler için listeledik

Mykonos Gezilecek Yerler:

Genel olarak bembeyaz sokaklarıyla mimarisine hayran kalacağınızı düşündüğümüz Mykonos’un kartpostaldan fırlama Little Venice’ini özellikle çok beğeneceğinizi düşünüyoruz. Adanın kalbi Mykonos Town, en çok vakit geçireceğiniz bölge olacaktır. Yel değirmenlerine çıkarak adanın ticaret yolları üzerinde rolünü anlayabilir, antik kilise Panagia Paraportiani’de farklı ekollerin ortaklaşa oluşturduğu yapıyı gezebilirsiniz. Bu turistik noktalar hakkında detaylı bilgiyi aşağıda bulabilirsiniz.

Mykonos Town (Chora)

Adanın limanı ve merkezi olan Chora, adeta bembeyaz dar sokakların, merdivenlerin oluşturduğu bir labirent. Adaya deniz yoluyla ulaşanların adım atacağı ilk yer burası. Ege Denizi’nin en kozmopolit şehirlerinden biri olarak nitelendiren Mykonos Town’un sokakları küçük dükkanlar, sanat galerileri, kafeler, barlar ve restoranlarla dolu olsa bile kimliğini kaybetmemiş bir Yunan şehri olarak misafirlerini karşılar. Adanın popülerleşmesine ve hızlı gelişmesine rağmen, geleneksel Yunan mimarisinin korunduğu açıkça görülüyor. Yeni yapıların bu Yunan karakterine uygun inşa edilmesinin de şehrin kimliğini korumasında etkisi oldukça büyüktür. Sokaklarda lüks markaların butikleri genelde gemi turlarından gelen turistler için hemen şehrin girişinde konumlanmış. Şehrin içine girdikçe daha Yunan kültürüne özgün butikler bulmak mümkün.

Little Venice

Yunancada Alefkandra olarak bilinen bu mahalle Mykonos Town’un en batı kısmında yer alır. Denizin hemen yanında konumlanmış bu bölge, Orta Çağ’dan kalma iki veya üç katlı, renkli tahta balkonlu evlerden oluşur. Evler adeta denize karşı bir duvar gibi sıralanmıştır. Little Venice, Mykonos’un en romantik bölgesidir ve gün batımını izlemek için harika bir yerdir. Mykonos’ta çekilen çoğu fotoğrafın arka planı olan bu bölge, gün içinde ziyaretçi akınına uğrar. Burada mutlaka denize karşı bir-iki kokteyl içmeli ve güneşin denize batışını izlemelisiniz. Little Venice’e yel değirmenlerinin oradaki merdivenlerden aşağı inerek ulaşabilirsiniz. Şehirdeki “Fabrika” isimli otobüs durağından beş dakikalık yürüme mesafesindedir ve kolayca ulaşılabilir.

Yel Değirmenleri

Mykonos Town’un en batısında ve tepede yer alan yel değirmenleri 16. yüzyıldan itibaren Mykonos’un en bilinen sembollerinden biri olmuştur. Özellikle 17. ve 19. yüzyıllarda adada buğday ve ekmek üretimi çok yaygındı. Avrupa ve Asya arasındaki ticaret yolu üzerinde bulunan Mykonos’ta bu yapılar buğdayı öğütmek için inşa edilmiş ve öğütülen buğday Avrupa’ya bu şekilde taşınmıştır. Mykonos’un sürekli rüzgar alan bir açık denizde olması işi oldukça kolaylaştırıyordu. 1. Dünya Savaşı ve teknolojik gelişmelerle birlikte işlevini yitirmiş yapılar olarak günümüze kadar korundular. Yel değirmenlerinden büyüleyici bir Little Venice manzarası görülebilir. Tıpkı Little Venice gibi, yel değirmenlerinin bulunduğu alan da gün batımını izlemek için yine harika bir seçenek olacaktır. Merkezden Little Venice’e geldikten sonra merdivenlerden yukarı çıkarak tel değirmenlerine ulaşılabilir.

Panagia Paraportiani

chapel-1601206_960_720.jpg

Adadaki tüm kiliseler arasından tartışmasız en görkemli ve etkiletici olanı Panagia Paraportiani’dir. Aynı zamanda adanın en popüleri ve en çok fotoğraf çekilenidir. Mykonos Town’un en eski bölgesi olarak bilinen Kastro bölgesinde bulunur. 15. yüzyıldan kalma bu kiliseyi özel kılan aslında dört farklı kilisenin bir yapıda birleştirilmiş olmasıdır. İncelendiğinde Bizans, geleneksel, batı ve yerel mimari tiplerinin izleri görülebilir. Kilisenin adındaki “porta” kapı anlamına gelir. Kilise de ne yazık ki günümüze ulaşamayan bir Orta Çağ kalesinin hemen yanına inşa edildiğinden, bir nevi kalenin kapısı görevi görmüştür. Paraportiani, dört tane tek katlı yapının ortasında yer alan beşinci ve asıl kubbeli kilisedir. Girişteki kiliselerden sadece biri sabahın erken saatlerinden gün batımına kadar ziyaretçilere açıktır.

Pelikan Petros


Adanın maskotu olarak bilinen Pelikan Petros, Mykonos Town’da, denizin yakınlarında görülebilir. 1950’lerde bir pelikan bir fırtına sonrası Paranga sahilinde balıkçılar tarafından yaralı halde bulunan pelikan sağlığına kavuşturulduktan sonra ada halkı tarafından çok sevilmiş ve bakılmaya devam edilmiş. Zamanla halk ona Petros adını takmış ve adanın sembollerinden biri haline gelmiş. Petros 2 Aralık 1985’te bir arabanın çarpmasıyla ağır yaralanmış ve bir daha iyileşememiş. Bu duruma hem turistler hem de ada halkı çok üzülmüş. 1986’da Petros öldüğünde adalılar bu geleneğin devamını getirmek istemiş ve yeni bir pelikanı Petros olarak adlandırmışlar. Bu Petros da adalıların olduğu kadar turistlerin de gözbebeği olmuş.

Mykonos Arkeoloji Müzesi

image34105[8862].jpg

Mykonos Town’da, kuzeydeki otobüs durağının hemen yanında yer alan Arkeoloji Müzesi tüm yıl ziyaretçilerini kabul eder. 1902 yılında kurulan müzenin arsası Mykonos belediyesi tarafından bağışlanmış ve Eğitim Bakanlığı ile Atina Arkeoloji Cemiyeti tarafından yaptırılmıştır. Orijinal bina 1934’te günümüzdeki halini almış ve doğusundaki büyük oda 1972’de eklenmiş. Müzede daimi olarak tarih öncesi çağlardan Helenistik dönemin sonuna ait mezar taşları, cenaze ve ritüel eşyaları, seramikler ve mücevherler sergilenmektedir. Müze dönemsel olarak farklı sergilere de ev sahipliği yapıyor. Kış aylarında salı-Pazar günleri 09.00-16.00 arası açık olan müze, pazartesileri kapalıdır. Yaz aylarında ise pazartesi 15.00-22.00, salı 09.00-15.00, perşembe-pazar da 09.00-22.00 arası hizmet vermektedir. Tam bilet fiyatı 4 euro, indirimli 2 eurodur.

Mykonos Folklor Müzesi

Adanın Kastro bölgesinde yer alan Folklor Müzesi, Paraportiani kilisesinin hemen yanındadır. Yerel kültüre ait tüm bulgular “Mykonian Folklore Collection” adıyla toplanmış ve Profesör Vasilios Kyriazopoulos tarafından Mayıs 1958’de bir araya getirilmiştir. Bu müze aslında 18. yüzyıldan kalma bir evdir. Anahtar ve kilit koleksiyonları, el yapımı goblen örnekleri, elle boyanmış tabaklar, eski ağırlık ve ölçme gereçleri, geleneksel Yunan heykelleri ve eski yağ ve gaz lambaları sergilenmektedir. Aynı zamanda 19. yüzyıla ait bir ev dekoru, dönemin banyo ve mutfağı, obsidyen taşından gereçler ve silahlar, eski gemi modellemeleri de müzenin birer parçasıdır. Müze nisan-ekim ayları arasında her gün 17.30-20.30 saatlerinde ve pazar günleri 18.30-20.30 saatlerinde ziyaretçi kabul etmektedir. Herhangi bir giriş ücreti alınmamaktadır.

Platys Gialos

Merkezden sadece 5 kilometre uzaklıkta olan Platys Gialos, konumundan ve ulaşım kolaylığından dolayı daha çok ailelere hitap ediyor. Kum sahili olan bu plaj aynı zamanda adanın en eski plajlarından biri. Çevresinde de yine ailelerin kiralayabileceği uygun apartlar ve oteller mevcut. Kendine ait bar ve restoranı da olan bu plaj, aynı zamanda diğer plajlara geçebilmek için bir durak olarak kullanılıyor. Buradan kalkan teknelerle Paraga, Paradise, Super Paradaise, Agari ve Elia’ya geçilebilir; ya da tersi istikamette Mykonos Town’a geri dönülebilir. Çoğu turist bu bölgeye sadece plajından faydalanmaya değil, konaklamaya da geliyor. Diğer güney plajlarına nispeten biraz daha sakin ama yine kalabalık olan bu plaj, kolayca ulaşarak sakin bir gün geçirmek isteyenler için birebir.

Paradise ve Super Paradise Plajları

3.jpg

Paradise ve Super Paradise, Mykonos’un tartışmasız en popüler iki plajıdır. Adanın güney sahilinde bulunurlar. Platys Gialos’tan tekneyle yola çıkıldığında sırasıyla ikinci ve üçüncü plajlardır. Buraya aynı zamanda Mykonos Town’dan otobüsle de ulaşmak mümkündür. Partileriyle ünlü olan bu plajlar akşamüzeri saat 16.00 gibi daha da kalabalıklaşır ve ses yükselir. Kimisi sesi duyunca deniz sefasına son verirken, kimisi plajlara sadece bunun için gelir. Akşamüzeri başlayan partiler hava karardıktan sonra bile devam eder. Adaya eğlence amaçlı gelen gezginler için bu iki plaja uğramak olmazsa olmazlar arasındadır. Plajlarda çoğu zaman birbirinden ünlü DJ’ler çalar ve sadece bu kişileri dinlemeye gelenlerin bile sayısı az değildir.

Delos

Delos, Mykonos’un hemen yanında, üzerinde hiç yerleşim olmayan, terk edilmiş bir adadır. Arkeolojik alanları sebebiyle UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir. Arkeolojik alanların kapalı olduğu pazartesi günleri hariç her gün, Mykonos Town’dan buraya tur yapılır. Sabah 9.00, 10.00 ve 11.00’de limandan ya da Agios Nikolaos kilisesinin arkasından tekneler kalkar. Mykonos’tan Delos’a yarım saatte ulaşılabilir. 08.30 ve 15.00 arası adayı gezmek mümkündür. Tekne yolculuğu 17 Euro olup ören yeri giriş ücreti 5 Euro’dur. Öğrenciler için ücretsiz ve 65 yaş üzerine indirim uygulanır. Eğer rehberli bir tura katılmak isterseniz her gün Mykonos’tan saat 10.00’da tur kalkar. Turun fiyatı tekne yolculuğu ve giriş ücreti dahil 40 Euro’dur. Mykonos’a kadar gelmişken antik kalıntılara sahip bu ada da mutlaka gezilmelidir.