Tarih boyunca sınırlar her daim ilgi çekici olmuştur. Dikenli tellerin, ırmakların, dağların veya belki sadece taşların ayırdığı yerlerden ileriye bakınca başka ülkenin topraklarını görmek heyecan verici bir deneyim. Hele bir de sadece bir çizgi varsa ve seni tutacak bir şey yoksa iki ülkenin topraklarına aynı anda ayak basmak gibi bir deneyime kimse hayır demez. Bu yerlerden biri de Hollanda-Belçika sınırlarını içeren Baarle kasabası. Sosyal medyada fotoğrafını gördüğümüz ve arama motorlarına sınırdaki kafe diye arattığımız yer.
Bu kasabanın tarihi Belçika ve Hollanda devletlerinin kurulmalarından önceye kadar dayanıyor. Ortaçağ zamanında toprak sahiplerinin anlaşmalar yaparak arazilerinin sınırlarını belirlediler. Birçok kez yenilenen anlaşmalarla aralarında arazi ticareti yapıldığı belirleniyor. Yıllar sonra Hollanda ve Belçika sınırlarını belirlerken toprak sahiplerin arazilerine göre çiziyorlar. Bu durumdan sonra topraklar Hollanda ve Belçika ülkelerinin bir parçası haline geliyor. Baarle kasabasın Hollanda kısmı Baarle-Nassau ve Belçika'da kalan kısmı da Baarle-Hertog olarak adlandırılıyor.
Bir süredir Hollanda'da yaşayan biri olarak bir gün arkadaşımla ne yapalım diye düşünürken, anlık olarak karar verip bu kasabayı görmeye gittik. Vardığımızdaki ilk izlenimler sıradan küçük bir Hollanda kasabası olduğunu gösterdi. İç ksımlara ileryeyip o çizgiyi aramaya başladık. Çizgiyi bulduğumuzda sınırın karo taşlarla ayrıldığını gördük. Bir yanında Hollanda'yı simgeleyen NL, diğer yanındaysa Belçika'nın simgesi B. Ama bizi şaşırtan olay ise Hollanda tarafında yürürken hiç anlamadan Belçika tarafına çıkmamız. Ne zaman nasıl geçtik hiçbir fikrimiz yoktu.
Evlerin ortasından, yolun yarısından, marketlerin içinden geçen sınırı takip ederek o meşhur kafe Den Engel'e varıyoruz. Tam olarak sınırın Hollanda bitişiğinde de olsa masanızı sınıra çekmenize kimse bir şey demez. Burayı bulmuşken birer birasını içmeden olmaz diyerekten Belçika biralarını yudumlayıp kasabayı gezmeye devam ediyoruz. Belçika tarafına doğru ilerlediğinizde sıra sıra tütün satan dükkanları göreceksiniz. Tütün konusunda vergi yasaları farklı olduğundan Hollanda vatandaşları cok daha ucuza alabilmekte. Hatta tütünler genel olarak yarım kiloluk ya da kiloluk kovalarda satılmakta. Normal paket usulü sigaralar da daha ucuza bulunabilir.
Bu farklılar sadece tütünlerle de ilgili değil. Örneğin evi Belçika’da olan Belçika yasalarına göre vergi ödüyor. Hollanda kısım için de kendi ülkesinin yasaları geçerli. Eğer evin ya da dükkanın iki sınırda da alanı varsa ön kapısı hangi ülkeye bakıyorsa o ülkenin kurallarına uyuluyor. Ve ev hangi ülkeye aitse numarasında o ülkenin bayrağı var. Gezerken görmediğim ama internette araştırdıklarıma göre bir evin kapısından tam sınır geçiyor. Bu yüzden evin hem Belçika adresi hem de Hollanda adresi var. Kapısında da iki zil bulunmakta.
Bu sınırları aşmış küçük iki isimli kasabada sınırların ne kadar önemsiz olduğuna ve insanların bunun ne kadar önemsiz olarak görüp öyle yaşadıklarına şahit oluyoruz. Biz sınır çizgilerini takip edip ‘ "Aaa bak evin içinden geçiyor, yolu ikiye bölmüş" gibi biraz şaşırarak takip ederken oranın insanları bize hafif tebessümle bakıp yollarına devam ediyorlar.
Biz de bu duruma hemen alışmadan fotoğraf çekmeye, sınırlar arası şebeklikler yapmaya elimizden geldiğince dikkat ettik gezi boyunca. Eğer Hollandaya geldiyseniz ve güneyine gitme planınız ya da Belçika’ya geçme planınız varsa Breda üzerinden bu küçük kasabaya da uğrayın derim. İki sınırın ortasında biranızı yudumlayabilir, sevgiliniz Hollanda dururken Belçika’dan uzanıp elini tutabilir, arabanızı sınırın ortasına park edebilir ya da markette paranızı ülkeler arası elden havale biçiminde uzatabilirsiniz. Eminim bunlar herkesin kendi yaratıcılığıyla çoğaltılabilir. Ama en güzeli sınırların sadece çizgiden ibaret olduğunu ve geçmek için sadece bir adım atılması gerektiğini hissettirmesidir. Bir Boşnak atasözünde dediği gibi "Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir."