Gezimanya'daki ilk yazıma yolculuğumun ilk hikâyesiyle başlamak istiyorum. “Hakkımda” sayfamda da belirttiğim gibi evimi, işimi, her şeyimi bırakıp 11.12.13 tarihinde 6 aylık Hindistan yolculuğuma başladım ben. İlk hedefim, hayalim olan proje şehre: Auroville'e gitmek…
Gidiş için Suudi Arabistan Havayolları’nı tercih etmiştim. Ben ayrılırken İstanbul'da kar vardı, Chennai'ye vardığımda ise 35 derece sıcak karşıladı beni. Baharatlı kokusuyla o kavurucu sıcak rüzgâr öptü yanaklarımdan hoşgeldin demek için…
Chennai, Hindistan'ın güneyinde yer alan Tamil Nadu eyaletinin başkenti, büyük bir şehir. Güney Hindistan'da yaşayan Hintliler diğer bölgelere nazaran daha koyu tenli, hatta şöyle diyeyim ki bildiğiniz kara… Bu bölgede genel olarak konuşulan dil Tamil, tabii büyük şehirlerde Hintçe ve İngilizce de biliniyor ve köylerde başka yerel dillere de denk geliyorsunuz.
İlginç bir trafik var Chennai sokaklarında. Hiçbir kural yok gibi duruyor. Süslü püslü sareelerini giymiş Hintli kadınlar bana otobüsten el sallıyorlar, gülümsüyorum onlara. Motosiklet sürücüleri her bir yanda… Çıplak ayaklarla dolaşan insanları gördükçe şaşırıyorum önceleri, sonraları bu çıplak ayaklılar kervanına benim de dâhil olacağım aklıma bile gelmiyor tabi o zamanlar : )
Bir Fransız kolonisi olan Pondicherry'e gideceğim aslında; Auroville, Pondicherry civarında. Ama onun öncesinde namını çok duyduğum Mahabalipuram ya da Mamallapuram adıyla anılan bölgeye gitmek istedim. Mahabalipuram, UNESCO'nun Dünya Mirası sit alanı olarak korumaya aldığı tarihi bölgelerden biri. Birçok tapınak, heykel, mağara eşliğinde 7. ve 8. yüzyıl Hint yapılarına burada hayran kalıyor ve mitolojik öğelerle dolu hikâyelerini şaşkınlıkla dinliyor insan.
Birkaçını sizlerle de paylaşmak isterim…
Fotoğraftaki kadının kıyafetine saree, erkeğin giydiği etek benzeri kıyafete de lungi deniyor. Geleneksel kıyafetleri…
Hava 35 derece sıcak, gezdim gördüm çok güzel ama sanırım şuracıkta bayılacağım modundaydım ki yardımıma hindistancevizi satıcısı abi yetişti : ) Önce suyunu içip ferahlayıp sonra da içini yiyip bol vitaminimi de aldıktan sonra yoluma devam edebilirdim artık : )
Heykelleri ile ünlü bu bölgede onlarca heykelciyi görebilirsiniz.
Mahabalipuram'dan bir de manzara paylaşayım sizlerle ki bu güzelliğe siz de şahit olun.
Burada 1 gün kaldıktan sonra Pondicherry'e doğru yollandım. Pondicherry; denizin kenarında daha çok emeklilerin yazlıkçı mekânı gibi duran, sakin ve şirin bir şehir… Gün doğumunu izlemek keyifli burada.
Pondicherry'nin sahil kısmı keyifli evet ama çarşı kısmına gidiyorsanız orası da bir o kadar gürültülü ve kalabalık…
Atıştırmalık yiyeceklere bayılan bir halkla karşı karşıyayım… Sokaklar atıştırmalık yiyecek satan seyyar satıcılarla dolu. Közlenmiş mısır da bunlardan biri…
Auroville yazım için burada pek yer kalmadı, artık Auroville ile ilgili anlatmak istediklerimi bir sonraki yazımda anlatırım sizlere.
Şen kalın : )