Budva - Karadağ Gezi Notlarım

Balkanlar herkesin görmek, gezmek istediği bir destinasyon. Vizesiz oluşu, yemekleri, doğası, Osmanlı'dan kalan mirasları ile evinizdeymiş gibi hissedebileceğiniz bir coğrafya. Ben de baharda gidebileceğim, ucuz, vizesiz bir seyahat planıma, daha önceki Bosna Hersek'te geçirdiğimi güzel günlerin referansıyla da Balkan ülkerinde karar verdim. 

Daha önce Bosna-Hersek'i gezdiğimden seyahat rotam Karadağ-Arnavutluk-Makedonya-Sırbistan şeklinde oldu. Bu rotayı toplamda 10 günde tamamladım. Sırasıyla;

1. Gün: Budva-Karadağ2. Gün: Kotor-Karadağ
3. Gün: Arnavutluk yolculuk ve Tiran-Arnavutluk
4. Gün: Tiran-Arnavutluk
5. Gün: Makedonya yolculuk ve Struga-Makedonya
6. Gün: Ohrid-Makedonya
7. Gün: Bitola-Üsküp-Makedonya
8. Gün: Sırbistana yolculuk - Belgrad-Sırbistan
9. Gün: Belgrad-Sırbistan
10. Gün: Belgrad-Sırbistan ve dönüş

Seyahatim Karadağ, uluslararası adıyla Montenegro, yerel halkın deyişiyle Crna Gore'nin başkenti Podgorica'dan başlıyor. İsmi bile zor teleffuz ediliyor. Karadağ’ın başkenti olan kent ,seyahatimin ilk durağı oluyor. Türk Hava Yollari günde 2 kez uçuyor bu ülkeye. Uçağımız görece boş. Yaklaşık 60-70 kişi var. Yolculuk da yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Ülkemizle arada 1 saat fark var. 18:20'de kalkan uçağımız 19:00 da Podgorica’ya iniyor. Podgorica’nin etrafı dağlarla çevrili. Uçak biraz da dağların etkisiyle oldukça uzun bir rota izliyor inişe kadar. Ülkeye ismini bu yüksek sıradağlar vermiş zaten. Şehir ve havalimanı İşkodra Gölü'nün kıyısında bulunan düzlük bir alana kurulmuş.

Havalimani oldukça küçük, birkaç uçak var hangarda. Buraya uçan havayolu sayısı zaten oldukça az. Ülkenin iki havalimani var ve iç hat uçuşu diye bir kavramları yok. İndikten sonra pasaport kontrole kadar yürüyoruz. Yaklaşık 3 tane banko var. Hızlı bir şekilde ilerliyor sıralar ve kendimi kapıya atıyorum. Sadece bir taksi şirketi var, fiyatlar sabit: 12 Euro. Eğer telefon imkanınız varsa şehirden taksi çagırabiliyorsunuz. 5-6 euro tutuyormuş. Ben, benim gibi seyahat eden sırt çantalı gezgin bulurum diye düşündüm ancak bulamadım. Telefon etmekle de uğraşmak işlemediğimden 12 Euro’yu verdim. Şehir çok yakın, 15 dakikalik bir seyahatten sonra otobüs istasyonuna geldim. Birkaç taksici yolumu kesip nereye gittigimi sorup fiyat teklifi yaptı. Budva’ya 25 Euro istiyorlar. Muhtemelen 20 Euro’ya inerler. 3-4 kişiyseniz düşünülebilir.

Podgorica her ne kadar başkent olsa da karşılaştırmak gerekirse küçük bir Anadolu kasabası büyüklüğünde. Kalıp gezecek bir özelliği yok. Zaten ülkenin toplam nüfusu 400 bin kişi. O yüzden Karadağ oldukça sakin, sessiz bir ülke. Sadece Budva ve Kotor'a olan turist talebiyle ülke biraz hareketlenmiş.

Kısaca bilgi vermek gerekirse Karadağ eski Yugoslavya'ya bağlıyken, ülkenin dağılmasıyla 90'larda Sırbistan'la beraber ayrılıyorlar. 2006 yılında yaptıkları referandumla da Sırbistan'dan yollarını ayırıyorlar. Ülkede Ulcicj kasabasında müslüman nufüs var. Onun dışında Sıplar, Arnavutlar, Karadağlılar genel nüfusu oluşturuyor.

