Kuzey Kafkasya’da Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nin güneyindeki dağlık kesimde yer alan Dombay inanılmaz çekicilikte bir doğaya ve her geçen gün gelişen kış sporları tesislerine sahip bir bölge. Dombay, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nin Gürcistan sınırında yer alır. Aslında Gürcistan ve Abhazya sınırında yükselen dağlar doğal bir sınır da oluşturmaktadır. 5.642 metre yüksekliği ile sadece Kafkasya’nın değil tüm Rusya’nın en yüksek dağı olan meşhur Elbruz dağı da Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar Cumhuriyetleri topraklarının birleştiği yerde bulunmaktadır.
Elbruz’un 2 zirvesi vardır. Batı zirvesi 5.642 metre, doğu zirvesi ise 5.621 metre yüksekliktedir. Yerel halk arasında “Ruhların Kralı”, “Tanrıların Tahtı”, “Mutluların Yeri” ve “Kutsal Yükseklik” gibi isimlerle anılıyor. Ortaçağ’da ise buraya Araplar “Dillerin dağı” anlamına gelen “Djebel-al-alsina” diyorlarmış.
Elbruz faal olmayan bir stravolkandır ve 145 kilometrekaresi buzullarla kaplıdır. Üzerinde yaklaşık 70 civarı buzul bulunmaktadır.
Doğa ve kış turizminin parlayan yıldızı: Dombay
Bizim ziyaret edeceğimiz Dombay ise 4.046 metre yükseklikteki Dombay-Ülgen dağının çevrelediği vadide kurulmuş bir şirin bir yerleşim. Deniz seviyesinden 1600 metre yükseklikte. Özellikle son senelerde adından özellikle doğa ve kış turizmi ile söz ettiren Dombay’da yerleşik yaşayan kişi sayısı yaklaşık bin.
Yerel dilde Dombay bizon anlamına geliyor. Çünkü bizonların ilk kez dünya üzerinde burada bulunduğu söyleniyor. Zamanında burada çok sayıda bizon ve mamut yaşadığı için bu isim verilmiş. Bir de ilginç hikayesi var. Zamanında bir avcı burada yaralanmış bir yaban öküzünün uçuruma doğru koştuğunu görür. Daha sonra yayına gider, ancak gittiğinde yaban öküzü çoktan ölmüştür. Sevinçle “Dombai elgen” yani “Yaban Öküzü öldü” diye bağırır. O zamandan beri bu dağın zirvesine Dombay-Ülgen denmektedir.
Yine burada dağ zirvesi ile aynı adı taşıyan buzul kökenli Dombay- Ülgen nehri vardır. Chuchkhur ve Kuzey Ptysh’nin kesişme noktasında yer alan bu nehir kışın donmasa da suyu biraz azalıyormuş. Su seviyesinin en yüksek olduğu aylar Temmuz ve Ağustos. Bu nehirde 50 sene kadar yaşayabilen nehir balıkları olduğu söyleniyor. Nehirden çıkan en leziz balıklar ise alabalık ve Kraliyet balığı.
Kaynağını Kafkas dağlarından alan Teberda nehri üzerinde kurulmuş olan Dombay oldukça sessiz ve sakin bir kasaba. Kış aylarında daha fazla hareketlilik yaşasa da, yaz aylarında da doğa sporu sevenler, trekkingciler ve dağcılar için çok ideal bir başlangıç noktası.
Konaklama alternatifleri biraz sınırlı olsa da, fiyatlar oldukça makul. Hele de Avusturya ve İsveç Alpleri ile karşılaştırırsanız üçte bir, dörtte bir fiyatlar ile karşılaşabilirsiniz.
Ben kış mevsimini ve kayağı bu bölgede deneyimleyemedim. Ancak burada konuştuğum kayak hocalarından aldığım bilgiye göre buradaki kar kalitesi çok yüksek, toz kar denilen türden. Ayrıca kar yağışı yetersiz olduğunda burada yapay kar ile destekliyor ve sezonu uzatıyorlarmış.
Asıl sezonu Kasım ortalarında başlayıp, Nisan sonuna kadar devam ediyor. Nisan sonrası karların erimesi ile çağlayanlar ve nehirler coşuyor, doğa tazeleniyor. Haziran ile Eylül arası ise doğa sporları için en ideal dönemler, özellikle de kampçılar ve dağcılar için.
