Barışa Susamış Bir Ülke: Sudan

Eski bir İngiliz sömürgesi olan Sudan Cumhuriyeti, 1.886.068 kilometrekarelik alanı ile Dünya’nın 16. en büyük ülkesidir. Güney Sudan, 2011 senesinde Sudan’dan ayrılmadan önce yüzölçümü 2,5 milyon kilometrekare idi. Ama bölünmeden sonra Afrika’nın en büyüğü olma ünvanını Cezayir’e kaptırmıştır.

Uzun yıllardır devam eden etnik ve dini çatışmalar Sudan ve Güney Sudan arasında sürekli bir problem teşkil etmiştir. Ayrılış süreci, 9 Ocak 2005 yılında 2. Sudan İç Savaşı sonrasında Güney Sudan'ın özerkliğini ilan etmesiyle başlamıştır. Bu süreç sonunda 2011 senesinde Güney Sudan, Sudan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiştir.

Bu ayrılıktan sonra sınırlar yeniden şekillenmiştir. Sudan’ın kuzeyinde Mısır, kuzeydoğusunda Kızıldeniz, doğusunda Etiyopya, ve Eritre, güneyinde Güney Sudan, batısında Orta Afrika Cumhuriyeti ve Çad, kuzeybatısında ise Libya yer alır.

Sudan'ın iklimi: Kum fırtınalarına dikkat!

Geniş bir alana yayıldığı için iklimi de çeşitlilik göstermektedir. Kuzeye hakim olan Nubian çölü ve çevresinde çöl iklimi, güneydeki yağmur ormanlarının bulunduğu bölümde ise tropikal iklim hüküm sürer. Sudan’ın kuzeyinde yağışlı sezonu Temmuz – Eylül arası, güneyinde Haziran – Kasım arasıdır. Kuru sezonda “Haboob” adı verilen kum fırtınalarına sıklıkla rastlanmaktadır. Hatta zaman zaman kum fırtınaları nedeniyle güneş neredeyse görünmez.

Uzun süre bir İngiliz sömürgesi olarak kalmışsa da resmi dili Arapça’dır. Etnik kökene bakıldığında Sudan Arapları toplam nüfusun yarısını oluşturmaktadır. Sudan Arapları’nın %99’u Müslümandır. Sudan’da yaklaşık 600 kadar farklı etnik grup vardır. Bunlar içinde en fazla dikkat çeken etnik gruplar ise Dinkalar, Bejalar, Nubalar, Nubiyeler, Hausalar, Azandeler, Beriler, Furlar, Fulaniler, Masalitler, Takaliler ve Tamalar’dır. Dinkalar Güneye hakim etnik gruptur ve genellikle Hristiyan ya da yerel inançlara mensupturlar.

Sudan, tarih içinde sadece İngiltere’nin sömürgesi olmamış, Fransızlar ve İtalyanlar da koloniler kurmuşlar bu bölgede.

Beyaz Nil ve Mavi Nil'in kavuştuğu nokta!

Sudan’ın başkenti Hartum. Hartum’un merkezi ise her daim kalabalık olan Suud ul Arabi çarşısı. Hartum şehri, Uganda’dan gelen beyaz Nil ile Etiyopya’dan gelen Mavi Nil’in kucaklaştığı yere kurulmuş. Nil burada birleşerek Mısır’a, oradan da Akdeniz’e dökülüyor.

Sudan’da petrol gelirinin artması ile ülke her geçen gün gelişmekte. Bu nedenle girişimci iş adamları için bir fırsatlar ülkesi olma özelliği taşıyor. Ülkede her konuda açık var; inşaat, tekstil, turizm bunlardan sadece birkaçı. Halk oldukça zor koşullarda yaşıyor. Ortalama maaş 100 $ – 350 $ arasında. Ancak çok ucuz bir ülke değil, örneğin domates ve patatesin kilosu 2$, bir adet nar ise 1,5$ civarında.

Koşan bir Sudanlı’ya rastlamanız mümkün değil!

Sudan halkı rahatına düşkün, tabiri caiz ise tembel. Zaman onlar için çok önemli değil, her şey yavaş ve ağır işliyor. Memurlar işe sabah saat 08:00’de başlayıp, 15:00’da paydos ediyorlar. Bankalarda ise mesai 12:00’de bitiyor. O kadar yavaşlar ki, Sudan halkı için “Koşan bir Sudanlı’ya rastlamanız mümkün değil” deniliyor. Gelecekten fazla beklentileri yok. Olur da Sudan’a giderseniz ve bir Sudanlı’ya randevu verirseniz sakın şunu unutmayın; Zira bir Sudan’lıya 10’da randevu verirseniz, Sudanlı der ki “11’e kadar bekle, 12’de gelmezsem 1’de git.”

Sudan’daki diğer önemli bir nokta ise çamaşırları yıkayanların erkekler olması. “Gazel” adı verilen bu çamaşır yıkayıcılar, çamaşırları yıkayıp ütüleyip teslim ediyorlar. Sudanlı kadınlar, çamaşır konusunda çok rahat.