Balkan ülkelerinde gördüğüm en medeni insanlar Karadağ'da. Trafik kurallarına son derece riayet ediliyor. Yayalar öncelikli. Pek çok kişiyle İngilizce anlaşmak mümkün. Avrupa Birliği ile müzakerelere devam ediyorlar. Balkan ülkelerinden AB'ye girmesi en mümkün ülke bence. Sırbistan'dan önce alınacaklardır diye düşünüyorum. Ancak nüfus oldukça yaşlı, genç ve çocuk görmek çok zor. Bu da ülkenin gelişimini kötü yönde etkiliyor. 


Otobüs garajı ve eski sayılabilecek otobüsler.

Otobüs biraz eski, kişi başı fiyat 6 Euro. Yol yaklaşık 80 km ama dağları aşarak ilerlediginden normalden uzun, 1,5 saat kadar sürüyor. İlerlerken sağlı sollu küçük köyleri görüyorum. Ülkenin iki büyük kenti arasında ilerlememize rağmen pek bir yaşam belirtisi yok. Hava giderek kararıyor; ancak pek ışık yok ortalıkta. Budva’ya yaklaştığımız yolun eğiminin değişmesinden belli oluyor. Kulaklarımız basınçtan eski haline gelmeye başlıyor. Dağı aştığımızda Budva’nın ışıkları görünüyor. 10 dakika içerisinde bir yılan gibi kıvrılarak dağın eteklerine iniyoruz. Hostelim Stari Grad, yani Old Town’da. Burası bir kalenin içi. Etrafında yat limanı ve bir plaj var. Kale içinde trafik yok, iki insanın zor geçeceği yollardan ilerliyorsunuz. İçerisinde müze, birkaç kilise ve seyir terası var.


Old Town'dan şehrin görünüşü.

Hostelime geç saatte yerleşip uyumaya çalışıyorum. Hosteldeki gençler gece 12’ye kadar istediklerini yapabiliyorlar. Gece yarısına kadar uyumak mümkün olmuyor. Sabah erkenden kalkıp hangi turlara katılabilirim diye araştırma yapıyorum. Maalesef sezon daha başlamadığından hostelde tur ayarlayamıyorum. Bana tek kişilik tur öneriyorlar, tabii ki oldukça pahalı.

Kahvaltımı yapmak ve belki bir tur ayarlarım umuduyla şehir içine gitmeye karar veriyorum. Göçmen olduğumdan kahvaltıda böreğin iyi gideceğini düşünüyorum. Bosna-Hersek’ten de hatırladığım gibi “pekara” aramaya koyuluyorum. Pekara pastane ya da fırın demek. Bir tanesinin önüne geldiğimde şehri yarılamış bulunuyorum. Tezgahın camından boşnak mantısı, börek ve birkaç tatlı çeşidi görünüyor. Bir parça börek ve elmali turtayla beraber bir meyve suyu alıyorum. Yaklaşık 3 Euro tutuyor. Bana gayet uygun geldi.


Balkanların her yerinde hamur işleri en önemli kahvaltılık.

Dükkanın masaları olmadığından bir parka oturup gelen geçeni izleyerek kahvaltımı yapıyorum. İnsanlar koşuyor ya da yürüyüş yapıyor. Yoldan geçen araçların yayalara yol verişini izliyorum. Bir tek bizde yayalara saygı yok herhalde diye içimden geçirmeden edemiyorum.

Birkaç tur şirketine daha danıştım. Maalesef ilgimi çekmeyen birkaç tur öneriyorlar. Ben de biraz daha yürüyüp otobüs durağına giderek ordan bir yerlere giderim diye düşünüp yola çıkıyorum. Garajda bir aileyle karşılaşıyorum. Onlar da yeni gelmişler, günübirlik Ulcinj’e gidiyorlar, ben de onlarla Stevi Stefan’a kadar gitmeye karar veriyorum. 8 kilometrelik yol 1 Euro tutuyor.

