Bir masal diyarı olan Kars her kış bir yenisini yazar. Beyaz bir battaniye gibi üstünü örten kar, gülümsemesini eksik etmeyen güneş, tüten bacalar ve bu sonsuzlukta yaşayan insanlar... Kars'ın kışın verdiği en güzel pozlardır bunlar. Şehirde her yeni gün, sessiz ama ihtişamlı bir başlangıcı müjdeler. Bu yüksek yaylada yaşayan insanlar için her gün bir diğeriden farksız olabilir ama uzaktan bakanlar için puslu göğün kanatları altındaki bu şehir, hep yeni bir masal anlatır.
Bir cuma günü İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan havalanıyoruz Kars'a doğru. Harakani Havalimanı'na indiğimizde saatler 14:30'u gösteriyordu. Keşke daha erken saatte bir uçuş koysalar buraya diye söylenerek iniyoruz uçaktan çünkü güneşin en erken battığı şehirdeyiz ve bugün keşfetmeye ayıracak çok az zamanımız kaldı. Havalimanının çıkıp şehir merkezine gitmek için Kars Belediyesi'nin otobüslerini kullanabilirsiniz, sadece uçak seferi olduğu günlerde ve uçak indikten 30 dakika sonar kalkıyor. Bilet ücreti: 5 TL. Dönüşte yine bu otobüsü kullanacaksanız, şehir merkezinde Vergül Turizm Acentasının önünden kalan servise binmelisiniz. Uçuş saatinden 2 saat once hareket ediyor, ücret 5 TL. Bunlar dışında ulaşım için taksi kullanabilrsiniz, şehir merkezine gelmek için sabit tarife kullanıyorlar, taksi ücreti 40 TL.
Kaygı denizinde boğulan büyük şehir insanları için Kars adeta sakinlik limanıdır. Zengin tarihini yansıtan izler, hala yerli yerinde görülebilir. Güneşin ilk ışıklarıyla müthiş güzelliğe bürünen şehir, zamanın bir noktasında donup kalmış gibidir. Hayatın ritmini doğanın kendi belirler; bastığı notaları ona gerçekten bakmayı bilenler duyabilir. Sert iklimiyle gündemde kalan şehrin sunduğu görüntüler büyüleyicidir. Sakladığı güzellikler hiç beklenmedik bir anda önünüze seriliverir.
Aras Nehri'nin bir kolu olan nehir Kars'ı eski ve yeni şehir olmak üzere ikiye ayırır. Kars'ın kendine özgü taş mimarisi, Rus işgali dönemine tarihlenir. Sert kış koşullarında duvarlardan ısıtılan bu evler, yazın serin olur. Yüksek tavalı odalardan oluşan evlerde, odalar da birbirine açılır. Sabır ve ustalık isteyen bu mimarinin yeni örneklerine rastlamak ne yazık ki mümkün değil. Yine de eskilerinin restore edilip, turizme kazandırılması da umut verici bir gelişme.
Kars Kalesi, tüm şehri tepeden izleyebileceğiniz konum ile karlar altındaki şehre bir bakış atmanızı sağlayacak. Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Saltuklu Beyi tarafından yaptırılan kale, Osmanlı sultanı 3. Murat’ın emriyle onarılıp günümüzdeki halini almış. İçerisinde cephanelik, yeniçeri koğuşu bulunan kale arkeolojik sit alanı olarak tescil edilip koruna altına alınmış.
Fethiye Camii, kentin en görkemli yapılarından. Sonradan camiye dönüştürülen yapının ilk hali Kremlin arayına benziyor. Sonradan kilisenin soğan kubbeleri yıkılarak yerine minareler yapılmış. Pencereleri plastik olsa da basalt taşlardan inşa edilmiş muhteşem bir güzelliğe sahip.
