Otobüsle 7 gün 7 ülke Balkanlar turunda Sırbistan sonrası durağımız Bosna Hersek: Saraybosna Turu. Vize istemeyen ülkeler listesine güzeller güzeli Bosna Hersek topraklarını ekleyin hemen. Yol boyunca yükselen rakımdan dolayı iklim bir anda kışa dönüyor. Saraybosna'ya yaklaşık 30 kilometre kala 1984 Kış Olimpiyatlarına da ev sahipliği yapmış olan kayak merkezlerinden geçiyoruz. Mevsim mart sonu olduğu için kayak merkezleri kapalı. Ancak bu topraklara yalnız yaz aylarında değil mutlaka kayak sezonunda da gelmeli.
Saraybosna'ya yaklaştıkça iklim yumuşuyor, kıştan bahara dönüyorsunuz yine. Şehrin hemen girişinde pırıl pırıl akan nehir üzerindeki şık köprüler hemen kucaklayıveriyor sizi. Bu şehirde pek çok kültüre rastlamak mümkün. Saraybosna halkı İslam, Ortadoks, Katolik ve Museviliği yüzyıllar boyu bir arada tutmak için çok bedeller ödemiş.
Saraybosna Turunda ilk durak Viyeçnitsa Kütüphane binası olmalı. Şehrin bu çok kültürlü tarihini saklayan, içinde 6 milyon kitap ve arşiv belgeleri bulunan bu enfes bina, savaş sırasında tamamen yanmış. Yaklaşık bir yıl önce yeniden hizmete açılmış olsa da ülkenin hafızası o yangında kül olmuş. Nehrin hemen karşısındaki 'İnat Evi' ise dudaklarınızda hoşgörüye dair bir gülümseme bırakabilir yine de.
Boşnakların nasıl inatçı insanlar olduğunun adeta canlı kanıtı bu sevimli yapı. 19. yüzyılda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Saraybosna'yı işgal ediyor. İşgal ediyor ama her konuda ikna etmesi öyle kolay olmuyor. Şimdilerde Milli Kütüphane'nin olduğu yere şanına yakışan, görkemli bir belediye binası yapmak istiyor imparatorluk. Tam da inşaat sahasında olan bu minnak evin sahibini ikna edemiyor koca imparatorluk. Sonunda mal sahibi verirsin vermezsin derken koca bir kese altına ikna oluyor. Ancak bir şartı daha var. Tamamı tuğladan yapılmış bu bina sökülüp nehrin tam karşısına yeniden yapılıyor. O gün bugündür İnat Kuca, şimdi milli kütüphane olan bu yapıya ve nehre bıyık altından hafifi bir gülümsemeyle göz kırpıyor :)
İnat da bir muratmış, deyip gülümseyerek yolumuzu Başçarşı'ya çeviriyoruz hemen. Kendinizi 60'ların Türkiyesi'nde yürürken hissedebilirsiniz, dikkat! Başçarşı'da kendi ülkenizdeymiş gibi rahat dolaşabilirsiniz. Hemen her esnaf Türkçe bilir, tabelaların çoğunda Türkçe yazar zaten. Alışveriş için daha çok yeme-içmeli şeyler önerebilirim bu sebeple. Başçarşıyı boydan boya geçerken kuru et ve yöresel peynir çeşitlerini yerinde görmek ve tatmak isterseniz eski devlet binalarını andıran heybetli yapı Gradska Trznica'ya mutlaka uğrayın. Akşam 17.00'de kapanıyor ama, demedi demeyiniz.
Başçarşı içindeki Gazi Hüsrev Bey Camiisi ve Türbesi hâlâ çok güzel, görmeden geçmek olmaz. Bu şehirde okuma yazma oranı oldukça yüksek. Şehir parklarında, etrafı meraklı kalabalıklarca sarılmış satranç oynayan amcalar görünce şaşırmayın sakın.Çok kültürlü bu şehir, her renkten, her gelenekten birazcık lezzet almış ve bunu enfes bir biçimde harmanlamış gerçekten. Nüfusu yalnızca 1 milyon olan bu başkent, bu ülke, bu coğrafya çok daha iyisini hak ediyor.
Saraybosna'ya nasıl gidilir?Bu güzel şehre siz de bizim gibi Otobüsle Balkan Turu yaparak ulaşabilirsiniz elbet; ama şehirde daha uzun vakit geçirmeyi, daha çok gezmeyi, tatmayı, koklamayı, sevmeyi hak ediyor kesinlikle.
