Paro, Havalimanı ile meşhur küçük bir sevimli bir şehir. Paro Şehir Merkezindeki ana cadde ne alakaysa bana Amerikan filmlerindeki Kovboy kasabalarını anımsattı. Pek de uzun sayılamayacak bir ana cadde, iki tarafında en fazla 2 katlı binalar. Sanki tek fark binaların tipik Bhutan’a özgü mimariyle inşa edilmiş olması…
Yolun 2 tarafındaki dükkânların neredeyse tamamı hediyelik eşya satan mağazalardı ve grup olarak hepsini görmemiz gerekiyordu… Küçük bir uyarı; Bhutan’da hediyelik eşyalar oldukça pahalı ve kesinlikle pazarlık yapma şansınız yok; Sözgelimi Gezgin klasiği küçük bir magnet bile; 500-550 Ngultrum ki yaklaşık 10 USD ediyor. Bu arada Bhutan'ın para birimi Ngultrum (simgesi BTN) ve Hindistan Rupi'si ile eşitlenmiş. 1 USD yaklaşık 54 Ngultrum yapıyor...
Birazcık alışveriş yapıp ve biraz da caddede bir aşağı bir yukarı öylece dolaşıp etrafımdaki her şeyi keyifle izledikten sonra otelimize gittik. Hotel Olathang, 1974 yılında 4. Kral’ın Taç Giyme Töreni için inşa edilmiş, bir bina kısmı bir de harika bir ormanın içerinde bungalov tarzı odaları olan güzel bir hotel…
Ertesi gün Paro'yu gezeceğiz ve bir sonraki gün de Bhutan'daki en önemli tapınak olan Tiger's Nest'e gidiyoruz. "Katırlarla mı çıksak yoksa yürüsek mi?" tartışması grubun en güncel tartışması...
Ana caddesinin Bana kovboy filmlerindeki kasabaları anımsattığı şehirde ilk ziyaret ettiğimiz yer; Dumtse Lhakhang. Burası Chorten tarzında 1400’lü yıllarda inşa edilmiş bir tapınak. Tapınağı inşa eden kişi de “bizim” Iron Bridge Builder (Demir Köprü İnşa Eden) Thangtong Gyalpo…
Tapınak Cehennem, Yeryüzü ve Cennet’i temsil eden 3 kattan oluşuyor ve içerisinde gerçekten görmeğe değer duvar resimleri var ki bazıları Bhutan’dakiler arasında en iyi olanlarmış. Küçük bir öneri; buraya gelmeden önce yanınızda mutlaka bir el feneri olsun; hem duvar resimlerini görebilmek hem de karanlıkta dik ve dar ahşap merdivenlerden üst katlara çıkıp inebilmek için...
Ayrıca Gyalpo Usta bu tapınağın 3. katını şeytanlara karşı savaşında uçup gitmemesi için zincirlerle bağlamış.
Sonraki durak; Paro Dzong. Asıl adı Rinchen Pung Dzong veya kısaltılmış haliyle Rinpung Dzong. Mücevher Yığını Üzerindeki Kale anlamına geliyormuş…
Dzong’un yapımına 1644 yılında başlanmış. Dzong’un inşa edilmesi emrini veren Namgyal ve Dzong Guru Rinpoche’nin yaptırdığı bir tapınağın temelleri üzerine inşa edilmiş. Dzong pek çok kez Tibetli istilacılara karşı Paro Vadisini korumuş. 1905 yılında Dzong’u ziyatret eden bir İngiliz Subayı verandada Tibet’li istilacılara karşı kullanılmış eski mancınıklar olduğunu yazmış…
Rinpung Dzong Bhutan’daki diğer örnekleriyle aynı mimari özelliklere sahip. Ahşap oynamalar ve duvar resimleri müthiş. Avluda dolaşırken gündelik yaşamları içindeki keşişleri veya binanın ahşap kısımlarındaki el yapımı oymaları ve resimleri fotoğraflamak müthiş keyifli… Ayrıca Dzong’un harika da bir Paro Vadisi manzarası var. Tabii tüm Paro şehrinden Rinpung Dzong ‘un manzarası da oldukça heybetli belirtmeliyim…
Küçük bir bilgi; Keanu Reeves’in Siddartha’yı oynadığı Bernardo Bertolucchi’nin 1993 yılı yapımı Little Buddha (Küçük Buda) filminin bazı sahneleri bu Dzong’da çekilmiş.
Yemek öncesinde grubun alışveriş tutkusuna hakim olamayan çoğunluğu Paro’nun ana caddesine dağılırken Ben azınlık ile birlikte Chhoeten Lhakhang isimli ana caddenin hemen sonundaki tapınağı görmeye gittim.
Pek de bir özelliği olmayan tapınağın ardından Paro’nun ana caddesinde öylesine yürümek, etrafı izlemek oldukça keyifliydi. Bir ara Paro’lu gençlerin oynadığı bir oyun dikkatimi çekti. Kare şeklinde bir masanın dört köşesinde bilardo masalarındakine benzer delikler var. Masanın dört bir kenarındaki oyuncular masanın üzerinde yer alan bizim tavla pullarına benzer disklere parmaklarıyla vurup birbirlerine çarptırarak deliklere sokmaya çalışıyorlar. İsteka yerine parmakların, bilardo topu yerine tavla pulu benzeri disklerin kullanıldığı bir tür basit bilardo… Fakat bir yandan da Doma çiğneyip arada sırada da çiğnedikleri Doma'nın artıklarını tüm doğallıklarıyla tükürüveren gençler oldukça eğleniyorlardı. Fakat benim için onları izlemek çok daha eğlenceliydi…
Yemek sonrası şehrin birazcık dışındaki, Bhutan’ın en eski tapınaklarından Kyichu Lhakhang tapınağını ziyaret ettik.
Bu tapınak Tibet Kralı Songsten Gampo tarafından 659 yılında inşa edilmiş. Efsaneye göre Kral Gampo; Budizm’in Tibet’e yayılmasına engel olmaya çalışan dişi, dev bir iblisi sonsuza kadar yeryüzüne çiviliyor. Dev derken; yerde yatarken yer yüzeyinde kapladığı alan küçük bir ülke kadar olan bir Dev'den söz ediyoruz bu arada... İşte Kral Gampo yatar pozisyonda yere çivilenen bu Dev İblis’ in vücut parçalarına denk gelen yerlere de tam 108 tapınak inşa ediyor. Üstelik bu tapınakları da “bir tam gün” içerisinde inşa ediyor. Bu Dev İblis’ in omuzlarını ve kalçalarını yeryüzüne çivileyen tapınaklar Tibet’in merkezinde, dizleri ve dirseklerini çivileyenler ise Tibet’in sınırlarında yer alıyormuş. Dev İblisi çivilemek için Bhutan’da da birkaç tapınak mevcut ki işte Kyichu Lhakhang’da bunlardan biri. Bu tapınak İblis’ in belalı sol ayağını yeryüzüne çiviliyormuş…
Kyichu Lhakhang gerçekten ziyaret etmesi keyifli bir tapınak. Avluda duvar dibinde ellerinde tespihleri ile oturmuş dua eden yaşlılar adeta tapınakla bütünleşmişler. Arka taraftaki avluda bulunan 2 portakal ağacı dediklerine göre yıl boyunca meyve veriyormuş. Yılın kalanını bilemem ama biz oradayken ağaçlarda portakallar vardı…
Ardından Bhutan’a ikinci kez gelen bir dostumuz bizi çay içmeye Bhutan’ın en lüks otellerinden birine götürdü; Paro yakınlarındaki bir çam ormanı içerisinde, oldukça hoş bir tasarımı olan lüks Amankora Hotel. Bu oteldeki bir gecelik konaklama Bhutan’ın yıllık kişi başı geliri olan 1400 USD’mış…
Otelde fiyatları 250-500 Ngultrum (Yaklaşık 5-10 USD) arasında değişen çaylardan denedik. Çayın yanında ikram edilen kurabiyeler oldukça güzel, gruptan bazı dostların denediği Tereyağlı Çay ise tam bir felaketti…
Hotel Amakora gözlerden uzakta, muhteşem bir doğa içinde kafanızı dinleyebileceğiniz ya da sevdiğinizle küçük bir kaçamak yapabileceğiniz harika bir otel. Eğer zenginseniz tabii ki... Ama iki küçük sorununuz var; birincisi Bhutan'ın vize prosedürü ve ikincisi de; bu küçük ülkenin dünyanın her yerine uzak olması…
Gün ışığı azalmaya yüz tutarken günün son aktivitesi olarak bir başka Dzong; Drukgyel Dzong’u görmeye gittik. Dzong yerine ziyarete kapalı kalıntıları ile karşılaşınca aktivite çok daha keyifli olan "Tipik Bir Bhutan Köyü" ziyareti haline dönüştü… Gündelik yaşamları içindeki Bhutan Köylülerini izlemek güzel bir deneyimdi… Köyün, köylülerin ve duvarlarında fallus resimleri olan köy evlerinin fotoğraflarını çektikten sonra otelimize doğru yola düştük.
Sürecek...