Ülkemizin her yeri ayrı güzel. Doğası, tarihi, mimarisi, yemekleri... Şartlar uygun oldukça bu güzellikleri iliklerimize kadar yaşamak gerek!
Kurban Bayramı tatilimi geçirmek üzere Adıyaman programı yaptığımı duyan herkes ülkenin karışık durumunda doğuya gitmenin yanlış olduğunu söylediler. Durup düşündüğümde İstanbul'da yaşam daha tehlikeli. Tehlike sadece bombalanmaktan ibaret değil sonuçta. Çok kaderci bir insan olmasam da yaşayacak günlerim varsa kazadan da bombadan da kurşundan da bir şekilde kurtulacağıma inanıyorum. tabi bu olası tüm tehlikelere koşarak gideceğim demek de değil :)
Şehrin en büyüleyici kısmına, yani Nemrut’a birazdan geleceğim ama önce size Adıyaman’dan biraz bahsetmek istiyorum. Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin tarih fışkıran şehirlerinden biri. Şehir merkezi hariç 8 adet ilçesi bulunuyor (Besni, Çelikhan, Gerger, Gölbaşı, Kahta, Samsat, Sincik ve Tut). Şehrin girişinde tabelada nüfusu 278 bin görünse de orada yaşayanların söylediğine göre neredeyse 750 bin nüfus var.
İstanbul'dan hem Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan hem de Atatürk Havalimanı'ndan birden fazla hava yolu şirketinin uçuşu var. Uçuş 1 saat 40 dakika sürüyor.
Büyük şehre alışmış biri için oldukça sakin bir şehir Adıyaman. 3-4 günlük bir tatil planında gayet keyifli vakit geçirebilirsiniz. Kırmızı et ağırlıklı yemekleri seviyorsanız burası tam size göre. Ben kırmızı et yemediğim için meşhur yemeklerinin ve etlerinin tadına bakamadım ama tadanlar oldukça lezzetli olduğunu söylüyorlar. Yemek sunumlarında asıl yemeğin yanında gelen salatalar, közlenmiş sebzeler sayesinde karnımı keyifle doyurdum. Yemek seçmeyenler için hem gözü hem de mideyi doyuran zengin bir mutfakları var.
İnsanlar çok misafirperver. Orada yaşayan arkadaşımın rehberliğinde gezip onun tanıdığı insanlar ile tanışma fırsatımız oldu. Dağdan gelen tadı muhteşem içme suyundan çaya, kahveye, yemeğe insanlar ağırlamak için seferber oluyorlar.
Orada içtiğim Kervansaray kahvesi oldukça güzeldi. Görünüşü, sunumu Türk kahvesi gibi ama tadı daha farklı. Gün içerisinde birkaç tane içmeme rağmen hiç rahatsızlık vermedi.
Bir akşam yolda yürürken bir düğün salonun yanından geçerken merak edip düğün yapılan bahçeye girdik. Düğün sahiplerine İstanbul'dan turistik amaçla geldiğimizi ve düğünlerini merak ettiğimiz için geldiğimizi söyledik. Hemen hoş geldiniz diyerek sarıldılar ve piste yakın bir masaya oturttular.
Bildiğim halaydan biraz farklı bir halayları vardı, davul ve zurnanın güçlü sesiyle halay çeken insanları izledik. Evlenen çiftin yakın akrabaları kına gecelerinde görmeye alıştığımız kaftana benzer kıyafetler giriyorlar canlı renklerde.Silahların patlatılmadığı, karmaşanın olmadığı gayet keyifli bir düğündü. Kısa bir süre sonra kalkarken iyi dileklerimizi ilettiğimiz düğün sahipleri masaya ikramları gönderdiklerini kalmamızdan mutlu olacaklarını ilettiler. Teşekkür edip mutlu ayrıldık.Orada bulunduğumuz 3 gün boyunca hava çok sıcaktı ama nem olmadığı için İstanbul'da yaşadığımız nefes alamama ve yapış yapış olma halini hiç hissetmedik.
Gittiğim yerin sokaklarında yürümeyi hep sevmişimdir. Orada yaşayan halkın günlük yaşantılarıyla o yer hakkında oldukça fikir sahibi oluyorsunuz. 3 gün boyunca hiçbir yerde bir kavga, gürültü, karmaşa, olay görmedim. Gayet huzurluydu.