Sudan’lı erkeklerin giydiği beyaz elbiseye “cellabiye” adı veriliyor. Bu elbise diğer Arap ülkelerinden biraz farklı, Afrika motiflerini üzerinde taşıyor. Başlarına sarık gibi sardıkları beyaz bez 5 metre civarında, bunu kefen niyetine kafalarına doluyorlarmış. Kumaşı aldığınız gibi sokak terzilerine kısa sürede “cellabiye”nizi diktirebiliyorsunuz.

Sudan’daki evler genel olarak tek katlı, kulübe gibi. Çoğunun çatıları kubbe gibi sivri. El Amarat Bölgesi en modern bölgesi olsa da, ülke genelinde trafik ışıkları yok denecek kadar az. Her yerde kahve dükkânı var ve kahveleri kadınlar işletiyor. Sudan’da alkol kesinlikle yasak. Gümrükten alkol geçişine asla izin verilmiyor.

İngiliz, Fransız ve İtalyan etkisinde bir mutfak

Sudan mutfağı, kendisini sömüren İngiliz, Fransız, İtalyan ve etnik kültürlerinin bir harmanı. Sudan’da misafirperverlik de çok önemli. Sudanlı’lar önemli misafirleri için, misafirin önünde onu onurlandırmak için koyun kurban ediyorlar. Birbirinden lezzetli yemekler hazırlıyorlar. En fazla tükettikleri et, kuzu ve tavuk eti. Pirinç ise sofraların vazgeçilmezi. Sudanlılar’ın akşam yemeklerinin bir parçası olan “Kisra” ise omlete benzeyen ekmektir. Sebzeyi gerek çiğ gerekse haşlanmış olarak tüketmektedirler. Bamya ve kuzu etinden yapılan “Bamia” ve biftek, domates içeren “Maschi” adlı yemekleri oldukça popülerdir.

Sudan’da yapılan kahve tamamıyla buraya özgüdür. Başka bir yerde bulamayacağınız bir lezzete sahiptir. Sudanlılar kahve çekirdeklerini önce özel bir kap içinde kömür ateşinde kavururlar. Sonra karanfil ve çeşitli baharatlar ekleyerek farklı bir aroma katarlar. Daha sonra elekten geçirerek küçük kahve fincanlarında servis ederler.

Bir de “Kekrede” dedikleri milli içkileri var. Tabii ki alkolsüz.

Her Sudan’lı sabah kahvaltısını “ful” dedikleri ezilmiş bakladan yapılan bir yemekle yapar. Genellikle arap ülkelerinde tatlı olarak meyveleri soyarak, minik parçalar halinde servis etmek yaygın bir gelenektir. Ancak Sudanlılar tatlıya bir hayli düşkündür. Meyvenin yanı sıra şekerli tatlılar da sıklıkla tüketilmektedir. Sudanlı her ev hanımı Creme Caramela yapmayı bilir.

Sudan'da yemek ritüeli

Sudanlılar eve gelen misafire ilk olarak alkolsüz ve meyveli bir içecek olan Abre ya da Tabrihana ikram ederler. Akşam yemeği yer sofrasında ikram edilir, davetliler sofra etrafındaki devekuşu tüyünden yapılmış olan yer minderlerinin üzerine otururlar. Öncelikle herkesin eline, ellerini yıkaması için bakır bir ibrik ile su dökülür. Ellerini kurulaması için minik havlular verilir. Ardından büyükçe kumaş parçaları peçete niyetine kucaklarına örtülür.

Ve yemek başlar... Önce bakır kaseler içinde çorba servis edilir. Ardından ana yemek gelir. Ana yemek esnasında çatal ve bıçak kullanılmaz ancak bazı sofralarda kaşık temin edilebilir. Ama bir çok Sudanlı kaşık da kullanmaz. Bunun yerine Kisra ya da Khubz adı verilen lavaştan biraz daha kalın ekmekleri kullanırlar. Shata ise sofralardan eksik olmayan bir çeşit acı sostur. Akşam yemekleri çorba, ana yemek, salata, shata sosu ve tatlıdan oluşur. Tatlıdan önce eller yine yıkanır. Ardından Creme Caramela ağırlıklı olmak üzere tatlı servisi yapılır. Yemek esnasında içecek birşey sorulmaz sadece sofrada su bulunur. Ardından da “Guhwah” adını verdikleri kahve servis edilir. Çay olarak ise tarçın aromalı çay çoğunlukla tercih edilmektedir. Yemek sonrasında odanın ortasında sandal ağacı tütsüsü yakılarak, odaya hoş bir koku yayılması sağlanır.

Sudan’da hava her mevsim sıcak olduğundan, sokaklarda kalıp halinde satılan buzlara sıkça rastlıyorsunuz. Kalıbı testere gibi bir şeyler ile keserek istediğiniz miktarda alabiliyorsunuz.

Sudan, Afrika’daki ülkeler arasında turistik amaçla en az ziyaret edilen bölgelerden biridir. Ancak son dönemde Güney Sudan’ın bağımsızlığını kazanması ile ülkedeki karışıklıklar son bulmuştur. Geçmişe kıyasla daha güvenilir bir hale geldiğinden, önümüzdeki dönemde turist sayısının artması beklenmektedir.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.