Bir Cunda Hikâyesi

Alibey Adası (Cunda), Ayvalık’a, Lale Adası üzerinden, açık denizi kesen ince bir köprü ile bağlı. Karayolu haricinde Ayvalık sahilinden Cunda’ya her saat motor seferleri de bulunuyor.

Aslında Alibey Adası’nın anakaraya bağlantısı iki ayrı köprü ile oluyor. Dolap Boğazı Mevkii’ndeki 2. köprü 1964 yılında inşa edilmiş. Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olma sıfatını taşıyor ve Alibey ile Lale Adaları’nı birleştiriyor. Ayvalık sahilden ilk geçilen Lale Adası ise anakaraya 1817 yılında denizin doldurulması ile yapılan 700 metrelik bir hemzemin köprü-yol ile bağlı.

Cunda Adası’nın Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinde geçen Yunda Adaları’ndan Galat olduğu sanılıyor. Türkiye’nin 4. büyük adası olan eski adı ile Cunda’ya, bugünkü Alibey Adası ismi, Kurtuluş Savaşı’nda “Yunanlara teslim olun” emrine karşı gelerek silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandanı Yarbay Ali Çetinkaya’ya ithafen verilmiş. Ada nüfusunun çoğunluğu Girit ve Midilli adalarından 1924 mübadelesi ile gelenlerden oluşuyor ama artık günümüzde daha ziyade yazlık siteler ve özellikle restore edilmiş taş oteller ile dolmuş durumda.

Adanın güneyinden ve kuzeyinden geçen yollar, tek bir merkez noktada birleşerek tarihi liman yerleşimine ulaşıyor, artık adı 15 Eylül Caddesi olan Arnavut kaldırımlı sokaktan geçerek. Cadde, yeni restore edilerek otele dönüştürülmüş güzel yapıların sıralandığı sokak boyundan sonra limanın arkasında yer alan otoparka indiriyor sizi.

Otoparkın karşısındaki Çarşı Caddesi boyunca, sütunlu kemerli girişleri, kesme taş kat silme ve pencere söveleri, dikdörtgen büyük pencereleri ve dökme demir balkon korkulukları ile karakteristik Rum evlerinde hediyelik eşyalar satılıyor. Özellikle eski bir taş liman deposunun restore edilerek büyük bir pasaj halinde hediyelik eşya mağazasına dönüştürmüşler ki ilginizi çekmemesi mümkün değil.

Yavaş yavaş yeniden elden geçen sokaklar ve güzelim taş yapılar Cunda kimliğini ayağa kaldırmışlar ama henüz bazı binalar sabırla sırasını bekler durumdalar. Kuşkusuz bu dirilişte kentin en büyüğü olan Taksiyarhis Kilisesi’nin payı büyük olacak.

1873 yılında inşa edilen kilise, Hristiyanlar ile Müslümanların birlikte yaşadığı kentin ilk mahallesinde yer alıyor. Akmayan, işlemeli sarımsak taşları ile dikkat çeken çeşmenin olduğu sokaktan giriliyor kilisenin bulunduğu hafif tepelik yola. Kilise çevresindeki sokak dolusu klasik Rum ve klasik Anadolu Türk evleri ile neo-klasik bir bütünlük kardeşçe bir birliktelik sunuyor.

Kiliseye çıkan taş kaplı sokaklar boyunca çeşitli butik oteller, barlar, mağazalar ve konutlar arasından ilerliyoruz. Sokak aralarında da her yapı henüz eski günlerin şaşalı coşkusuna kavuşamamış.

Zemini taş döşeli hafif bir eğimle sahile inen sarmaşık, begonvil ve çam ağaçları ile sarmaş dolaş bu samimi sokakları dolaşa dolaşa, Mevlana Caddesi’ne iniyoruz.

Sahil boyunca Üçkuyular Caddesi’nden devam da etseniz -ki bozuk biraz- merkezden çıkıp Kırmızı Kuyu Caddesi’nden de gitseniz yol aynı yere Ada Kamping’in üzerinde bulunduğu tek yola çıkıyor.

Ada Camping kaydıraklı havuzu ve güzel bir plajı olan, çam ağaçları arasında sakin ama eğlenceli bir köşe. Sarımsaklı Plajı’nın kalabalık ve curcunasından kaçmak isteyenler için ideal.

Yolun nihayeti bizi Edremit Körfezi’nin boşluğuna açılan özel bir siteye götürüyor. Bulundukları konum biraz ücra da olsa, burada mavi ve yeşil iç içe. Sitenin devamında, adanın arka tarafı (kuzeyi) sayılacak konumda yer alan, Ay Işığı Manastırı olarak Türkçeye çevrilmiş Patriça Manastırı’na ulaşılabiliyor.

Geldiğimiz yoldan dönerek Cunda’ya ve Ayvalık sahillerine veda ediyoruz. Ayvalık her zaman sevdiğimiz ve sevmeye devam edeceğimiz bir belde. Ucuzluğu, doğallığı, bolluğu, bereketi, dingin denizi, sakin sessiz koyları, kendi halinde oluşu, iddiasızlığı, mezeleri ve “Papalina”ları ile bizim için özel bir yeri var.

Açılan marina, özel yatırımcıların yaptığı yatırımlar ve restorasyon çalışmaları ile Ayvalık, yakın zamanda adının turizm dünyasında daha sık yer alacağı bir çekim merkezi olma yolunda ilerliyor.

Körfez Havaalanı ile hafta sonu git, ye mezeleri, dön fikrini ilk ve tek düşünen ben olamam herhalde…

SEVGİ İLE KAL AYVALIK…!