Horozların ötüşü, eşeklerin anırması ile yeni güne uyandığınızı, kalktığınız gibi açtığınız pencereden mis gibi deniz kokusunu içinize çektiğinizi, hafif bir rüzgarın yüzünüzü okşadığını düşünün. Gündelik hayatımızdan ne kadar uzak değil mi? Arada böyle kaçışlara hepimizin ihtiyacı var. O halde sizi Cunda’ya davet ediyorum.
Araç ile gitmeyi tercih etmezseniz her gün İstanbul Sabiha Gökçen’den Balıkesir Edremit Havaalanı'na uçuş olduğunu unutmayın. Havaalanından Cunda merkez karayoluyla yaklaşık 50 dakika.
Rüzgarın hiç eksik olmadığı Cunda, idari olarak Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı. Ayvalık Adaları olarak bilinen 22 adadan yerleşime açık olan tek ada Cunda. Gökçeada, Bozcaada ve Uzunada’dan sonra Türkiye’nin Ege Denizi’nde yer alan dördüncü büyük adası olan Cunda’nın diğer adı Alibey. Alibey adının kökeni ise Kurtuluş Savaşı’na dayanıyor. Kurtuluş Savaşı sırasında padişah halka 'Yunanlara teslim olun' emri verir. Ancak kumandan Yarbay Ali Çetinkaya padişahın emrine karşı çıkarak Yunanlılar’a karşı silahlı mücadeleyi başlatır. Bu nedenle adaya Alibey adı verilir. Bir zamanlar ise ada 'Kokulu Ada' anlamına gelen Moshonisia olarak biliniyormuş.
5 bin kişilik yerleşik nüfusa sahip olan adanın nüfusu yaz aylarında katlanarak artıyor. Ada nüfusunu 1924 nüfus mübadelesinde Girit ve Midilli’den göç eden Türkler oluşturuyor. Son dönemde nüfus büyük şehirde yaşamaktan kaçan kişilerin bölgeye yerleşmesi ile biraz daha artmış.
Büyük şehirden taşınanların Cunda’ya kazandırdığı en önemli şeylerden biri de turistik tesisler. Aslında küçücük bir taşra köyü olan Cunda’da hatırı sayılır güzellikte konaklama tesisleri var. Özellikle bizim kaldığımız 30 odalı Mola Cunda, İstanbullu genç bir çiftin işlettiği kaliteli bir tesis.
Hizmetiyle sadece Cunda için değil, tüm ülke çapında iddialı olabilecek bir butik otel.
Doğal güzellikleri, tarihi yapıları, eski Rum evleriyle dikkat çeken Cunda, Ayvalık ve çevresindeki 17 bin 900 hektarlık alan ile birlikte 1976 senesinde korunma altına alınmış. Ada ve çevresinde mübadele öncesine tarihlenen eski Rum, Ortodoks cemaatinden kalma çok sayıda manastır ve kilise bulunmakta. Yıllar içinde yıpranmış olan çoğu tarihi yapı sponsorlar tarafından yeniden restore ettirilerek hizmete açılmış.
Cunda’da Gezilecek Yerler:
- Sahil Şeridi ve Balıkçılar:
Cunda’ya geldiğinizde öncelikle balık restoranlarının renklendirdiği sahil boyunca mutlaka bir yürüyüş yapın. Bu restoranların hangisini seçerseniz seçin taptaze deniz ürünleri ve leziz mezeler ile karşılaşacağınız kesin.
Bay Nihat, Teos ve Körfez aklınızda bulunsun. Burada da mutlaka Ayvalık’a özgü olan Papalina’yı deneyin. Diğer önerilebilecek lezzetler arasında nohutlu mezgit, balıklı bamya, kalamar dolması, kabak çiçeği dolması sayılabilir.
- Taş Kahve:
aş mimarisiyle sahildeki en görkemli yapılardan biri olan Taş Kahve’de ister sabah kahvaltısı yapabilirsiniz, ister akşam üstü kahvenizi yudumlarken tavla ya da okey oynayabilirsiniz. Ada halkı için bir buluşma noktası olan Taş Kahve aynı zamanda turistlerin de uğrak noktası.
