Günübirlik Yeşil Bursa Turu

Bugünlerde İstanbul’a yakın yerler günübirlik turlar için ideal bir hal aldı. Ben de yeşil Bursa’ya gitmeye karar verdim. Ama büyük bir hata yapmışım. Çünkü Bursa’nın gezilecek yerlerini 1 günde gezmek olanaksız. Tadı damağımda kaldı diyebilirim. Hem gezdiğim Cumalıkızık, Mudanya, Tirilye ve şehir merkezi hem de Bursa Kebapçısı’nda (Sedat Kural 1960) yediğim iskenderin tadı hala damağımda… Bu hatamdan dönmemin tek yolu tüm bu yerlere birer gün ayırarak bir kez daha gitmekten geçiyor. Ayrıca Avrupa’da olsa küçük Venedik diyebilinecek gibi gözüken Gölyazı’ya da uğrayamadım. Hala buraya gidememenin acısı içimde yaşıyor.

İlk durağımız Cumalıkızık oldu. Süre o kadar kısaydı ki böyle bir yere bu kadar az zaman ayırmak beni üzdü. Özellikle fotoğraf çekmek isteyen gezginlere tavsiyem; güneşin doğuş saatlerinde orada olun. Öğlene doğru o kadar kalabalık oluyor ki fotoğraf çekmek zorlaşıyor. Herkes köy kahvaltısı ederken yürüyüş yapmak, gözleme yemeden ve köy ekmeği üzerinde destan yazmadan dönmek bende derin yaralar açtı diyebilirim. Böyle tarihi bir köyün hala korunmuş olması Bursa için ayrıcalıktır. UNESCO Kültür Mirası Listesi'nde yer alan bu köyde, aklımda kalan Cin Çıkmazı oldu. Evlerin arasında tek kişinin geçebileceği daracık bir sokak ve devamında ise renkli yapılarla beraber müthiş güzellikteki tarihi evler süzülüyor. Gezmek için yarım gün idealdir.

Köy gezimizden sonra Bursa şehir merkezine yöneldik. İlk olarak şehri tepeden gören Osman Gazi ve Orhan Gazi’nin türbelerini ziyaret ettik. Sultan Abdülzaziz döneminde yaptırılan saat kulesi ve iki türbe aynı kompleks içerisinde yer alır. Şehre tepeden bakan bu alanda küçük bir de kafe bulunuyor. Yolculuğumuz Koza Han, Ulucami ve tarihi çarşıların yer aldığı bölgeye doğru devam etti.

Ulucami’ye vardığımda kendimi Sultanahmet’te hissettim. Zaten Evliya Çelebi de burayı Bursa’nın Ayasofyası diye nitelendirmiştir. 20 kubbeli bu cami 1399 yılında yapılmıştır. Cami yakınında yer alan çarşıda çok sayıda iskender yenilecek yer var. Biz Bursa Kebapçısı’nı (Sedat Kural 1960) tercih ettik ve daha önce aslında iskender yemediğimizi fark ettik. Galiba İstanbul’da yıllardır iskender diye pide üstü döner yemişim. Yemekten sonra Yeşil Cami ve yanında yer alan Çelebi Mehmet Türbesi’ne ulaştık. Zaten bu kısa gezi bana neden yeşil Bursa dendiğini göstermiş oldu. Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmış bir şehirden de beklentim bu yöndeydi. Caminin popülerliği içindeki yeşil çinilerden gelmektedir.

Yorucu günüm Mudanya ve Tirilye ile son bulacaktı. Güneş yavaş yavaş batmaya başlarken Mudanya’ya vardığımda kendimi Büyük Ada’da zannettim. Balık restoranları dolmuş herkes tarihi köşklerin arasında yürüyüşe çıkmıştı. İlçe, Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonlandıran Mudanya Mütarekesi’nin imzalandığı tarihi köşk ve çevresi etrafında genişlemiş.

Beni asıl büyüleyen buradan Tirilye’ye doğru gidişim oldu. Güneş yavaş yavaş alçalırken bu sefer de kendimi Santorini’de hissettim. Ama Bursa’da olduğumu hatırlayınca beyaz evler üzerinde güneşin batışını bekleyen Bursalıların ne kadar şanslı olduğunu fark ettim. Tirilye’de sahil havanın da güzel olmasıyla çok kalabalıktı.

Taş Mektep (ilk olarak öksüz yurdu olarak hizmet vermiştir) ve Fatih Cami etrafında kısa bir turdan sonra sahilde kahve molası vermek tüm yorgunluğumu aldı.

Bu tur bana Bursa’nın güzelliklerini gösterdi. Tarihini saklamış büyük şehirler sadece Türkiye’de değil dünyada da az bulunmaktadır. Umarım Bursa’da bu özelliğini yitirmez zamana yenik düşmez. Plazalara karşı Cumalıkızık ile savaşmaya devam eder.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı