Arkadaşım ile Selanik'e gitmeye karar verdiğimizde bir çılgınlık yapalım dedik ve günübirlik bir gezi düzenledik. Otobüs ile gidecektik; sabah oraya vardıktan sonra gece otobüsü ile geri dönecektik. Eğlenceli olduğu kadar yorucu olan bu 14 saat ve toplamdan 39 km yürüme mesafesiyle biten serüvenimizi sizinle paylaşmak istedim.
Otobüs biletlerimizi aldık ve Esenler Otogarı'na yola koyulduk. Otobüs ne çok rahat ne de çok kötü idi. Saat 22.00'de Esenler'den kalkan otobüs saat 01.30 gibi Ipsala Sınır Kapısı'na vardı ve aşağı yukarı bir saatlik pasaport işlemlerinden sonra Yunanistan topraklarına ayak basmıştık. Selanik'e varmadan sabah 05.00 gibi Xanthi civarında kısa bir mola sonrasında hızlı bir şekilde hedefimize vardık.
Evet varmıştık ama dakika bir gol bir misali şehir merkezinin tam 7 km dışında bırakılmıştık. Evet bir yere kadar bırakacaklarını söylediler ama o da tam olarak şehir merkezi değildi, biz de yürümeye karar verdik. Sanayi bölgesinin arasında 1 saatte yakın yürüdük.
Eski ve terk edilmiş fabrikalar arasında yürümek değişik bir deneyimdi. Sonunda denizi görmüş ve Selanik'in en büyük meydanlarından biri olan Aristotelous Meydanı'na varmıştık. Güzel ve baya geniş bir alana sahip olan meydanda çok sayıda bar ve restoran mevcut. Tek sorun sabahın 9.00'unda hiçbiri açık değil.
Sahilden devam yürüdük White Tower of Thessaloniki ve Alexander's Garden'ı geçtikten sonra açık bir yer bulduk. Sahilde yürürken gördüğümüz bir simitçiden aldığımız simit ile kahve içebildik. Bu arada simidi satan arkadaş Arnavut çıktı ve gayet iyi Türkçe konuşuyordu ama Türkiye'min simiti gibi değil yine de.
Sahilde bulunun Selanik Şemsiyeleri'nde mutlaka bir resim çektirin. Çok ilginçler.
Sahilde yürümekten vazgeçip bir de şehir içinde gezelim dediğimiz zaman karşımıza Eastern Orthodox Church çıktı. Gezmeye değer küçük bir kilise.
Futbola olan tutkumdan dolayı gittiğim tüm yerlerde o şehrin takımının veya takımların stadlarını ya da en azından bu stadların mağazalarını gezerim. Google Maps ile stadların yerlerini buldum ve mahalle aralarından bir saatlik yürüyüş ile oraya vardık. Mahalle aralarında dolaşırken sanki İstanbul'da dolaşıyormuş havasını da yakamadık dersem yalan olur. Bir ara gerçekten eve yürüyormuşum gibi geldi bana. PAOK FC Stadı'na vardığımızda giriş kapısının açık olduğunu gördüm. Bir cumartesi günü ve sezon daha başlamamış... İlgimi geçti ve içeriye girdim. Karşıma bir görevli çıktı; o şaşkın, ben şaşkın! Stadı gezebilir miyim diye sorduğumda nazik bir şekilde "Tabii ki" dedi ve tribüne giriş kapılarını bile açtı. Güzel bir anı olmuştu.
Hemen stadın altındaki mağaza ziyaretimizden sonra diğer Selanik takımı olan IRAKLIS FC'nın stadına gitmek üzere yola koyuldu. Stadlar birbirine yakın sadece 15 - 20 dakikalık bir yürüme mesafesinde. Tabii ki yine mahalleler arası bir yürüyüş... Oraya vardığımızda yine şansımız yaver gitti ve bu stadı da gezme şansını bulduk.
Artık bu şehiri şeçmemizin ve bu maceraya atılmamızın asıl amacına sıra gelmişti. Atatürk'ün doğdu ev. Bulunduğumuz noktadan 35 dakika kadar yürüdük ve sonunda bu muhteşem yere ulaştık. Bunu belirtmeden edemeyeceğim; Atatürk'ün Evi Müzesi çok iyi şekilde muhafaza edilmiş ve çok iyi de korunuyor. Çanta ve üst aramalarından sonra o eve ayak bastığımda içimi müthiş bir duygu seli kapladı ve tüylerim diken diken oldu. Bazı bölümlerde de ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Bu güzel yerden ayrıldıktan sonra artık kısa bir mola vermek için müzenin karşısındaki restoranta oturup soğuk bir şeyler içitk. Buradan kalktından sonra yine müzenin karşısındaki yoldan aşağı inince karşınıza Roman Temple adlı muazzam yapı çıktı. 5 Euro giriş ücreti ile burayı gezebilirsiniz.
Bunun biraz aşağısında Arch of Galerius'u göreceksiniz.
Selanik'in bence Bağdat Caddesi'ni andıran Tsimiski adlı caddesini gezmenizi tavsiye ederim. Burada bazı Türk markalarına bile raslamanız mümkün.
Artık yorulmuştuk ve denize karşı publardan birine oturduk ve dönüş vaktimizin gelmesini bekledik. Otobüsümüzün kalkmasına dört saat vardı bunun bir saati yine yürüme süresi idi. Biz de bu güzel deniz manzarasına karşı üç saatimizi dinlenerek geçirdik.
Evet bizim serüvenimiz kısaca bir anlatım ile böyleydi. Tabii ki Selanik'te bizim gördüklerimizden daha çok görülecek yerleri var. Müzeler, parklar ve kültürel yerler... Bizimkisi sadece bir macera idi ve bu güzel günümü Gezimanya severler ile paylaşmak istedim.
Son olarak Selanik ile söylemek istediğim, daha doğrusu çok ilgimi çeken olay şehirin belli noktalarında dua etmek ve mum yakmak için küçük yerlerin bulunmasıydı. Mutlaka bir manası ya da önemi vardır ama ilginçti.