Kudüs gezimi Kudüs Otogarı’nda noktaladım. Şimdi sırada Haifa var. Haliyle ben de Haifa için otogarda hazırlık yapıyordum. Kısa bir fiyat kontrolünden sonra Kudüs - Haifa arası otobüs bilet fiyatının 38 şekel olduğunu ve bu bileti 3 - 4 farklı Haifa otobüsü için kullanabileceğimi öğrendim. Bu otobüsler arasındaki tek fark süre idi. Ben doğal olarak en kısa sürede yani 1,5 saatte gidebileceğim otobüsü seçip yola koyuldum. Yaklaşık 3 - 4 kişinin olduğu neredeyse boş otobüsteki rahat yolculuktan sonra Haifa Otogarı’na ulaşmıştım. Haifa Otogarı’nda yaklaşık 1 hafta kadar kullanabileceğim otobüs kartını yalnızca 10 şekele otomattan aldım. Bir hafta boyunca bu kartı istediğiniz kadar kullanabiliyorsunuz ama yalnızca kendiniz için kullanabilirsiniz, arkadaşınız için kullanamazsınız. Ayrıca Haifa Otogarı’ndan 1 numaralı otobüse binerek çok rahat bir şekilde hemen hemen Haifa'daki her yere gidebiliyorsunuz çünkü bu otobüs sahil şeridinden Haifa'nın etrafında dolaşıyor.
1 numaralı otobüse binerek hiç vakit kaybetmeden, saat 20.00 sıralarında Haifa'daki hostelime geçtim ve biraz hostelimde takıldıktan sonra ertesi güne daha enerjik başlayabilmek için uyudum çünkü bu şehri tanıyabilmek için sadece bir günüm vardı.
Ertesi gün sabah 09.00'da uyandım ve yine İsrail'deki her günüm gibi mecburen humus ile güne başladım çünkü hostellerin kahvaltılarının olmazsa olmazı humus.
Haifa'da gezilecek yerler
İnternetten Haifa'da gidebileceğim yerleri araştırarak zaman kaybetmeden en kısa sürede en verimli olabilecek şekilde gezimi planladım ve hostel çalışanlarından da kısa bilgi alarak yola çıktım.
Bahai Gardens / Bahai Bahçeleri
Bahailik inancının merkezi kabul edilen Kermil Dağı'ndaki altın kubbeli bu tapınak Haifa'nın en önemli simgesi. Bu tapınak Kermil Dağı'nın tam ortasında yer alıyor ve dağın eteğinden zirvesine kadar, ortasında altın kubbeli Bahai Tapınağı kalacak şekilde çok iyi düzenlenmiş Bahai Bahçeleri yer alıyor. Eğer Bahai Bahçeleri’ndeki Hz. Bab'ın makamını ziyaret etmek istiyorsanız, altın kubbeli Hz. Bab'ın makamı sabah 09.00'dan öğlen 12.00'ye kadar ziyarete açık ve içeride fotoğraf çekmek yasak. Arkanızı limanlara vererek Bahai Bahçeleri’ne baktığınızda ilk olarak muazzam büyüklükteki bu bahçeler insana huzur veriyor. Eğer Bahai Bahçeleri’ne çıkıp şehre bakıyorsanız bu sefer ise bütün Haifa ayaklarınızın altında kalıyor.
İsrail seyahatim boyunca bu toprakların her bir köşesinden dinî yapılar fışkırıyor hatta yeni öğrenme fırsatı bulduğum dinler ile karşı karşıya kalıyordum.
Bahai Bahçeleri hakkında biraz bilgi vereyim. Bahailik inancı ilk olarak 19. yüzyılda İran'da ortaya çıkıyor ve Bahai Bahçeleri bu dinin yönetim merkezi olarak kabul ediliyor. Bahailik inancı diğer büyük dinleri kabul ediyor ve Bahai Bahçeleri’ne girebileceğiniz 9 ayrı kapı da bu 9 dininvarlığını temsil ediyor. Yaklaşık 5 milyon inananı bulunan bu din tek tanrılı ve diğer büyük dinler ile çok fazla benzer noktası bulunuyor. Bahai Bahçesi'nden Haifa'nın görünümüise aşağıdaki gibi.
