Bir Bavyera Şehri: Augsburg

Almanya'nın refah seviyesi en yüksek eyaleti Bavyera'nın, en kalabalık üçüncü şehri Augsburg. Birincisi elbette Münih, ikincisi ise Hitler'in en sevdiği şehir olarak bilinen Nürnberg. Bir gün, yolunuz özellikle Augsburg'a düşer mi bilmem; ancak Christmas zamanı orta büyüklükte bir Alman şehri göreyim, bir güne bir şehir sıkıştırayım, oradan başka yerlere geçeyim derseniz, Augsburg güzel bir seçenek olacaktır. Zira konumu itibariyle Almanya içinde değil ama, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti'ne yakınlığı açısından oldukça avantajlı bir şehir Augsburg. 

Augsburg'a ulaşım genel olarak Münih üzerinden aktarmalı olarak yapılıyor. Uçakla da trenle de gelecek olsanız, mutlaka Münih'e uğrayacaksınız demektir. Münih Havaalanı ile Augsburg yaklaşık 1 saat kadar, trenle ise bu süre 40 dakikaya kadar düşüyor. Deutsche Bahn bu konuda oldukça avantajlı, eğer bir Bavyera tren biletiniz varsa Augsburg'a rahatlıkla geçebilirsiniz. Augsburg Hauptbahnhof, yani tren istasyonu şehrin tam merkezinde. Havanın soğukluğuna ve gittiğiniz döneme göre yürüyüşe direnciniz elbette değişecektir. Şehir içi ulaşım, tramvay ve otobüsle sağlanıyor. Bir Almanya klasiği olarak, demiryolları hep daha kullanışlı. Bu yüzden hiç otobüs kullanmadım, tramvay kartımla seyahat ettim. Zaten her şey o kadar düzenli ki tramvay kartıyla verecekleri bir harita ile kaybolmanız imkansız. Hangi tramvayın kaç dakikada geleceği, sizin tramvay kartınızla kaç durak gideceğiniz, kısacası her şey belli. Biz Türkiye'de her ne kadar böylesi bir düzene alışık olmasak da orada olunca kurallara kuzu kuzu uyarken buluyoruz kendimizi.

Bizim turizm anlayışımız, genel olarak deniz turizmi üzerine olsa da Almanya, kültür turizmi açısından zengin bir yer. Augsburg'da gezilecek yerler arasında müzeler, kiliseler ve büyük bahçeler başı çekiyor. Yazıya başlarken söylediğim gibi, bir de Christmas zamanı var ki her Alman şehrinde olan Rathausplatz'ın -Belediye Meydanı- önündeki Christmas markettten ayrılası gelmiyor insanın. 

Augsburg'da yapılacak en keyifli şeylerin başında, Romantische Straße -Romantik Yol- olarak geçen, İstiklal Caddesi'ni andıran caddeyi gezmek geliyor. Burada en güzel Alman fırınlarını ve bölgenin meşhur Brezel'ini, yani Alman simidini tatmanızı tavsiye ederim. Seçeneklerin çokluğuyla bizdeki simit fırınını aratmayacak nitelikteler. Siz de sokak lezzetlerini seviyorsanız, vakit kaybetmeyin derim.

Cathedral of St. Maria, Augsburgluların deyişiyle Dom, şehrin en büyük kilisesi. Orta Avrupa'da, bir yerden sonra bütün kiliseler insanın gözüne aynı gözükse de gitmişken en azından bir tanesini ve en meşhurunu görmekte fayda var.

Şehir içinde, en azından bir müze göreyim derseniz, Maximilianmuseum'u veya Mozarthaus'u önerebilirim. Mozart'ın izlerine Bavyera'da da rastlamak mümkün. Ünlü müzisyenin babası bu şehirde doğduğu için, Salzburg ve Viyana'nın yanı sıra, Augsburg'da da Mozart'a sahip çıkıldığını görebilirsiniz.

Gittiğim yerlerde yerel pazarları gezmeyi seven biri olarak, Augsburg'da da payıma Stadtmarkt düştü. Şehrin sayılı pazarlarından biri olan Stadtmarkt'ta, sadece meyve-sebze değil, pek çok şey bulabilirsiniz.

Tesadüfen yolumun düştüğü Şehir Kütüphanesi, bir kütüphanesever olarak beni büyüledi diyebilirim. Yenilenmiş haliyle mükemmel bir çalışma alanı vaat ederken, bizdeki halk kütüphanelerinin içler acısı halini hatırlatarak beni üzdü açıkçası. Bir kez daha Almanların sistematiğine hayran olup, okuyamamanın verdiği hüzünle kitaplara bakıp çıktım. Böyle bir kütüphaneleri olduğu için Augsburglular çok şanslı.

Üç haftalık Augsburg seyahatimde, benim için yeri en özel olansa Neruda Kultur Cafe oldu. Türk ressam Fikret Bey'in işlettiği kafede, bir gün Türk gecesine denk gelirken, ertesi gün Afgan müziği dinletilerine, başka bir gün ise Alman mutfağı tanıtımına rastlayabiliyorsunuz. Bavyera'nın ve Augsburg'un bütün yerel biralarını tadabileceğiniz, her milletten insanla tanışabileceğiniz küçük ama sıcacık mekan Neruda'ya vaktiniz olursa mutlaka uğrayın derim.

Yazının başında belirttiğim gibi, Augsburg'a geldiyseniz, Almanya'nın oldukça güneyinde olduğu için ülke içinde ulaşım zor olabilir. Zira tren biletleri uçak biletleri gibi, gidiş tarihi yaklaştıkça ücretleri artıyor. Ancak konumu itibariyle Augsburg'dan Salzburg'a, Viyana'ya ve hatta Prag'a gitmek, bir Berlin'e gitmekten çok daha kolay. Trenle bu saydığım şehirlerin hepsine gidebilir, dilerseniz araba kiralayıp muhteşem Almanya ve Avusturya otobanlarının tadını çıkarabilirsiniz.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı