Seyahat zamanımız geldiğinde; biz (halamın torunu Bengü, eşi Atila ve çocukları Azra ile Arda) Atatürk Havaalanı’nda buluştuk. Çantalarımızı verip; ağırlıklarımızdan kurtulduktan sonra; onlar kahvaltı yaptılar. Sonrasında pasaport kontrolü ve Duty Free’de alışveriş (çikolata, oyuncak, sigara).
Güzel ve rahat bir uçuş sonrası Vilnius Havaalanı-VNO (Vilniaus Oro Uostas)’ndaydık. Pasaport kontrolü ve valizlerimizi aldıktan sonra taksi bulmak biraz sorun olsa da arkadaşım Acta’nın yardımıyla Atila’lar için ayarladığım daireye gittik. Dairenin aile için daha uygun olacağını düşünmüştüm ki haklı çıktım! Dairede aradığınız her şey (şampuan, duş jeli, zeytinyağı, çay çeşitleri, kahve vb.) vardı, üstüne üstlük kullanmamız için ev sahibi telefon bile bıraktı.
Duş ve hazırlık sonrası öncelikle Minsk’i de ziyaret etmek istediğimizden dolayı Tren İstasyonu’na gittik. Şansımız vardı ki Pazar sabahı 08.00 gidiş (15.57 Euro), Pazartesi akşamı da 19.58 için biletlerimizi aldık.
Artık Vilnius Tarihi Merkezi’ni keşfetme zamanı gelmişti. Kendimizi yokuştan aşağı bıraktık ve sırayla beğendiğimiz binaları, manzaraları fotoğraflamaya başladık. Paskalya Yumurtası, The Church of All Saints, St. Casimir’s Church, Vilniaus Rotuše, Belediye Binası, Didzioji g., Pilies Kepyklėlė (Kale Fırın-Krepçi), Pilies g., Katedral ve Gediminas Caddesi sonrası Pilies kepyklėlė’de lezzetli kreplerimizi yedik, daha sonra da Soprano KAVINĖ - LEDAINĖ’da dondurmalarımızı. Ben 21.00 civarında onlardan ayrılarak Sigita ile buluştum ve ilk Couchsurfing tecrübemi yaşadım.
Sabah Sigita’nın çocuklarının sesleriyle uyandım. Atila’ya ulaşmak biraz sorun olduysa da (cihazlarımın şarjlarının bitmesi ve Wi-Fi olmaması) Sigita’nın telefonunu kullanarak, Saat 12.00’de dün gece dondurma yediğimiz (Soprano) yerde buluşmaya karar verdik.
Atila’ları bir süre bekledim, Tren İstasyonu’na gelip; oradan dünkü rotayı tekrar etmişler. Asıl gezimize bugün başlıyorduk. Palace of the Grand Dukes Of Lithuania (Ulusal Müze), Katedral, The Museum of Genocide Victims, Lietuvos Respublikos prezidentūra, Vilniaus universitetas, Dominikonų g., bu kadar gezme sonrasın da Cili Pica’da Pizza molası, ve buz gibi Litvanya Birası. Dinlenme sonrası kehribar mağazasını ziyaret (fiyatlar pahalı), ülke içinde ayrı bir Cumhuriyet UŽUPIO RES PUBLIKA’yı keşif, Church of the Holy Mother of God (Skaisciausios Dievo Motinos Cerkve), Uzupis Angel, soğuk içecek molası, gün batımında gökyüzünde balonları izleme ve çimlerin üzerinde dinlenme!
Yine keşfe devam Aziz Anne Kilisesi, Bernardine Gardens ve günün finali. Taş yolda Arda’nın arabasıyla ulaşım zor olsa da gün batımı muhteşem Vilnius manzarası.
Daha önce akşam buraya hiç çıkmamıştım. Eğer yemek yemediyseniz burada gün batımı ile arkadaşınız veya eşinizle bu muhteşem görüntü de yemenizi tavsiye ederim. Yapanları görünce özendim doğrusu.
Atila’lardan ayrıldım ve Acta (İrena ve İna)’larla buluştum. Onlar şarap içiyorlardı. (Islandijos g. 1) Bir süre onlarla takıldık.
Ertesi gün Trakai keşfimiz başlayacaktı. Marketten alışveriş yaptık (peynir, ekmek, yumurta vb). Omlet hazırladım. Kahvaltı sonrası dinlendik ve Tren İstasyonu’na gittik. Yine aynı taksi şirketiyle. 12.30 trenini kaçırdığımız için 13.30’a biletlerimizi aldık (kişi başı 1.68 Euro). Arda’nın isteğiyle McDonalds’a gittik ve soğuk bir şeyler içtik. Tüm çocuklar gibi Arda’da oyuncaktan dolayı tercihi burasıydı.
Yaklaşık 30 dakika süren bir yolculuktan sonra trenden inip; kalabalığı takip ettik ve Karaimu Caddesi’nden (Karamių g.) yürüdük (gölün kenarından, doğayla ilerlemenizi tavsiye ediyorum - yolunuz yaklaşık 2 km).
Sonrasında muhteşem manzarasıyla kale ve göl bizleri karşıladı. Vilnius’u hiç bu kadar sıcak görmemiştim. Her fırsatta soğuk içecekler tüketiyorduk. Litvanyalılarda sıcaktan kurtulmak için Galve Gölü’nde serinliyorlardı.
Karnımız acıktığında da göl kıyısında bulunan, kale manzaralı restoranda, KIBINAI (mantarlı-tavuklu, sebzeli, ıspanaklı, peynirli vb. börek çeşitleri) yedik. Sadece börekler için uzun süre beklemek kötüydü.
Trakai Kalesi (Trakai Island Castle) ve Müzesi (TRAKU ISTORIJOS MUZIEJUS) ada üzerinde kurulu. Müzeyi (Bilet Ücreti 4 Euro-Fotoğraf Çekmek isterseniz +2 Euro daha) ve çevresini gezmek başlı başına bir olay! Bu güzellik ve yaşanan mutluluk için 28 Km. hiç uzak değil!
Ek Bilgi: Karaimų Caddesi’nde gezerken; bir evin caddeye bakan yüzünde 3 pencere varsa; Kırım’dan gelen Karay’lardan olduğunu anlayabilirsiniz!
Karay’larla ilgili olarak Atila bayağı senaryo yazdı Azra’ya. Azra’da kahkaha atıyordu.
Akşam 20.00 treniyle Vilnius’a döndük. Dönüş treninden hoşnut kalmamıştık, çünkü klima çalışmıyordu. Vilnius Tren Garı’na vardığımızda, planımıza uyup; taksi çağırıp; panorama alış-veriş merkezine gittik. Gerçekten çok tenhaydı ve insanlar şehirden kaçmışlardı. Bengü’ler ayrı dolaştı, Biz de Atila ile yemek için (makarna, tavuk döş, salatalık malzeme ve çukulata çeşitleri ve yarın sabah için kahvaltılık börek çeşitleri) malzeme aldık. Sonrasında eve gittik ve makarna, tavuk sote ve salata (Salata’yı Azra yaptı diyelim) yaptım, afiyetle yedik. Yine yorgunluk yine çabucacık uyku...