Bahai Bahçesi'nin içeriden görünümü ise muhteşem.
Dağa ine çıka yorgun düşüp acıkıyoruz artık ve gördüğümüz ilk Arap restoranına orada tanıştığım Amerikalı bir kız ile oturuyoruz. İsrail'de dışarıda yiyebileceğiniz en ucuz yemek olan meşhur falafeli bir kere de orada tattık. Ucuz ve gayet lezzetli olan falafeli eğer İsrail'e ya da başka Arap ülkelerine giderseniz mutlaka yemenizi tavsiye ederim.
Bu arada Amerikalı kız ile konuşurken çok ilginç bir şey öğrendim, kızın babası Yahudi’ydi ve bana dediğine göre dünyanın neresinde olursan ol eğer Yahudi’ysen telefon açıyorsun ve eve (yani İsrail'e) dönmek istiyorum diyorsun sonrasında sana tüm masraflarını kendilerinin karşıladığı bir bilet alıyorlar. Kızla uçak bileti fiyatlarından konuşurken kendisinin bedavaya İsrail'e geldiğini söyledi ve hatta yanlış hatırlamıyorsam dönüş için bile ücret ödememişti.
Stella Maris Manastırı
Yemeğimizi yedikten sonra Amerikalı kızı tren garına bırakarak tekrar tek başıma ikinci durağım olan Stella Maris Manastırı’na gittim.
Öncelikle bu manastıra gidebilmeniz için 2 alternatifiniz bulunuyor. Birincisi eğer yürüyüş seviyorsanız patika yoldan uzun bir tırmanışın ardından Stella Maris Manastırı'na ulaşabilirsiniz. İkincisi ise benim de kullandığım yol olan teleferik. Teleferikle ulaşımı daha iyi anlatabilmek için aşağıdaki haritada gösterdim.
HaHagana / Yo'av durağında inerek kısa bir yürüyüşün ardından teleferiğe (Yeşil ile gösterdiğim yer) ulaşabilirsiniz. Teleferik sizi Stella Maris Manastırı’nın (Kırmızı ile işaretlediğim yer) tam karşısında indirecektir.
Ben de kısa bir teleferik yolculuğunun ardından Stella Maris Manastırı'na ulaştım. Bu arada yanlış hatırlamıyorsam gidiş dönüş teleferik ücreti 30 şekeldi.
Aynı zamanda teleferik yolculuğundan önce Elijah's Cave'i de ziyaret edebilirsiniz. Stella Maris Manastırı'na ulaştıktan sonra açık söylemek gerekir ise benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Manastır Haçlı Seferi’ne giden Fransız bir asker tarafından 12. yüzyılda yapılmış ama manastırın neredeyse her tarafı turistik geziye kapalıydı. Yalnızca girişindeki küçük kilisesine girebiliyordunuz. Stella Maris Kilisesi’nin içi şu şekilde.
Kilisede 2 dakika gibi kısa bir süre durduktan sonra dışarıya çıktım ve hayal kırıklığımı o güzel Haifa manzarası ile gidermeye çalıştım. Yarım saatlik bir manzara aramdan sonra tekrardan aynı şekilde teleferik ile aşağıya indim ve güneşin batışı eşliğinde Haifa'da sahil şeridinden yürüyerek tren garına doğru gittim. Tren garından Tel-Aviv için tren bileti aldım ve o günün akşamında Tel-Aviv'de beni neyin bekleyeceğinin heyecanı ile trenimi beklemeye başladım.
NOT: Arkadaşlar eğer yardımcı olmamı istediğiniz bir konu olur ise bana yorumlardan ya da https://www.facebook.com/cihadbeko sayfamdan ulaşabilirsiniz.