Dombay'ın yanıbaşı: Teberda Tabiat Parkı
Bu bölgede ziyaret edebileceğiniz bir nokta Dombay’ın hemen yanı başındaki Teberdinskiy Zapovednik yani Teberda Tabiat Parkı. The Teberda Nature Reserve olarak da anılan Teberda Tabiat Parkı, Dombay’dan başlayarak Gürcistan sınırına kadar uzanıyor. Rusya tarafından 1936 senesinde korunma altına alınan park alanı 1997 tarihinde de UNESCO Biosfer Koruma Alanları arasına girmiş.
Bu tabiat parkında ister yürüyüş yapabilir isterseniz ATV kiralayıp, vadiler arasında dolaşabilirsiniz. Tabii mutlaka yanınıza bu bölgeyi bilen birini alın.
Park alanı içerisinde yer alan nehirlerde rafting yapmak, yüksek dağlardan atlayıp yamaç paraşütü ile bu müthiş doğayı kuşbakışı izlemek de diğer seçenekler.
Tabiat parkı 47 memeli türüne de ev sahipliği yapıyor. Bunlar arasında yaban domuzu, Kafkas dağ keçisi, Kafkas su samuru, vaşak, geyik, leopar ve boz ayı da yer alıyor. Hatta teleferik ile zirveye çıkarken bir tane doldurulmuş boz ayı postunu da görebilirsiniz.
Geçtiğimiz sene eşimle birlikte Amerika’da Mammouth Lake civarında konaklamıştık. Otele girdiğimiz gibi görevli bize arabanızı kilitlediniz mi diye sormuştu. Bize çok tuhaf gelmişti bu soru. Meğerse oradaki boz ayılar aç kaldıklarında merkeze inip araba içinde yiyecek kokusu alırlarsa arabayı açmaya çalışıyorlarmış. Burada ayılar merkeze iniyor mu diye sorduğumda, zaman zaman inebiliyorlar cevabını aldım. O nedenle siz siz olun belirtilen kayak parkurlarından ayrılmayın.
Tabiat parkı aynı zamanda 172 farklı kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Kafkasya orman horozu, kızıl akbaba ve şahin bunlar arasında en dikkat çekenleri. Kuşların göç yolları arasında olması bu bölgeyi kuş gözlemcileri için de daha cazip hale getiriyor.
Tüm Kafkasya bölgesi faunasının %53’ünü oluşturan bu bölgede 262 çeşit omurgalı ve 1133 çeşit bitki bulunuyor.
Bu kadar bitki ve hayvan çeşitliliği olması akla şu soruyu da getiriyor. Burada avcılık yapılıyor mu? Evet, bu bölgede belirlenmiş özel alanlarda avcılık yapılabiliyor. Hatta özel izin alarak, farklı ülkeden buraya gelip nadir bulunan hayvanları avlayabiliyormuşsunuz, ama yapmayın tabii.
Bölgenin %50’sinden fazlası deniz seviyesinden 2000 metre yüksekte. Ancak buna rağmen en soğuk ay olan Ocak’ta ortalama sıcaklık -7 derece, yaz aylarında 22-23 derece. Yani bulunduğu konuma ve yüksekliğe göre aslında oldukça ılıman. Yılın 320 günü de güneşli geçiyor. Biz de o günlerden birine denk geldik.
Daha önce hiç buzul üzeri yürüyüş tecrübeniz olmadıysa burada denemenizi öneririm. Çünkü 70’in üzerinde buzul ve bu buzulları keşfetmenizi sağlayacak turlar da var. Bunların en önemlileri Bızıngı ve Alibek buzulları. Üstelik fiyatları, Norveç, Alaska, Avusturalya ve İzlanda gibi bölgelerle kıyaslandığında çok daha makul.
Batı Kafkasya’nın en geniş buzullarından biri olan Alibek buzulu 4.5 kilometre uzunluğunda. Dombay’ın merkezine yaklaşık 9 kilometre mesafede yer alan Alibek buzulu, Alibek Vadisi’nin de hemen yukarısında. Aynı Alaska’da gördüğüm buzulların yanında yer alan şelaleler gibi burada da Alibek Buzulu yanında yine kendisi ile aynı adı taşıyan Alibek Şelalesi yer alıyor.