12 Havariler Kilisesi ise çok ilginç hikayesi olan bir yer. 10. yüzyılda Kars ve civarında hüküm sürmüş Bagratlı Krallığı döneminde bir Ermeni-Gürcü kilisesi olarak inşa edilmiştir. Kral Abbas'ın yaptırdığı kilise beş yıl içinde bitirilmiştir. Bu yapı bir ibadethaneden ziyade Hıristiyanlık için büyük bir kutsallığa sahip olan 12 Havariler´i anma münasebeti ile de yapılmıştır. Daha sonra 1064 yılında Müslüman egemenliğine geçen yöredeki bu kilise camiye dönüştürülerek Kümbet Cami adını almıştır. Bölge Rus hakimiyetine girince camii Rus Ortodoks Kilisesi'ne çevrilmiş, 1918 yılında Türk hakimiyetine girince yeniden camiye çevrilmiştir. 1964 yılında ise müzeye dönüştürülerek, Kars´ta yapılan kazılardan elde edilen tarihi eserler burada sergilenmeye başlanmıştır. Kars Müzesi adıyla da bilinen bu eski ibadethane, bu işlevini 1981 yılına kadar sürdürmüştür. 1993 yılından bu yana yine cami olarak kullanılıyormuş.
Kars şehir merkezi bir günde yürüyerek gezebileceğiniz büyüklükte. Şehri gezdikten sonra karnınız iyice acıktıysa istikamet Kaz Evi olmalı. Burada yöresel lezzetlerin tamamını deneyebilirsiniz, piti, hangel, evelik çorbası bunlardan bazıları ancak yılın ilk karıyla kurutulmuş kazı nar gibi kızartıp, akan yağlarında dünyanın en lezzetli bulgur pilavını yemeden buradan ayrılmayın. Üstüne de ılık un helvası da yediniz mi artık Kars’a geldik diyebilirsiniz. Şanslıysanız aşık atışması olan bir akşama denk gelir keyfinize keyif katabilirsiniz.
Kaz Eti ve Bulgur Pilavı:
Piti:
Hangel:
Çıldır Gölü
Kars'tan 60 kilometre uzakta, kış aylarında sonsuz bir buz çölü olan Çıldır'da yer gök beyaza bürünür. Doğa en sert ifadesini takınmış olsa da, bölgede benzersiz bir huzur hakimdir. Buzun kalınlığı, üzerinde atlı kızaklarla gezinmeye olanak tanır, bu da gölü bir buz pistine çevirmeye yeterlidir. 10 dakikalık kısa bir kızak turu size daha önce tatmadığınız bir deneyim yaşattacaktır.
Denizden 1956 metre yükseklikteki göl, bölge insanının da geçim kaynağı. Eskimo usulüyle avlanan balıklar, ağızları tatlandırır. Çıldır Gölü'nde her aile nereden balık tutacağını biliyor. Aynalısazan, kefal, kızılkanat... Şanslıysanız o an ağ çekenelrin yanına gidip donmuş gölün altındaki balıkları görebilirsiniz. Gölün çevresinde bu balığı yiyebileceğiniz tek bir işletme var ancak önceden haber vermezseniz yer bulmanız çok zor. Tereyağında kızarmış sarı sazanın lezzeti inanılmaz muazzam.
Daha detaylı bilgi için Çıldır Gölü ile ilgili yazımı okumanızı tavsiye ederim: http://hayatgezinceguzell.blogspot.com.tr/2017/03/cldr-golu-ardahan.html
Ani Harabeleri
Kars'ın 42 kilometre doğusundaki Ani, İpekyolu üzerinde Ortaçağ'da kurulmuş, ünlü bir ticaret şehri. Sasani, Arap, Ermeni ve Selçuklu kültür-sanatının yoğrulduğu bu antik kent, surlar arasında adeta bir hayalden farksız. Tarihi MÖ 300’lere kadar giden şehrin adının nereden geldiği ise birçok rivayete konu olmuş. Eserlerin çoğunda zamana yenilginin izleri var. Surların büyük bölümü ise restore edilmiş. Medeniyetler değiştikçe surlara yeni yapılar eklenmiş, tahrip olan kısımlar onarılmış. Bu nedenle surları üzerinde onlarca medeniyetin izini görmek mümkün. Doğanın aşındırıcı gücü, şehrin ayakta kalmasını güçleştiriyor. Ancak Ani ısrarlı ve hikayelerini binlerce yıl daha paylaşmaya kararlı. Bin yıl once Ermenistan'ın başkenti olmuş, Türklerin Anadolu'ya ilk girişlerinde onları ağırlamış olan Ani, ihtişamını kaybetmiş değil. Belleğindeki anılar hala taze.
