Thessalonike şehrinin adı Yunanca Thessalos ve Niki kelimelerinin birleşiminden gelmektedir. Adını Makedon prenses aynı zamanda Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike’den almaktadır (Türkçede Selanik olarak anılır). Yunanistan’ın Atina’dan sonra 2. büyük şehridir. Çok fazla sayıda üniversitenin bulunduğu bir eğitim şehri, aynı zamanda eski tarihi olan bir şehirdir. Bazı bölgeleri halen daha Osmanlı’nın izlerini taşımaktadır. Kara yolu ulaşımının da rahatlığı sebebiyle İstanbul ve Trakya bölgesinde yaşayanların hafta sonu için gittikleri yerdir. Tabii ki bu noktada akla ilk gelen de Atamızın doğduğu evin bu şehirde olması…
Atatürk’ün yıllar sonra “Benim evim duruyor mu” diye 2 kişi gönderdiği ve sonrasında içinde bir ailenin yaşadığını öğrendiği ev, Cumhuriyet sonrasında aileden satın alınarak Türkiye’ye armağan edilmiştir. 3 katlı, kiler kısmıyla Osmanlı mimarisini gösteren evin ismi Selanik Atatürk Evi ve Müzesi olarak geçiyor.
Giriş ücretsiz ancak çok fazla sayıda talep olduğundan randevu alınarak gidiliyor. Telefonla randevu kabul edilmiyor, bizzat gidip kapıda görüşmek gerekli. Girişte Türkçe ve İngilizce “Hoş geldiniz” yazısının altında “Her şeyin başlangıç noktası, bir umut doğdu” yazısı var ve gözlerim dolmadan okumayı beceremedim.
Atamızın evinde de bir ana kapı, bir de alt kapı olmak üzere iki farklı giriş var. Alt kapıdan girildiğinde müze haline getirilmiş odalar bulunuyor. Atatürk’e ait özel eşyalar, fotoğraflar ve bir de barkovizyon gösterisi var. Alt kısımdan merdivenle üst kata çıkılabiliyor.
Üst katta ise Atatürk’ün doğduğu oda, banyo ve mutfak bulunuyor. Bahçede bulunan nar ağacı Ali Rıza Bey tarafından dikilmiş ve Atatürk çocukken onun gölgesinde oynarmış. Tam karşısında da anlı şanlı bayrağımız dalgalanıyor.
Evin hemen karşısında hediyelik eşya dükkânları var. Atatürk desenli magnetler, tabak ve bardaklar süslüyor bütün rafları.
T.C. Selanik Başkonsolosluğu, evin hemen yanında bulunuyor. Caddeye bakan kapıdan girişi var.
Şehir içinde farklı yapılar da var. Eski tip evler çoğunlukta. Selanik, Osmanlı döneminde önemli vilayetlerden biriydi. Bu dönemde çok fazla yapı inşa edilmiş ancak 1830 itibariyle Yunanistan, Osmanlı eserleri ile ilgili itici bir politika izleyerek o döneme ait çok fazla yapı bırakmamıştır. Çok fazla bir gelişmişlik yok şehirde. Binalar eski olduğundan olsa gerek…
Yunanistan’ın en büyük kilisesi olan Aya Dimitros da Selanik’te yer alır. Şehir merkezinde dolaşırken görülebilecek diğer yerler Kordon, Selanik Kalesi ve Beyaz Kule’dir. Beyaz Kule, Osmanlının geri çekilmek zorunda kaldığı zaman kırmızı olan ve “Kanlı Kule” olarak adlandırılan kuledir. Osmanlı döneminde beyaza boyanmıştır ancak rengi zamanla atarak tekrar kırmızıya dönmüştür. Alt katı Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.
Selanik’te çok güzel deniz ürünleri yiyebileceğiniz restoranlar da var. Özellikle ahtapotu tavsiye derim. Ben de tavsiye üzerine yedim ve ne yalan söyleyeyim ilk defa yedim. Pazar günü olduğundan da çoğu dükkân ve mağazalar kapalıydı.