Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinin batı ucunda yer alan Adıyaman, Orta Fırat bölümü içinde yer alır. Toroslar'ın güneydoğu uzantıları üstünde yer alan Adıyaman’ın en önemli bölgesi kuşkusuz Dünyanın 8. Harikası olan Nemrut Dağı’dır.
Adıyaman 1954 yılına kadar ilçe iken, 1 Aralık 1954 tarihinde il olmuştur. Adıyaman Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ve deniz seviyesinden 669 metre yüksekliktedir. 9 ilçesi bulunan Adıyaman, 7.614 kilometrekarelik yüzölçümüne sahiptir. Fırat nehri Adıyaman’ın hemen yanından geçmektedir. Ayrıca bu nehir üzerinde kurulu olan Atatürk barajı dünyanın 6. büyük barajı. Çok az bir kısmı il sınırları içinde ve Fırat nehri üzerine kurulmuştur. Bu baraj üzerinde 1995 yılından bu yana Atatürk barajı su sporları yarışmaları yapılmaktadır. Yarışmalar yüzme, su kayağı, sörf, sualtı sporları, yelken, kürek ve kano dallarındadır. Atatürk Barajının Kahta Sahilindeki lokantalarda mutlaka balık yemeli ve manzaranın tadını çıkartmalısınız.
Adıyaman, Türkiye’deki en eski yerleşim yerlerinden biridir. Sırasıyla Hititler, Asurlar, Frigler, Persler, Makedonlar, Kommagene Krallığı (MÖ 69-MS 72), Roma İmparatorluğu (MS 72-395), Doğu Roma İmparatorluğu (395-670), Emeviler (670-758), Abbasiler (758-926), Hamdaniler (926-958), Bizans İmparatorluğu (958-1114) ve 114 ile 1181 yılları arasında bölgede Türk akınları görülmüştür. 1114-1204 yılları arasında Eyyubiler, 1204-1298 arasında Anadolu Selçukluları, 1230-1250 arasında Moğollar, 1298-1393 arasında Memluklular hüküm sürmüştür. 1393-1516 yılları arasında Beylikler Dönemi'nin yaşandığı Adıyaman, 1516 yılından sonra Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girmiştir. Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşuna kadar bölgede egemenliğini devam ettirmiştir.
Adıyaman'da Gezilecek Yerler
Adıyaman tarihinin en net görülebileceği yer, kentin merkezinde yer alan Adıyaman Müzesi’dir. Paleolitik çağdan Osmanlı dönemine kadar uzanan 22.000 farklı eser sergilenmektedir. Müzede Kommagene Krallığı'na ait sikkeleri, arkeolojik ve etnografik eserleri ve mozaik örneklerini görmek mümkündür. Bunun yanı sıra Tunç çağı, Helenistik dönem, Roma ve Bizans dönemi, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çeşitli eserler de sergilenmektedir. Müzenin etnografik eser salonunda ise yöreye özgü halı, kilim ve cicim gibi el dokumaları, yöresel giysiler, gümüş takılar ve bakır eşyalar yer almaktadır.
Kentin merkezinde yer alan Saat kulesi bir buluşma noktasıdır. Dulkadiroğulları Beyliği zamanında yapılmış olan Ulu Cami, günümüzdeki halini 1863’te almıştır. Kesme taştan 1557 senesinde Hoca Abdülgani tarafından yaptırılmış olan dikdörtgen planlı Çarşı Cami de görülmeye değer bir yapıdır. Kentte yer alan diğer önemli camiler ise Yeni Pınar Cami, Kab Cami ve Eski Saray Camii’dir. Eski cami adının hakkını verircesine bir hayli eski olup, 1148’de İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Kentte camilerin yanı sıra kiliseler de mevcuttur. Bunların en önemlisi ise halen küçük bir Süryani cemaati tarafından kullanılan St. Petros ve St Paul Kilisesi’dir. Halk arasında bu kiliseye St. Paylos Kilisesi denilmektedir.
Adıyaman’da alışveriş yapmak için Oturakçı Pazarı en ideal noktadır. Burada turistik eşya olarak satılan yöreye has halı, kilim, cicim, çanta, heybe gibi ürünleri bulabilirsiniz.