Dombay’a geldiğinizde “ben kayak yapmıyorum, ne gerek var zirveye çıkmama” demeyin. Çıkın. Çünkü tepede muazzam manzaralarla karşılaşacaksınız.
Dombay merkezden teleferiğe bineceğiniz ilk nokta ve çevresinde çok sayıda el ürünü satan tezgahlar ve ufak, oldukça düzenli bir pazar alanı göreceksiniz. Burada el örmesi çoraklar, şapkalar eldivenler, şallar, dağdaki otlardan toplanmış bitki çayları, kozalak reçelleri ve ballar gibi pek çok yöresel ürün de satılıyor.
Teleferik yaklaşık 20 kişiyi taşıyacak kapasitede. Ancak biraz eski olduğunu itiraf etmeliyim. İlk durağa yaklaşık 15 dakikalık tırmanış sonrası ulaşıyorsunuz. Ancak bu yolculukta çam, köknar ve ladin ormanlarıyla kaplı dağları daha yakından izleme şansınız oluyor. Müthiş bir doğası var. İlk durak başlı başına sizi etkilemeye yetiyor derken bir de buradaki Hotel Tarelka ile karşılaşıyoruz. Bir UFO’dan esinlenilerek inşa edilmiş olan bu yapı deniz seviyesinden 2.250 metre yükseklikte dağ yamacında yer alıyor. Pek çok dağcı Dombay’ın merkezinden buraya bağlanan kablolar vasıtasıyla bu bölgeye tırmanabiliyormuş. Bu yapı zamanında otel, bir dönem de kafe olarak hizmet vermiş.
Karşısında ise meşhur Ine Zirvesi yer alıyor.
3.455 metre yükseklikteki Ine Zirvesi Dombay’ın en güzel zirveleri arasında gösterilmektedir. İğne gibi sipsivri bir zirve olan Ine’ye çıkmak için birçok ülkenin dağcıları yarışma yapmaktadır.
Buradan sonra bu kez de telesiyejlere binerek 2. durağa doğru gidiyoruz. Telesiyej’de 2 kişilik sandalyeler var. Ama bizim Uludağ’da, Palandöken’de, Kartalkaya’da alışkın olduğumuz modernlikten biraz uzaklar. İkinci duraktan da harika manzaralar var. Sıra geldi 3. Durağa. Buraya da telesiyej ile çıktık yine. Önümüzde Elbruz’un zirvesi, arkamızda tepeden baktığımız Dombay’ın merkezi.
Bu zirvede bir bizon heykeli olmazsa olmaz tabii. İkinci durak ile kıyaslandığında çok daha modern görünümlü bir tesis de var. Ben kar yokken gittim. Ama karlı burayı görmenin çok daha etkileyici olduğunu düşünüyorum.
Bu bölgede 1630 metre ile 3168 metre aralığında 10 farklı pistte 9 farklı lift kullanarak kayak ya da snowboard yapabilirsiniz. Toplam uzunluğu 25 kilometreyi bulan pistlerin %35’i acemilere, %45’, Orta seviyeye, %20’si ise profesyonellere hitap ediyor.
Eğer kendi malzemenizi taşımıyorsanız burada malzeme kiralayabileceğiniz çok sayıda merkez de var. Turistlere yönelik olarak ilk kamp 1935 senesinde açılmış. Hatta 2. Dünya savaşı öncesinde burası dağcılar arasında oldukça popüler bir eğitim merkezi haline gelmiş. Hatta tüm Sovyet Alp disiplini kayakçıları burada antreman yaparmış. Ancak 1942 Ağustos’undan 1943’e kadar bu bölge Almanlar tarafından işgal edilmiş. 1944 senesi sonrası bu sarp dağlar arasında yeni rotalar keşfedilmiş.
Günümüzde ise Dombay, “Kafkaslar’ın Mekkesi” olarak kabul görüyor. Birçok kişi ise Dombay’ı dağların kalbi olarak nitelendiriyor.
