Bazı yerleri gezip hemen anlatmak istersiniz herkes oralara gitsin görsün dersiniz; bazı yerleri de kimse bilmesin kendime saklayım istersiniz. Salda Gölü kendime saklamak istediğim yerlerden aslında; bir yandan da o kadar güzel ki onun hakkında konuşası geliyor insanın.
Salda Gölü öyle yolda giderken kenarda gördüğünüz güzelliklerden değil. Kendini dağların arkasına saklamış. Sanırım bu yüzden kimseler keşfetmemiş. Böylece bakir güzelliğini ve berraklığını koruyor. Krater gölü olan Salda'da yeşilden maviye her tonu bulmak mümkün. Beyaz kayaya benzeyen tortu kıyıları sayesinde Türkiye'nin Maldivleri lakabını almış bile. Marsa benzeyen yapısı nedeniyle de yerli, yabancı bilimcilerin çoktan ilgisini çekmiş.
Biz Salda'ya bayram trafiğinden kaçmak ve spontane küçük bir turla tatili bitirmek isterken rastladık. Eylül başlarında olmamız nedeniyle hava biraz esiyordu, yine de gölde yüzenler vardı. Ancak benim görebildiğim kadarıyla üstünüzü değiştirebileceğiniz bir alan yoktu. Yüzmeyi planlıyorsanız önceden hazırlıklı olmakta fayda var. Gölün soğukluğu hava biraz daha sıcak olsa rahatça girilebilecek kıvamdaydı.
Gölün çevresinde minik ve henüz turistik olmayan köyler var. Konaklamak için göl manzaralı bir de otel bulunmakta. Ancak böyle bir yerde otelde kalmaktansa kamp kurma gibi bir seçeneğiniz varsa onu tercih etmenizi öneririm. Ayrıca bisiklet sürmek için de çok iyi bir alternatif.
Salda tabelalarını takip ederek köye ulaştığınızda gölün sağ tarafında kalan Yeşilova Belediyesi Halk Plajı ve Kamp Yeri ilk durağınız olabilir. Buradan sola doğru devam ettiğinizde birçok kamp alanı,yeşillikler içinde piknik alanları ve yemek yeme yerleri mevcut.
Orman Kampı (Tabiat Parkı) gölde girilebilecek diğer bir alan. İçeri giriş bu yazıyı yazdığım sırada 2 TL gibi bir ücret içeriyor. Araba da 7 TL. Orman kampına girmeden devam ettiğinizde Pideci Sami'nin olduğu Doğanbaba Halk Plajı ise bizim duraklama yerimizdi. Bayram nedeniyle yoğunluk mevcuttu. Ancak pidelerinin tadı oldukça güzeldi. Aile ortamı mevcuttu, yani çekinmeden göle girebilirsiniz burada; ya da göl kıyısında gezinti yapıp suyun berraklığına şaşırıp yüzünüze kil maskesi yapabilirsiniz. Suyu da sodalı ve minarel bakımından zengin olduğu için hem cilde hem saça iyi gelmekte.
Yüzme mevzusuna gelince... Dışarıdan gördüğünüz renk farklığından anlaşıldığı üzere ani derinlik olasılığı mevcut. En derin yeri ise 184 metreymiş. Tatlı suyun da kaldırma kuvvetinin daha az olması nedeniyle gölde yüzmenin biraz daha zor olduğunu hesaba katarak iyi yüzme bilmiyorsanız kıyıda takılmayı tercih edebilirsiniz. Aslında plajlarda yüzmenin tehlikesi olduğunu söyleyen tabelalar da var ancak halk oldukça rahat bir şekilde yüzüyordu. Öyle bir boğulma vakası falan da olmuyormuş. Sonuç olarak yüzme mevzusuna karar vermek size kalmış.