Hısn-ı Mansu olarak adlandırılan Adıyaman Kalesi, yaklaşık 25 m yükseklikteki yığma bir höyük üzerine kurulmuştur. Adıyaman’ın adını bu kaleden aldığı düşünülmektedir.
Yeni Kale, Gerger Kalesi (Fırat Arsameisa’sı) ve Besni Kalesi ise diğer ilçelerinde bulunan önemli kalelerdir. Hepsinin ortak özelliği ise Kommageneliler zamanında yapılmış olmasıdır. Bu kalelerin birçoğunun içerisinde İslami dönemde de kullanılmış olduğundan cami, dükkanlar ve su sarnıçları bulunmaktadır.
Tümülüsler Şehri Adıyaman
Adıyaman’ın 5 km kuzeyinde, eski Malatya yolu üzerinde, Pirin köyündeki Çakal Vadisi’nde birbirine geçişli, içinde lahitler bulunan 203 mağara yer alıyor. Burası Perre Antik Kenti’nin metropol bölümü. Kentin kuruluşu milattan önceye dayanıyor. Kommagenlerin beş büyük kentinden birisidir. Aynı zamanda bu bölge Kaya Mezarları olarak da bilinmektedir.
Suyunun güzelliğinden dolayı, bu antik kentin kervanlar, yolcular ve ordular tarafından dinlenme yeri olarak kullanıldığı anlatılmaktadır. Suyun aktığı Roma Çeşmesi ise halen kullanılmaktadır.
Adıyaman’dan ayrılıp, Kahta çayının kenarında Kommagene Krallığının eski başkenti Arsameia ören yerine gidiyoruz. Burada tören yolu üzerinde çok sayıda kabartma heykeller ve Anadolu’nun en büyük Grekçe kitabesi bulunuyor. Kabartmalardan 3,40 metre yükseklikte olan dikkat çekiyor. Kabartma Mitradates’i Herakles ile el sıkışırken gösteriyor. Kral giyinik, Herakles ise çıplak olarak tasvir edilmiş.
Kabartmanın hemen altında 1,80 metre kemerli bir tünel var. Cephesindeki Grekçe kitabede 1. Antiochos’a ait yazıda, babasının burada gömülü olduğunu, kendisine ve atalarına nasıl tören yapılması gerektiğini anlatıyor. Kitabenin hemen önünde 150 basamakla inen, kutsal amaçla kullanılan dehliz ve üst kısımda saray kalıntıları bulunmaktadır.
Adıyaman’dan 43 km gittikten sonra Karakuş tümülüsüne geliyoruz. MÖ 1. yüzyılda yapılmış. Kommagene Krallık ailesine ait tümülüs, orijinal yüksekliği 30-35 metre iken günümüzde 25 metreye düşmüş durumda. Tümülüsün kuzey ve batısında 4 adet 9’ar metre yüksekliğinde sütunlar mevcut. Bu sütunların tepesinde Boğa, Kartal, Aslan heykelleri yer alıyor. Yalnız Aslan başı yere düşmüş durumda. Taş üzerinde tokalaşma figürü mevcut. Anıt mezar üzeri, kırma taşlarla yığma şeklinde yapılmış.
Buradan ayrıldıktan sonra Cendere Köprüsü, diğer bir adıyla Roma köprüsü’ne geliyoruz. Cendere Köprüsü, Cendere çayı (Cabinas) üzerine Roma İmparatoru Septimius Severus zamanında askerlerin geçişi için yapılmış. İmparator kendi adına, karısı Julia Dona, oğulları Caracalla’ya ve Geta’ya adanmış bir başta 2 tane, diğer başta 2 tane olmak üzere 4 sütun yaptırmış. Caracalla kardeşi Geta’yı öldürdüğü gibi, adına dikilmiş olan köprüdeki sütunu da yıktırmış. Halen 3 adet sütun durmaktadır.
Kent sınırları içindeki diğer önemli köprüler ise Gölbaşı ilçesinde yer alan dört kemerli Altınlı Köprüsü ve Göksu çayı üzerinde yer alan Roma döneminden kalma Göksu Köprüsü’dür.
Buradan sonra ikinci önemli yerleşim olan Eski Besni ören yerine gidiyoruz. Burası Adıyaman il merkezine 45 km, Besni ilçesine ise 1 km mesafededir. Besni tarihi eserleri açısından Adıyaman’ın en önemli ilçelerinden biridir. Besni ilçesine 15 km. güneydoğusunda Üçgöz (Sofraz) kül şehri harabesini ve Sofraz tümülüsünü gezebilirsiniz. Diğer önemli tümülüsler ise; Dikilitaş (Sesönk) tümülüsü, Karadağ tümülüsü ve Beştepeler tümülüsüdür.
Adıyaman’da ilçeler arası seyahat ederken özellikle yüksek kesimlerindeki çiçek çeşitliliği dikkatinizi çekecektir. Ancak bu bölgede yetişen en önemli çiçek türü Hakkari’de de yaygın olan ve dünyada nadir rastlanan “ters lâle” (Fritilaria İmperialis) çiçeğidir.
Adıyaman mutfağı et ağırlıklıdır. Bunlardan Adıyaman kebabı, kavurmalı hitap, mercimekli köfte, Bassala dedikleri içli köfte ise en lezzetli yemekleridir. Bu lezzetli yemekleri il merkezinde yer alan yöresel lezzetlerin sunulduğu restoranlarda ya da Nemrut Dağı yolu üzerindeki kafeteryalarda tadabilirsiniz.
Adıyaman hem tarihi kalıntıları hem yöresel tatları hem de geleneksel kültürü ile görülmeyi hak eden şehirlerimizdendir.
Kommagene Krallığı ve Nemrut
Adıyaman’da Komagene uygarlığının en önemli tarihi yapısı Nemrut Dağı’nın tepesinde olan Antiochos tümülüsü ve burada bulunan tarihi heykel ve kalıntılardır. Araba ile tümülüsün bulunduğu tepenin 1.000 metre alt kısmına kadar gidebiliyoruz. Buradan sonra 800-1000 metre yolu yaya olarak veya arabayı park ettiğimiz yerde eşek kiralayıp yukarı çıkabiliyoruz. Patika yoldan çıkarak ilk önce doğu tarafından girdik. Burada gördüklerimizden bahsetmeden önce, Kommagene uygarlığı ile ilgili biraz bilgi vermekte fayda var.
Kommagene Yunanca genler topluluğu anlamına geliyor. Kommagene Krallığı, Pers ve Grek uygarlıklarının, inanç, kültür geleneklerinin birleştiği güçlü bir krallıktır. Kommagene MÖ 1. yüzyılda 1. Mithrades Kallinikos tarafından bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur. Krallık Mithradates Kallinikos’un oğlu 1. Antiochos Epiphanes’in MÖ 62-32 yılları arasında egemen olduğu sırada ün kazanmıştır. 1. Antiochos’u 2. Mithradates izlemiştir. 141 yıl hüküm süren Kommagene Krallığı, MS 72 yılında Roma eyaleti içine alınmıştır.
1881 yılında Diyarbakır’da yol yapım işinde çalışan Alman mühendis Karl Sester, bu bölgedeki eserleri görüp verdiği bilgiler sonucu Kraliyet Akademisi bir araştırma ekibi kurmuştur. Otto Punctein başkanlığındaki bu ekip Nemrut Dağı’nın tepesindeki tümülüse gelip, orada gerek tümülüs üzerinde gerekse heykel ve kabartma eserler üzerinde çalışma yapmıştır.
Uzun çalışmalar sonucu Otto Punctein, eserlerin üzerindeki Grekçe yazıları çözerek bu eserlerin Kommagene uygarlığına ait olduğunu ve 1. Antiochos tarafından yaptırıldığını keşfetmiştir. Antiochos’un ağzından yazılan yazıt, Nemrut Dağı’nın sırrını ve Antiochos’un yasalarını içermektedir. Yazıtta “Ben Kommagene kralı 1. Antiochos, gerçekten Tanrılara layık bu heykelleri ben diktirdim” ifadesi yer almaktadır.
Daha sonra Alman mühendis Karl Humann ve İstanbul Arkeoloji Müzesi kurucusu Osman Hamdi Bey’in de katıldığı Nemrut Dağı çalışmaları, 1953’ten 1980 yıllarına kadar Amerikalı arkeolog Theresa Goel ve Alman arkeolog Friederich Karl Dömer tarafından sürdürülmüş ve bu çalışmalar 1986 yılından itibaren Karl Dömer’in öğrencisi Prof. Dr. Şencer Şahin tarafından devam ettirilmiştir.
