Sabah saat çok erken. Henüz güneş doğmamış. Doğduğunda 39 yaşında olacağım. Tuğçe bana küçük bir sürpriz yapmış, çantada doğumgünü pastası saklı. Bizimle birlikte bekleyen yerli ve yabancı turist kalabalığıyla birlikte günün en soğuk saatlerinde doğaya battaniyelerimizle direniyoruz. Ve derken... Hızla yükseliyor güneş ve Komagene Kralı Antiochos’un yaptırdığı en güzel kireçtaşı heykeller altın rengine bürünüyor.
Nemrut Dağı 1987’den beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Nemrut’a en yakın il merkezi Adıyaman, en yakın yerleşim birimi ise Kahta. Nemrut Milli Parkı’nı her saat ziyaret edebilirsiniz ancak hem fotoğrafçıların, hem de bu anı kaçırmak istemeyen maceraperestlerin tercihi gündoğumu ya da günbatımı anları.
Nemrut Dağı’nda ve Nemrut Milli Parkı’nda görülecek çok yer var: Arsemia Antik Kenti, Karakuş Tümülüsü, Cendere Köprüsü ve Yenikale’nin her biri ayrı tarih kokuyor. Bu alanda hepsini yazmaya yer yok ancak Komagene Krallığı ve Kral I. Antiochos’tan bahsetmeden olmaz.
Komagene Krallığı, Hitit Devleti’nin M.Ö. 1180’de yıkılmasının ardından ortaya çıkan küçük krallıklardan bir tanesi. Roma ve Pers İmparatorluklarının hem coğrafi olarak hem de siyasi ve kültürel olarak aralarında sıkışmış, görece daha küçük bir krallık. İki kültür arasında hem köprü görevi görmüş, hem de çatışmalardan etkilenmiş. Altın çağı ise Kral I. Antiochos dönemi.
Antiochos kendi mezarını (tümülüs) yaptırdığı 2150 metrelik Nemrut Dağı’nın üzerine bir tarafta Roma tanrıları, diğer tarafta ise Pers tanrılarını simgeleyen 5-8 metrelik dev kireçtaşı heykeller yaptırdığında tarih M.Ö. 62 imiş. Roma İmparatorluğu’na bakan batı yönündeki terasta Roma mitolojisi tanrıları Jüpiter, Merkür ve Mars; Pers İmparatorluğu’na bakan doğu yönündeki terasta ise Pers tanrıları ve bazı hayvan figürleri bulunmaktadır.
Dönemin kültürüne uygun olarak yapılmış olan tümülüs, tahmin edildiği üzere Kral Antiochos’un mezarını yağmacılardan korumak için inşa edilmiş. Ancak bugün halen mezarın yeri tam olarak tespit edilememiştir.
Türkiye’yi gezmiş olmanın koşullarından biri elbette ki büyük bir kültür mirasımız olan Nemrut Dağı’nı ziyaret etmiş olmak. Bu nedenle herkese tavsiye ederim. Özellikle iki kültür arasında, bir yüzü doğuya, bir yüzü batıya bakan bu kral mezarı tepesi, adeta bizim coğrafyamızın binlerce yıllık kaderini ortaya koyuyor.
Ve eğer Nemrut’u ziyaret etmeye karar verdiyseniz, siz de gündoğumu ya da günbatımını tercih edebilirsiniz. Tıpkı Tuğçe’nin yaktığı doğumgünü pastası mumlarını üflerken duyduğum heyecana günün ilk ışıklarının eşlik ettiği anda yaşadığım mutluluk gibi sizin de özel anlar geçirmenizi dilerim Nemrut’ta.