Avrupa'nın Ortası: Köln

Haziran ayının başları, İtalya sonrası Almanya seyahatine başladık. Biraz yorucu fakat, heyecanlıydık. 
Gece uçuşu yapacaktık. Eşim ve Uğur kardeşim ile yolculuğumuz başladı. Yaklaşık iki buçuk saatlik bir yolculuğun ardından Köln’e vardık. Schengen vizemiz olmasına rağmen yine de Alman Polis tarafından sorguya tutulduk. Nitekim Almanya’ya girişimizi sağladık.

Hemen havaalanının altındaki tren istasyonundan S13’e binerek Köln HBF’ye 15 dakikalık bir süre sonra ulaştık. Gece olmasına rağmenKöln yine de şenlikliydi. Ufak bir yürüme mesafesinden sonra ihtişamlı Köln Dom Katedrali‘nin yanından geçerek eve ulaştık. Yorgunduk, uyumamız gerekiyordu. Merhaba Köln diyerek uykuya yenik düştük.
 
Ertesi sabah güzel bir Almanya gününe uyanmıştık. İlk gün Köln sokaklarını doyasına gezmek ilk hedefimizdi. Ulaşım her yere çok rahattı, U-Bahn ve S-Bahn ile her yere kolaylıkla gidilebiliyordu. Biz 7,5 Euro’ya bir günlük bilet alarak her birine rahatlıkla binecektik.

Toplu ulaşımdan çok biz yürüyerek bir yerleri keşfetmenin derdindeydik. Köln Dom ile Rudolfplatz arası sanki Köln’ün ana caddesi gibiydi. Burada bir çok dükkan mevcuttu. Hem yeme içme yeri hem de alışveriş mekanları bulunuyordu. Biz kafamıza göre girmek istediklerimize girdik, alışverişlerimizi yaptık.

Köln Katedrali‘ni iyice gezdik, çok ihtişamlı idi. Hem içi hem de dışarısı muhteşemdi. Köln denince akla ilk gelen mekanların başında Dom zaten. Tüm internet Dom ve köprü fotoğraflarıyla dolu. Artık Köln’ün ön yüzü olmuş durumdalar.

Köln Biraları çok meşhur, burada içtiğim biraları bir daha nerede içebilirim bilmiyorum. Hepsi birbirinden farklı tatlar. Benim favorilerim Früh, Gaffel ve Reissdorf Kölsch. Köln’de bira içeceksiniz 20’lik bardaklarda buz gibi içeceksiniz. Bizim Türkiye gibi 33’lük falan yok. Bira dedin mi rakı bardağına benzer 20’lik bardaklarda içilir.


 
Romano Germanic Museum, Dom’un hemen yanında olan çok güzel bir müze, mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri.
 

 
Köln Hayvanat Bahçesi (Zoo) mutlaka ama mutlaka görülmesi gereken yerleden biri. 500’den fazla hayvan mevcut. Oyun alanları, yemek alanları, dinlenme alanları mevcut. Birçok öğrenciyi buraya getirerek Alman disiplini ile eğitiyor ve öğretiyorlar, biz buraya gittiğimizde çok sayıda öğrenci toplu olarak buraya gelmişlerdi ve öğretmenleri ile birlikte çok güzel uygulamalar gerçekleştiriyorlardı. Giriş 17,5 Euro fakat değer mi değer...
 

Köln’de çok fazla Türk var. Zaten bir şeye ihtiyacınız olduğunda Türkçe bile yardım alabilirsiniz. Biz az İngilizcemiz ile her işimizi çok rahatlıkla gördük. Yönümüzü bulmak için, hemen hemen her yerden görünen Dom’u kendimize hedef olarak seçtik ve bu nedenle de hiç bir yol sıkıntısı yaşamadık.

Avrupa’nın tam ortası Köln bana göre, tüm ülkelere yakın; ister tren ister otobüsle 2-3 saatlik bir yolculukla bir başka ülkeye geçilebiliyor (Hollanda, Belçika, Lüxemburg, Fransa - 5 saat). Muhteşem bir doğaya sahip, insanları sakin ve yardımsever. Her yer tertemiz.
 
Ren Nehri (Rhein), Köln (Cologne) şehrini ikiye ayırıyor. Nehir, Dom ve köprüler muhteşem güzel manzaralar sunuyor insana. Ren Nehri üzerinde turlar düzenlenebiliyor. Biz katılmadık bu turlara; o nedenle çok yorum yapmayacağım. Ama güzel olabileceğini düşünüyorum.

Heumartk hemen Uğur kardeşimin evinin üst kısmında yer alıyor. Çok güzel bir park ve yeme-içme alanı. Sıra sıra dizilmiş güzel kafeler mevcut. Biz burada Yunan bir amcanın ufak dükkanına misafir olduk. Burada içtiğim biranın da, patates kızartmasının da, yaptığı sosun da tadı damağımızda kaldı.

Köln’de her bütçeye göre yemek ve yine her bütçeye uygun alışveriş imkanı mevcut. Köln’de bulunan Rewe, Aldi Süd ve Rossman marketler oldukça uygun ve çeşitlilik bakımından mükemmel. Biz miniğimiz Mia (Yorkshire Terrrier) için buradan bir çok malzeme aldık ve çok memnun kaldık.


 
Köln Merkez’de bir çok irili ufaklı alışveriş merkezi var ama artık bizler de alışveriş merkezlerinden sıkıldığımızdan dolayı çok fazla içlerine girip vakit kaybetmedik. Türk mahallesi diye geçen Keupstrabe‘ye gittik. Kendimizi bir an memlekette gibi hissettik; kasaptan berbere, marketten kuyumcuya kadar herkes Türktü. Güzel bir deneyim olmuştu buranın gezilmesi bizler için.
 

Köln’ün kendine has özellikleri, kendi ruhu var. Köln’ü yaşamak lazım. Kısa süre kalmamıza rağmen Köln bizi çok etkilemişti. Küçük sokakları, güzel insanları, temiz mekanları, dünya savaşından kalma izleri, havası, doğası, manzarası kısaca tüm güzellikleri. Buranın ruhunu anlamak ve ona göre yaşamak lazım. Aşık olunacak memleket vesselam.
 Köln’ü görmemizde bize vesile olan ve misafir eden Uğur kardeşime sevgilerimle… Muhteşem bir hafta geçirdik. Yine geleceğiz Köln…