Büyük İtalya turum için kendime bir rota belirledim. Rotam iyiydi. Ama mevsim çok yanlıştı. Yaz ayında şehir turu yapılmaz!
Roma’ya THY uçağı ile Leonardo Da Vinci Havalimanı’na geldim. Havalimanı’nda bir saatlik free wifi var. Havalimanından şehre tren veya otobüs ile inilebilir. Otobüsle merkeze inmek daha yavaş ama ucuz. Bileti önceden alırsan 4 euro, yerinden alırsan 5 euro. Birden çok firma var en erkeni seçmek en mantıklısı. Aralarında pek bir fark yok. Sadece bir firmada ücretsiz wi-fi bulunuyor. Roma’da Termini tren istasyonunda indim. Hostel buraya çok yakındı. Çünkü 3 geceden sonra Floransa’ya geçecektim. Ama bu bölge çok karışık ve dolayısıyla çok pis. Booking ilk defa beni konaklama konusunda yanılttı. Kaldığım en pis hostel diyebilirim. Hosteli zor buldum. Ama yine booking'in mobil uygulamasıyla haritayı açtım ve beni kapıya kadar getirdi. İlk günüm 2014 Dünya Kupası finaline denk geldi. İtalya erken eğlenmişti. Finalde Almanya ve Arjantin karşılaştı. Termini tren istasyonun yanında bir yer buldum. Her yer kalabalıktı. Çevre Alman taraftar ağırlıktaydı. Soğuk Peroni biram ve pizza Napoli ile maçı izledim. Ama Napoli pizzasının hiç tavsiye etmem. Çünkü içinde hamsi var. Bu da pizzayı çok tuzlu yapıyor. İlk günüm için söyleyeceğim şu oldu; Fransa ve Hollanda’dan tatilinden sonra daha ucuz geldi.
İlk günümün sabahı Giardini Piazza Vittoria Emanuele’ye uğradım. Kaldığım yere yakın olduğu için tercih ettim. Harebe olduğu için ilginizi çekecek bir şey bulamayabilirsiniz. Hızlıca Santa Maria Maggiore Bazilikası'na geçtim. Giriş ücretsiz ve fotoğraf çekmek yasak değil. Heykeller görülmeye değer. Birçok farklı dilde günah çıkarma kabinleri var. Buradan yürüyerek Termini yakınındaki Santa Maria Degli Angeli Bazilikası'na gectim. Giriş yine ücretsiz ve fotoğraf çekmek serbesttir. Önünde yer alan anıtsal çeşmede fotoğraf çektikten sonra sağanak yağmurla yoluma devam ettim. Çeşmeye paraler caddede neredeyse her ülkenin milli formasının olduğu bir dükkana denk geldim. Fiyatlar uçuk. Fakat bulmakta zorluk çekeceğiniz formalara ulaşabilirsiniz. Forma koleksiyoncuları için mükemmel bir mağaza (Via Nazionale). Sokağı takip ettiğinizde Vittorio Emanuel anıtı, arkeolojik alan, Roma Capiatale ve sonunda Colosseum sizi karşılar. V. Emanuel Anıtına giriş ücretsiz. Askerler önünde nöbet tutuyor. İçeride yere oturmak veya yemek yemek yasak. Çünkü anıta saygı çok fazla. Binada savaş yıllarını anlatan video, fotoğraf ve kıyafetlerin yer aldığı bir sergiyi de yer alır. Alanda çok sayıda müze var. Meydanda Traianus forumu bulunur. Aslında düz bir sütun gibi gözükse de üstünde Romalıların savaş hazırlıklarından Daçyalıların sürülüşüne kadar olan olayları betimler. Elinizde rehber olmazsa sadece 30 metrelik sütün gibi düşünürsünüz. Aslında tarihi Roma Forumu'nun üzerinde olmak bile heyecan verici. Augustos Forumu, Mamertine Zindani, Traianus pazarları, Ceaser forumu ve Contantinus takı yürüme mesafesindedir.
Her ülkede bir gariplik olur ya burada da musluklar pedalla çalışıyor. Pedala basmazsanız otomatik musluk zannedip suyu çok beklersiniz. Yemeklere ise lafım yok. Pizza ile başladım ama menüye dikkat etmediğim için pizza napolinin hamsili olduğunu fark etmedim. Neyse ki lazanya ile kendime geldim. Tabi makarnaların ve yemekten önce sunulan zeytinyağlı domatesli ekmeklerin yeri apayrı.
Colosseum'un önünde fotoğraf çektikten sonra Circo Massimo denen arkeolojik alanın yanından S. Maria in Cosmedin'e geçtim. Bu yol biraz yüksek olduğu için çok sayıda fotoğraf çeken kişiye rastladım. Aslında bu yolculuk beni çok yordu. Yürümek için uzun bir mesafe denebilir. Sonrasında Tevere Nehrine doğru yöneldim. Tiber diye bilinen adaya geçtim. Ama bu nehri Sen Nehri veya Thames Nehri gibi düşünmeyin. Nehir turu veya görülebilecek bir şey yok. Are sacra diye bilinen bölgeye yani iç kesime doğru yol aldım. Eğer acıktıysanız, hatta acıkma zamanınızı denk getirin, mutlaka Piazza Farnese diye geçen yemek alanına yönelin. Dar sokaklar görülmeye değer. Piazza Navano sonraki durağım oldu. 3 çeşmenin yer aldığı ve gösterilerin olduğu hareketli bir meydan. Bu yazın modası uçan adamlar burada da var. Hala nasıl olduğunu anlayamadım. Burası antik bir stadyumun üzerine kurulmuştur. İyice yorulmuştum. Ama az günüm kaldığı için Parthenona’a devam ettim. Çatısı açık yapıya giriş ücretsiz. Daha doğrusu güneş alması için bir delik bulunuyor. Burası M.S. 1. yüzyılda inşa edilmiş. Aşk Çeşmesi'ne doğru yürüdüm. Ama tadilatta olması sebebiyle hiç bir şey göremedim. Neyse o zaman İspanyol Merdivenleri'ne gideyim dedim. O da aynı. Ama yine de çok kalabalıktı. Mola vermek için doğru yer. Ama Eiffel Kulesi'nde olduğu gibi bir sürü seyyar satıcı var. Düdük ve lazer satıyorlar. Demek dünyada her yer aynı. İkisi de büyük hayal kırıklığı oldu. Oradan Piazza Del Popolo’ya devam ettim. Merdivenlerin üstündeyken kubbeler gözüküyor. Yanına gittiğimde aynı görüntüler. Bir gösteri, seyyar satıcılar, dev yapılar ve merdivende oturanlar. Artık metroyla dönme zamanı geldi. Yürüyecek halim kalmamıştı. Metro bileti 1,5 euro. Özellikle A hattı kullanışlı. Kırmızı renkli hat Vatikan’ı Termini’ye bağlamaktadır. Şansıma gittiğim gün metro bozulmuştu. Otobüs kullanan biri olarak metronun nimet olduğuna bir kez daha şahit oldum.
Bir günde Roma’da daha fazla gezilmezdi. Hele ki araçsız imkansız. Bir sonraki günümü Vatikan’a ayırmaya karar verdim. Termini’nin kirli sokakları, tadilattaki çeşme ve merdivenler hayal kırıklığı yaratırken her sokakta gözüken motorlar, küçük arabalar, güzel kafeler ve tarihi mekanlar beni teselli etti.
Foto Galeri: www.tatiliyet.com/roma-foto-galeri