Çizgili de denilen Belialakaia dağı ise Dombay’ın simgesi durumuna gelmiş. Kuvars damarları olan dağın yüksekliği 3.861 metredir. Kar dağın üzerini kapattığında bu kuvars damarlar daha net görülebilmektedir.
Sulakhat dağı ise Uyuyan Güzellik olarak anılmaktadır. Zirveleri yatan bir kadın siluetine benzer. Sulakhat genç dağcı bir kızın adıdır. Bir efsaneye göre kar ve rüzgar kanyonu kapatmıştır. Sulakhat ise kanyona daha fazla kar dolmasın dile kendini feda ederek vücuduyla geçişi kapatmıştır. Sabah köylüler kalktığında kanyon boyunca yatan Sulakhat’ı görürler. Hatta Sukhalat’ın Sevgilisinin alibek olduğu söylenir. Alibek üzüldüğü için gözyaşları hiç dinmemektedir. Bu da Alibek şelalesini betimler.
3.347 metre yükseklikteki Kap zirvesi, yine Kafkaslar’ın en yüksek zirvelerinden biridir. Sofrudzhu Dağı ise 3.780 metre yüksekliğinde. Bölgedeki diğer önemli zirveler arasında Gora Aksaut, Gora Dzhalovchat, Gora Zadnyaya Belalakaya, Gora Ertsog sayılabilir.
Trekking yapanlar için oldukça kolay olan bir rota ise hemen kasabanıngüneyinde yer alan Amanauz Vadisi‘nde. Burada nehir boyunca yürüyüş yapabilir. Hatta 3 -3,5 kilometre yürüyerek Chyortova Melnitsa bölgesine varabilir, buradan Amanauz Buzulu‘nu görebilirsiniz.
Bölgede çok sayıda şelale olduğundan bahsetmiştim. Mesela Sofruju Şelalesi büyük bir şelale olup merkeze 4 kilometre mesafede ve Amanauz Kanyonu içinde yer almaktadır. Chuchkhursky Şelalesi oldukça parlak renkli ve çok berrak bir şelaledir. Bir diğer şelale ise Ptysh Şelalesidir.
Bölgede bu kadar nehir, buzul, şelale var da göl olmaz mı demeyin.
Mesela daha Dombay kasabasına girmeden meşhur bir Karagöl (Kara-Kel) var. Bu gölde balık avlamak, çevresinde piknik yapmak en genel aktivitelerden biri.
Bir diğer etkileyici göl ise Tumanly-Kel yani Dumanlı Göl ya da Sisli göl. Etrafı dağlarla çevrili bu gölün üzeri özellikle sabah saatlerinde hep sisli olurmuş. O nedenle buraya sisli göl adını vermişler. 1.850 metre uzunluğa ve 120 metre genişliğe sahip olan gölün en derin noktasının 4 metre olduğu söyleniyor. Suyu çok berrak. Bölge halkı hava iyi olduğu zamanlar bu gölde yüzüyor, çevresinde piknik yapıyormuş.
Çok merak ettiğim ancak gitmeye fırsat bulamadığım diğer göller ise dağın tepesindeki krater gölleriydi. Bu iki göl kuş bakışı bakıldığında kalp şeklindeymiş. Bir sonraki seyahatte drone ile gitmek gerek.Bu bölgeyi seyahatimiz sırasında bizi bir dakika bile yalnız bırakmayan Karaçay-Çerkes cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı bölge halkının misafirperverliğini anlatan en güzel kanıt oldu.
Dombay’ı ziyaret etmek isteyenler için en ideal yol öncelikle Kafkasya’ya giriş kapısı diyebileceğim Stavropol’e uçmak. Türk Hava Yolları’nın haftada 3 gün İstanbul – Stavropol arası karşılıklı seferleri var.
Stavropol sonrası Dombay’a otobüs ya da özel araç ile yaklaşık 3,5 – 4 saatte ulaşabilirsiniz. İki kent arası mesafe 256 km. Otobüs ile giderseniz çok fazla dur kalk oluyor yol 5 saati bulabiliyor. Araç kiralama konusunda ise henüz çok gelişmiş bir sistem yok. O nedenle şoförlü araç kiralamanızı tavsiye ederim.