Bir sonraki durağım Arnavutluk olacağından onun da biletlerini alıp aradan çıkarmaya karar veriyorum. Karadağ’dan Arnavutluk’un başkenti Tiran’a günde sadece bir otobüs var. O da sabah 08:30’da kalkıyor. Fiyatı 2016 itibariyle 22,50 Euro. Hostellerde 25-35 euro arasında değişen fiyatlara da bulunabiliyor. En az 4 kişilik taksilerle veya talebe göre otobüs ayaranabiliyor. Muhtemelen direkt gittiklerinden daha hızlı ve sorunsuz olabilir ancak ben yolu uzatarak, dolaşarak gitmeyi tercih ediyorum.

Sveti Steran'a giderken sahilden şehrin görünümü
Stevi Stefan'a giderken sahilden şehrin görünümü.

Stevi Stefan Budva’ya 8 km, Karadağ ile ilgili arama yapınca muhtemelen ilk karşınıza çıkacak ikonik bir yarım ada. Anakaraya bir köprü ile bağlı, adanın etrafı yüksek duvarlarla çevrilmiş. Ben kazara 1,5 km kala inmişim otobüsten ama iyi oldu. İndigim yerden az ilerde bir koru başlıyormuş, güzel manzaralar ve deniz eşliğinde Stevi Stefan’a vardım. Fotoğraflarımı çektikten sonra sahildeki bir restoranda kahvemi içip dönüş yolunu tuttum.

Merkeze 8 km uzaklıktaki Sveti Stefan
Sveti Stefan
 

Stevi Stefan'a giderken içinden geçilen park.

Öğlen gibi tekrar Budva’ya döndüm. Aslında öğleden sonra denize girerim diye düşünüyordum ama hava bozdu ve biraz yağmur yağdı. Ben de Stari Grad-Old Town denen Eski Budva’yı gezmeye karar verdim. Burası yat limanının hemen yanındaki surlarla çevrili bölge. Şehir çok eskiden bu bölgede kurulmuş. Surların içerisinde küçük butik dükkanlar, kilise, birkaç kafe-restoran ve birkaç tane de hostel var. Surların denizle buluştuğu nokta bir çeşit müzeye çevrilmiş. Girişte 2 Euro isteniyor. Şehri biraz yüksekten görmek için değer.

Old Town'dan denizin görünüşü.

Eski şehrin az ilerisinde plajlar var. Çok küçükler ancak ücretsiz ve güzel konumdalar. Şehrin içerisinde olan plajlar genellikle restoran ve kafelere kiralanmış, şezlonglar için para vermeniz istenebilir.

Akşam üzeri sahile yakın birkaç restorana bakıp ayak üstü yemeğe karar veriyorum. Yemek kültürü bize yakın; döner, pizza, kebap ve dürüm çeşitleri, meşhur cevapcici ve akşam bile olsa börek bulmak mümkün. Fiyatlar yine oldukça ekonomik. Sahildeki bir restoranda değilseniz, 4-5 Euro yetecektir. Sahilde gördüğüm fiyatlar, çorbalar 2-3 Euro, ana yemekler 10-15 Euro, içecekler şişe almazsanız 3-5 Euro. Onlar daha çok deniz mahsulü veya Avrupai tarz yemekler servis ediyor.

Akşam yapacak fazla bir şey bulamıyorum. Hazirandan sonra buranın yüksek sezonunda faaliyet gösteren, sahile yakın konumlanmış, benim bulunduğum dönemde tadilatta olan gece kulüpleri mevcut. Müzik yasağı da olmadığından sabahlara kadar müzik ve eğlence vadediyorlar. Yarın tam günümü Kotor’a ayırmaya karar verdim. Hostellerde gezginlerden öneri ve bilgi almak çok kolay olduğundan bol bol sohbet ediyoruz. Dubovnik'ten gelerek Budva'yı gezenler önce Kotor'a uğruyor. Kotor ile ilgili dinlediğim hikâyeler gerçekten çok güzeldi. Anlattıkları kadar da varmış. Kotor'da görüşmek üzere...

Herhangi bir blogda yazmıyorum, seyahatlerimi takip etmek isterseniz, mesuttoker kullanıcı adıyla facebook ve instagramda beni takip edebilirsiniz. Arkadaş olarak ekleyemesem de elimden geldiğince sorularınıza cevap vermeye çalışırım.

Yazar Hakkında

mesuttoker

Hayatın anlamını bulur muyum bilmiyorum ama gezmek bana hayat katıyor, orası kesin.