Gece hayatına gelince... İlk gittiğimiz gece meşhur gece çorbacısına gittik. Sabaha kadar açık çorbacı gece saat 02:00'de bile kalabalıktı. Paça ve mercimek çorbası vardı. Mercimek çorbası içtim ve gerçekten çok ama çok lezzetliydi. Yanında yeşillik, acı biber ile ikram ediyorlar. Başka bir akşam da Seyir Tepesi denilen yere gittik. Tüm Adıyaman ayaklarınızın altında, ışıl ışıl. Açık havada bu manzaraya karşı demlik ile servis edilen çayımızı yudumlayarak keyifli sohbet ettik. Gündüzün sıcaklığına rağmen akşam mont giyecek kadar serindi hava.
Nemrut ve Kommagene Hikayesi
Ve gelelim Nemrut’a… Adıyaman birçok insan için Nemrut demek.
Her yerinden tarih fışkırdığı için kalınacak süreye ve görülecek yerlerin bulunduğu bölgeye göre iyi bir planlama yapmak gerekiyor. Nemrut Dağı'na hem batışı hem de doğuşu için gidecekseniz dağ yolunda bir otelde konaklamak mantıklı olacağından ve sabah çok erken kalkmanın sonucu yorulacağınızdan toplamda bir günü Nemrut'a ayıracak şekilde listenizi yapmanızı öneririm.
Nemrut'a giderken Cendere Köprüsü ve Karakaş Tümülüsü olmak üzere birkaç tarihi yeri gezebilirsiniz. Görülecek çok yer olmasına rağmen benim listemde bu üç yer öncelikliydi.
Nemrut Dağı, Adıyaman ilindeki Kahta ilçesi yakınlarında, yüksekliği 2150 metre olan bir dağdır. Dünyanın sekizinci harikasıdır Nemrut. Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi'nde yer alır. Kommagene Krallığı’na ait arkeolojik kalıntılar burada bulunur. Yunanca “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene, Grek ve Pers uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallık.
Hemen her yerde gördüğümüz meşhur Kommagene Çiğ Köfte de adını bu uygarlıktan almış. Hikayesi de şöyle: Hz. İbrahim, devrin kralı Nemrut’un putlarını kırarak, Allah’ın varlığına inanmaya davet edince Nemrut öfkelenir ve Hz. İbrahim’in ateşe atılmasını emreder. Böylece büyük bir ateş yakmak üzere yöredeki bütün odunlar toplanır. Nemrut evlerde ateş yakmayı da yasaklar. Halk ateş yakmadan nasıl yemek yapacağını düşünür durur. İşte bu günlerde bir avcı, avladığı ceylanı eve getirerek hanımından yemek yapmasını ister. Hanım evde odun bulunmadığını söyler. Avcı, çoluk çocuğun aç kalmaması için hanımından bir çare bulmasını ister. Bunun üzerine kadın, ceylanın budundan yağsız et çıkararak bir taş üzerinde başka bir taşla döverek ezmeye başlar. Sonra ezilmiş eti bulgur, biber ve tuzla karıştırarak yoğurur. Böylece bildiğimiz leziz “çiğköfte” meydana gelir. Etli çiğ köftede bağırsak paraziti ile karşılaşma riski oldukça yüksek. Bununla birlikte tifo, paratifo, dizanteri, koli basili gibi gıda zehirlenmesi yapan birçok bakteri virüs (hepatit A) ve paraziter hastalık etkeni insanlara bulaşabildiğinden uzun zamandır çiğ köftecilerde ve restoranlarda etsiz olarak hazırlanıyor.
Nemrut, dünya üzerinde güneşin doğuşunun ve batışının en güzel izlendiği birkaç yerden biri. Nemrut gezisi planlamadaki en önemli nokta bence bu. Adıyaman ve Nemrut gezimde Adıyamanlı ve orada yaşayan arkadaşım eşlik ettiğinden ulaşım hiç sorun olmadı. Ancak bir tur ile gitmiyorsanız ister Adıyaman’a direkt gidin isterseniz Gaziantep ya da Şanlıurfa gibi yakın şehirlere giderek Adıyaman’a geçin; gezi boyunca mutlaka arabaya ihtiyacınız olacak. Tursuz gidenlerin mutlaka öncesinde araba kiralama işini de organize etmesinde fayda var. Şehir içinde yerli halk oldukça tehlikeli araba kullandığından dikkatli olmanızı öneririm.