Saraybosna'ya hava yoluyla ulaşım :
THY ve Pegasus'un her gün tarifeli uçaklarıyla gitmek mümkün. Bosna Hersek, Türkiye'den vize istemediği için pasaportunuzun 6 aylık geçerlilik süresi olması yetecektir. Havaalanından şehir merkezine şehrin meşhur tramvaylarıyla ulaşabilirsiniz. Avrupa'da ilk, dünyada ise San Fracisco'dan sonra ikinci tramvayın burada olduğunu biliyor muydunuz?
Saraybosna Turu'nda Görmeden, Yemeden, İçmeden Dönme:
# Aliya İzzetbegoviç Bosna Hersek devletinin ilk devlet başkanı,Bilge Kral. 'Tarih sahnesinden silinmekte olan Bosna'yı ayakta tutmayı başarmış, küllerinden yeni bir devlet ve daha şuurlu, daha çalışkan bir millet doğurmuş olan bir tarih abidesidir.' denmiştir hakkında. Bu şehre gelmişken Aliya İzzet Begoviç kabrini biraz hızlı bir tırmanışla çıkıp hem şehri tepeden selamlamak mümkün.
# Sönmeyen ateş anıtı: İkinci dünya savaşını simgeleyen bu anıt 7 gün 24 saat hiç sönmeden yanıyor. 1945'te Yugoslavya'nın bağımsızlığını kazanmasının ardından Boşnak, Sırp, ve Hırvatların kardeşliği adına yakılmış. Yalnız 1991-1993 arası sönmüş malum savaş yüzünden. Şimdi yine gürül gürül yanıyor ne güzel. "İçimizdeki dostluk ateşimiz hiç sonmesin" dilekleriyle mutlaka gidin, görün, avuçlarınızdaki dostluk sıcaklığını hissedin.
# Tarihi 1565'e dayanan Latin köprüsü, 1. Dünya Savaşı'nın tam da başladığı nokta. Hani Avusturya-Macaristan veliahtı suikaste uğruyor da zincirleme olaylar ilk dünya savaşını başlatıyor ya... Hatırla ortaokul tarih dersini. Bu köprüyü köprüdür diyerek geçme işte, ona göre.
# Başçarşı Meydanı'ndaki coşkuyla akan çeşmelerden su iç. Bu şehre yeniden gelmek istiyosan daya ağzını musluklardan birine. Kana kana iç bu şeker gibi sulardan. Zira bu çeşmeden bir kere içen dönermiş yine mutlaka buraya tekrar. Bir nevi garanti dönüş bileti içiyorsun yani ona göre.
# Belgrad-Saraybosna arası enfes odun ateşinde tandır yapan yol kenarı restaurantları var. Birinde mutlak duraklamalısın. Yalnız enfes tandırın değil, balık çorbasının da tadına bak. Biraz mercimek ve bulgur ilave edilmiş, bizdeki ezogelin benzeri ama balık eti de olan çorbaya mutlaka bir şans vermelisin. Lezzetinin yanı sıra besleyiciliğinden söz etmiyorum bile.
# Başçarşı içindeki kahveciden boşnak kahvesi al. Bizim alıştığımıza göre biraz iri taneli ama enfes içimli bu kahveyi bir kez sırt çantana attın mı yol boyunca mis gibi kokan kahve kokusundan müthiş bir keyif alacaksın. Bir nevi çantandaki arzu nesnesi.
# Cevapcici köfte, bey çorbası, klepe, külde pişirilmiş boşnak böreği... Hepsi enfes. Vaktin yetiyorsa hepsinden ye ama bir porsiyon da fazladan 'Boşnak Mantısı'nı benim için ye. Aman Allahım, o ne lezzetti öyle.
Not: Benimkinin üzerine sarımsaklı yoğurdunu bol koydur ;)
Saraybosna'dan çıkınca fotoğraf makinenizi ve algılarınızı çok açık tutun. Çünkü şimdi hayatınızda göreceğiniz en güzel nehirle, Neretva ile karşılaşacaksınız. Mostar yolu boyunca yanınızda inanılmaz turkuaz rengiyle doyumsuz manzaralar sunacak bir doğa mucizesi.
Gezinin bir sonraki bölümünde unutulmaz bir aşk hikâyesi başlıyor, aman dikkat!
Merhaba Neretva, aç kollarını ben geldim...
Balkanlar turumuzda hikayenin başlangıcı için hemen burayı tıklayabilirsiniz!
Yedi Ülke Tek Yürek – Büyük Balkan Turu
Devamı için ise burayı Otobüsle Balkan Turu – Selanik Üsküp Belgrad