Kommagene Uygarlığı’nın ortaya çıkarılması için yapılan kazılar Nemrut Dağı’ndan başka Arsameia Samsat ve Fırat havzasında gerçekleşmiştir. Kazılarda ortaya çıkan taşınabilir eserler Adıyaman Müzesi’ne, geri kalanlar da Milli Park alanı içerisinde korunmaya alınmıştır. *** Bu bilgiler T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü’nün Adıyaman broşüründen alınmıştır.
Evet, Nemrut Dağı’nın tepesine doğu taraftan çıktık. Hemen önümüzde devasa heykeller, karşımızda ise Antiochos tümülüsü duruyor. Bulunduğumuz yer denizden 2.150 metre yükseklikte. Tümülüsün tepesi ise denizden 2.206 metre yükseklikte. Bulunduğumuz yer ovaya ve Fırat nehrine hakim bir konumda. Nemrut Dağı, doğu Toros sıradağları üzerinde.
Antiochos Tümülüsü doğu, batı ve kuzey terasının ortasında 150 metre çapında genişliğe ve 55-56 metre yüksekliğe sahip yumruk büyüklüğünde kırma taşlardan yığılarak yapılmış yapay bir tepe ve tabanında Antiochos’un anıt mezarını muhafaza etmektedir.
Tepenin dört tarafında kayalar oyularak teraslar oluşturulmuştur. Güneydeki teras kaydığı için bugün göremiyoruz. Kuzey, doğu ve batı terasları duruyor. Doğu terasın en önünde bir altar bulunuyor. Heykeller tümülüse arkasını dönmüş durumda sıralanmışlar. Dev heykellerinden bazılarının kafaları öndeki terasa yuvarlanmış halde yerde duruyor. Gövdeler 10 metre kadar yüksekte ve koltukta oturuyorlar. Soldan sağa doğru Apollon, Mitra, Helios, Hermes, Kommagen’ın bereket tanrıçası Tyche-Fortuna, baş tanrı Zeus, Oramasdes, Kral Antiochos, Herakles, Ares heykellerini görüyoruz.
Heykellerin iki yanında da kartal ve aslan heykellerini görüyoruz. Alt tarafta duvarın alçak kısmında bir tarafta kralın Makedonyalı ataları, diğer tarafta ise Persli ataları gösterilmiş. Burada yazılar mevcut. Bu yazılarda tören hakkında bilgi veriliyormuş. Koltukta oturanlar 8 yontma taş üzerine oturtulmuş. Yerde bulunan kafalar epeyce tahrip olmuş durumda. Heykellerin çoğunda çatlama mevcut. 2000 metre üzerinde olması nedeni ile geceleri hava hep sıfırın altında. Dolayısıyla çatlaklara giren su gece sıfır derecenin altında buz olarak genleştiği için çatlakları devamlı patlatıyor. Bu şekilde heykeller korumasız kalırsa 30-40 sene içinde tamamı yok olur kanaatindeyim. Bu konuya ilgililerin el atması gerektiğini düşünmekteyim…
Doğu terastan yaklaşık 160-170 metre mesafedeki batı terasına bağlayan kısma kuzey terastan yürüyerek geçiyoruz. Batı terastaki heykeller de doğu terastaki gibi aynı sıra ile dizilmişler. Doğu terastakinden daha iyi durumdalar. Terasın yan tarafında birçok kabartma görülüyor. Kabartmaların çoğu, kralın tanrılarla el sıkışırken resmedildiğini gösteriyor. Buradaki Leo Horoscop (Arslan’ın) üzerindeki 19 yıldız ve boyundaki ayın bir tarih gösterdiği belirlenmiş. Bu tarih Antiochos’un tahtta çıktığı tarih olan M.Ö 7 Temmuz 62 senesini göstermektedir.
Batı terasından güneşin batışını izliyoruz. Muhteşem bir görüntü oluştu. Fotoğraf ve kamera çekimlerimizi yapıp patika yoldan, alacakaranlıkta 1.000 metre aşağıda bekleyen arabamıza ulaşıp Adıyaman’daki otelimize dönüyoruz.