Nemrut’a öncelikle güneşin batışını seyretmek için gittik. Gitmeden önce güneşin tam olarak kaçta batacağına bakmak gerekiyor. Bu saatten yarım saat önce mutlaka oraya gitmiş olmak lazım. Araba ile gidilebilen son noktadan sonra birkaç yüz metre dik yokuşlu merdivenlerden geçerek tepeye ulaşabiliyorsunuz. Mesafe çok uzun değil ama yorucu.
Batışını izlemek için Batı Terası tabelasını takip etmelisiniz. Gittiğinizde mutlaka kalabalık olacaktır. Tepe oldukça soğuk olduğundan kalın giyinmek gerekiyor. Tepeye yürürken vücut ısınız arttığından kalın giysileri yukarıya çıktıktan sonra giymeyi öneririm. Çünkü o dik yokuşu çıkarken o kadar çok sıcaklıyorsunuz ki zirvede birkaç dakika oturduktan sonra o keskin soğuğu hissedebiliyorsunuz. Birkaç dakika süren batışı hayranlıkla izledikten sonra heykelleri gezmeye başlayabilirsiniz. Heykellerin isimleri: Kral I. Antiochos, Kommagene Tyche, Zeus Oromasdes, Apollo (Mithras Helios Hermes), Heracles (Artagnes Ares Herkül), Ortostat Yazılı Taş Levhalar, Kartal ve Arslan Heykeli. Baş şeklinde heykellerin ait olduğu tahta oturmuş vücut heykelleri de hemen baş heykellerinin yukarısında yer alıyor. Hava koşullarından dolayı zamanla heykellerin başları kopmuş.
Güneşin doğuşunu izlemek için de yine gelmeden önce güneşin doğacağı saate bakıp yaklaşık 1 saat önce orada olmakta fayda var. Doğuşu için Doğu Terası tabelasını takip ederek yine zirveye dik yokuşlu merdivenlerden çıkabilirsiniz. Doğu terasına çıkış batı terasına göre biraz daha yorucu. Ama izlediğinizde tüm yorgunluğunuza değiyor doğrusu.
Akşam batışı ile sabah doğuşu arasındaki zamanda şehir merkezine dönüp konaklamak ya da o kadar saat zirvede beklemek çok mantıklı olmadığından dağ yolundaki 2-3 otelden birinde kalabilirsiniz.
Nemrut gezinizi planlarken yol üzerindeki tarihi yerleri de görmeden geçmemek gerek. Dünyanın halen kullanılmakta olan en eski köprülerinden biri Cendere Köprüsü. Köprü, Roma İmparatoru Septimius Severus (193-211), karısı ve oğulları adına yaptırılmış. Orijinalinde 4 korint sütun bulunduğu Kahta tarafındaki ikisinin Septimius Severus ve eşine, Sincik tarafındaki ikisinin ise oğullarına adandığı biliniyor. Ancak oğullardan Geta’ya ait olan sütun, onu öldüren ve kardeşine ait her şeyi yok etmek isteyen Caracalla adlı kardeş tarafından yıktırılmış.
Yine yol üzerinde Karakuş Tümülüsü de mutlaka görülmeli. Kommagene’ilerin kraliçelerine ait Anıt Mezar yöre halkı tarafından sütün üzerinde bulunan kartal heykelinden dolayı Karakuş olarak adlandırılıyor. Bu alan onlar için kutsal bir alanmış. Kral Antiochos Theos’un yerine geçen oğlu II. Mithradates annesi İSİAS için bu anıt mezarı inşa etmiş. Dünyanın en güzel kadını dediği annesi İsias için inşa ettiği anıt mezara Pers prensleri ile evli olan kız kardeşleri Laodike ve Antiochis’inin Pers-Roma savaşında öldürülmesi ile bunların cenazelerini annesinin yanına gömmüş.
Zamanınız olursa Eski Kahta Kalesi ve Perre Antik Kenti de gezebilirsiniz.
Yurt içi seyahat planlayacaksanız Adıyaman 3 günlük kısa tatil için oldukça ideal. Ancak yazları çok sıcak olduğundan kışın da Nemrut’a çıkılmadığından en güzel zamanlar ilkbahar ve sonbahar. Bu harika kültür mirasını en kısa zamanda ziyaret edebilmeniz dileğiyle.