Hindistan'da ilk günler ve ilk hafta, birçok yönüyle zordu (kokulara alışmak, muson yağmurları, tren sistemini öğrenmek...) ama sonra alıştım, aralarına karıştım : )
Jaipur'daki turistlere yapışan satıcılar dışında Hintlileri sevdim. Nazik, çok insancıl, güçlü inançlı, kendi hallerinde, saygılı ve zararsız insanlar.
Laxman Jhula Köprüsü
Ganj’ın doğduğu yere yaklaşık 10 km uzaklıkta bulunan; yogileri, tapınakları ile ünlü; kutsal, minik bir kasaba Rishikesh. Arası 3-5 km olan iki köprünün etrafına toplanmış olan iki yerleşim yerinin toplamı.
Hindistan’da, aklımdaki gezme düzenimi bozduğum iki yerden biri burası, diğeri de Pushkar’dı. Canım buradan ayrılmak istemedi hiç ve Ganj’ın iki yakasındaki bütün yollarda keyfimce gezdim.
E alışveriş de yaptım; taş-boncuk dışında, buraya özel “nine gem” denilen bir cins bilezik ve kolyeden aldım birkaç tane. Tene değen her ayrı taşın, ayrı etkisi oluyormuş takana.
Görünen sivri kuleli binalar, buradaki yüzlerce tapınaktan birkaçı. Rengârenk minik bayraklarsa, klasik Tibet ve Himalaya kültürüne ait, her rengin ayrı bir konuda (sağlık, aşk, bereket, şans...) uğur getirdiğine inanılıyor.
Köprünün altındaki Ganj’ın rengine bakıp kirli sanmayın. Ben de girmiştim bu biraz şeffaf, beyaz köpüklü, soğuk, güçlü akıntılı suya. Sanırım nehrin ünü yüzünden çok heyecan vericiydi. Hatta abartıp, mumlu ve tütsülü çiçek tabaklarımı, sudan filan bıraktım akıntıya.
(Alıntı: http://www.hindistangezi.com/?sayfa=haridvar) “Burada inanılmaz bir sükûnet ve huzur vardır. “Dünyanın Yoga Merkezi” unvanını boşuna almamıştır bu küçük kasaba. Beatles grubunun 1960’lı yıllarda guruları Maharishi Mahesh Yogi ile buluştukları yer olan Rishikesh, bu tarihten sonra büyük bir ün kazandı. Tarih boyunca Rishii’lerin (ermişlerin) yeri olarak bilinirdi. Beatles ile birlikte 68 kuşağı hippilerin buraya akın ettiğini söyleyebiliriz. Rishikesh’in ormanlarında tanrı Şiva’nın dolaştığı ve bir ayağı Ganj’ın bir kıyısındayken diğer ayağının karşı kıyıda olduğu Hindu mitolojilerinde yazılıdır.”
Swarga Niwas Tapınağı’nda, yukarılara çıkarken çekmiştim bu fotoğrafı… Manzara da sesler de ortam da harikaydı : ) Orayı çok sevmiştim. Hindistan’daki kutsal şehirlerden biri. Ganj üstündeki ikinci köprünün (Lakshman Jhula Bridge) yanındaki görkemli tapınağın ara katlarından, karşıdaki tapınak görünüyor. Yukarıya doğru katlarca çıkarken tüm çanları tek tek çalarak ve dua ederek çıkmak gerekiyormuş.
Rishikesh'te ve başka kutsal merkezlerde büyüklü-küçüklü, sayısız tapınaklar vardı. Ama her şeyden önemlisi; bu insanlar, bu ülke, hayata bakışları ve yaşamlarının yalınlığı, benim hayata bakış açımı değiştirdi. Onları sevdim. Hiç meditasyon da yapmadım ama onların huzurunu görüp şaşırdım, kendi hayatıma da elimden geldiğince yerleştirdim. Olabildiğince tabii ki : )
Uzun, değişik, dolu dolu geçen bir günün sonunda, akşam ayinini izlemek için nehir üzerinde bulunan, aşağıdaki köprünün yanındaki tapınağa gittim. Kalabalık, çiçek ve tütsü kokuları, karşımdaki Ganj’ın üstünde batan güneşin ışıkları, turunculu insanlar, çan sesleri, ayin için ahenkli şarkılar söyleyen sadular, meraklı turistler... Ortam böyleydi o sırada. Ben de aralara ilişmiş, habire gülümsüyor; hem ortamın tadını çıkarıyor hem de arada fotoğraf çekiyordum.
Yanımdaki konuşkan, sevimli hanımlar, “Bizi de çekkk, bizi de, bizimle birlikte fotoğraf çek!” dediler bana. Tabii ki kırmadım. Oturduğum yerde, makinemi sol elime alıp, hemen çektim.
Çiçekli fotoğraf ise Ganj Nehri kıyısındaki çiçek satış sehpalarından biri… Tabağın içinde güzel kokulu çiçekler, yanmayı sağlayacak minik bir karpit ve bir de tütsü oluyor. Fiyatları ucuz, yerine göre, yanlış hatırlamıyorsam, bir dolara iki veya dört çiçek tabağı alınıyordu. Tabaklar ve onun içindeki çiçek çeşitleri her satıcıda farklı oluyor. Bazı tabaklar (birçoğu, yemek yenenler dâhil) dev ağaç yapraklarının kurutulup kalıplanması ve 1-2 minik dalla da iğne gibi tutturulması ile yapılıyor. Canınız istediğinde veya ayin sırasında, dileğinizi dileyerek bırakıyorsunuz bu tabakları suya, yanarak uzaklaşıyorlar : )