Bir zamanlar 100.000 kişinin yaşadığı bu antik şehirde 300 yıldır kimse yaşamıyor. Yine de medeniyetlerin yaşaren bıraktıkları eserler hala ayakta. Ani'yi ölümsüz kılan da bu farklılıkların birlikteliği ve adeta resimli bir tarih kitabı gibi objektiflerin önüne geçmesi. Kars’ın soğuğu üşütmez diyenler için bir sözüm olacak: yanılıyorsunuz. Sakın bu kadim şehre gelirken yün içliklerini getirmeyi unutmayın zira biz -23 derece soğukta dolaşırken bu sözü söyleyenleri hatırladık. Kat kat inceden kalına doğru çok sıkı giyinmenizi öneririm.
Zavot Köyü
Sabah erken saatte otelimizden ayrılıp Çıldır Gölü'ne doğru yola çıkacağız ancak Yaşar Amca'nın tavsiyesi üzerine rotamızı öncelikle Zavot Köyü'ne çeviriyoruz. Eski adıyla Büyük Zavot, yeni adıyla Boğatepe; Kars'a 30 kilometre mesafede yer alan 2200 metre rakımlı bir köy.
Köyü , ilk olarak 93 Harbi'nden sonar Kars bölgesine yerleştirilen Malakan'ların köylerine yaylalık olarak tahsis edilmiş. Tiflis-Kars arasındaki posta yolu, atlı tramvayın mola ve aktarma istasyonunun kurulmasından sonra İsviçreli iş adamlarının, bölgenin Alp dağlarına olan benzerliği nedeniyle Malakanların bol miktarda üretikelri sütü işlemek için kurdukları gravyer peyniri imalathanesi "zavotu (mandıra)" kurulmasıyla burada yerleşim başlamış. Köy yerleşkesi ise 1880'li yıllarda kurulmuş. 1917 Bolşevik Devrimi'nden sonra Ruslar'ın geri çekilmesiyle Malakanlar 1920'de Rusya'ya geri dönmüş. Kars'ın tekrar Türk egemenliğine geçmesiyle köye Tİflis'in Boröalı bölgesinde yaşayan Karapapaklar yerleşmiş. Borçalı’dan gelen Karapapaklar Borçalı Bölgesi'nde de yaklaşık 40 yıldır İsviçrelilerden aldıkları mandıralarda ve kendi yaptıkları yerlerde gravyer peyniri ürettiklerinden Boğatepe köyü Kars bölgesinde Cumhuriyet dönemi peynirciliğin başlatılması ve geliştirilmesinde öncülük yapmış. Köyün adı 1936 yılında Boğatepe olarak değiştirilmiş. Köyde 2005 yılında Türkiye’nin ilk peynir müzesi olan Zavot Eko Müze'si kurulmuştur.
Kars Peynirleri
Kars denilince ilk akla gelen şeylerden biri de peynirler. Ünlü Kars gravyeri, Kars kaşarı, Molakan peyniri bizim tattıklarımızdan. Kars’ın eski adıyla Zavot, yeni adıyla Boğatepe köyünde Türkiye’deki tek Peynir Müzesi'ni gezip bu köyde üretilen peynirleri tadıp satın alabilirsiniz. Müzede edineceğiniz bilgiler ise çok çarpıcı, peynire bakış açınızı değiştirecek cinsten. Bunun dışında Kars merkezde Atatürk Caddesi üzerinde de birçok peynir dükkanından peynir alışverişinizi yapabilirsiniz.
Yazının tamamı için: http://hayatgezinceguzell.blogspot.com.tr/2017/03/kars.html