- Taksiyarhis Kilisesi:
'Çamlı Kilise' adıyla da bilinen kilise, 1873 senesinde Rum Ortodoks cemaati tarafından yaptırılmış. Ada merkezinde yer alan Taksiyarhis Kilisesi yapıldığında koruyucu melekler olan Cebrail ve Mikhail’e ithaf edilmiş. Günümüzde adanın en önemli tarihi yapılarından biri olarak gösterilen bu anıt yapı, Mayıs 2011’de Vakıflar Meclisi kararı ile Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’na tahsis edilmiş. Günümüzde içinde tekne oyuncaklar, buharlı model oyuncaklar gibi eserler sergileniyor.
- Aşıklar Tepesi ve Ayos Yannis Kilisesi
Ada manzarasının en güzel izlendiği yer olan Aşıklar Tepesi, özellikle gün batımlarında turistlerin akınına uğruyor. Tepenin başlangıcında ise Ayos Yannis Kilisesi bulunuyor.
- Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı ve Değirmen:
Cunda’nın sembolü olarak gösterilen Aşıklar Tepesi’nde yer alan tarihi değirmen ve kilise yıllar boyunca harap şekilde kalmış.
Ancak Ayvalık bölgesine gönül veren Koç ailesi tarafından 2007 senesinde restore edilip kütüphaneye çevrilen bu kilisede günümüzde Muhtar Kent’in babası eski büyükelçi Necdet Kent ve eşi Sevim Kent’in kitap koleksiyonu sergileniyor.
- Pateriça Köyleri ve Ay Işığı Manastırı:
Mübadele öncesi dönemde Rumların yaşadığı bu köyler iki kısımdan oluşur. Birinci kısımda yaşayan köylüler balıkçılık ile geçimini sağlarken, ikinci kısımda yaşayan köylüler zeytincilik ile geçimini sağlamaktadır.
Renkli görüntüler ile karşılaşacağınız bu bölgede aynı zamanda Ay Işığı Manastırı’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Orjinal adı Ai Dimitri Ta Salina olan manastır, ayışığında muhteşem bir güzelliğe büründüğü için bu ismi almış. Pateriça köyünden zeytin ağaçlarıyla kaplı bir yürüyüş yolu ile ulaşılabilen bu manastırın bulunduğu koy ise denize girmek isteyenler için ideal bir nokta.
Cunda’da Tekne Turu:Cunda çevresindeki koyları keşfetmenin en kolay yanı günübirlik tekne turları. Bu turlar ile gün boyu çeşitli koylarda durup deniz ve güneşin tadını çıkartabilirsiniz. Türkiye’deki en temiz denizlerden birine sahip olan Cunda ve çevresinde Temmuz-Ağustos ayları da olsa deniz çok sıcak değil. Dolayısı ile sıcakta serinlemek için çok ideal.
Tekne turu sırasında Ayvalık çevresindeki adaların en küçüğü olan Tavuk Adası’nı görebilirsiniz. Ada üzerinde yaşayan keçiler oldukça dikkat çekici. Ada üzerinde yer alan manastır, zamanında Osmanlı’ya başkaldırarak Ayvalık ve Cunda’yı korumaya çalışan Yunan amirallerin buluşma yeriymiş.
Tekne turundaki bir diğer önemli durak ise Cennet Ada Koyu. Cunda’da denize girmek için en ideal yerlerden biri.
Deniz suyunun soğukluğu ile bilinen Ortunç Koyu, Ayvalık-Cunda arasındaki en sakin köşelerden biri. Adanın batısında yer alan koy, Mavi Bayrak ödülü ile Balıkesir’in en temiz denizlerinden biri. Ayrıca Ortunç Koyu dalgıçlar için güzel bir durak. Çünkü burada 35 farklı dalış noktası bulunuyor.
Eğer vaktiniz olursa günübirlik Midilli Adası'na düzenlenen turlara da katılabilirsiniz.