İngiliz Toprakları Üzerindeki Fransız Şehri: Montreal

1 Temmuz 1867’ de kurulan Kanada’nın Başkenti Ottawa’dır. Uzay sanayisinde çok gelişmiştir. Kanada ile Türkiye arasında 7 saat fark vardır. İstanbul’dan Paris aktarmalı Air France ile Montreal’e vardık.

Montreal'de L'escogriffe B&B ve Chez Charlotte gibi şehir merkezine yakın ve konforlu oteller mevcut.Montreal’e geldiğimiz gibi otele yerleşip, caz festivaline gidiyoruz. Çok geniş bir alana büyük büyük sahneler kurulmuş, bu sahnelerin ışıklandırması da çok etkileyici. Festival alanı bayram yeri gibi kalabalık ve renkli. Jazz festivalinin son günü karnaval havasında geçiyor. İnsanlar saatlerce yol kenarında yürüyüşü beklediler. Dans ve gösteri yapan dansçılar yol kenarında onları izleyen halka boncuk kolyeler dağıttılar. Oldukça keyifliydi.

Montreal de nüfus yaklaşık 3.8 milyon. İngiliz ve Fransızlar 17.yy ile 18.yy arasında tam 7 sene burası için savaşmışlar ancak yenişememişler en sonunda 20 saatlik savaş sonunda İngilizler Fransızları yenmiş ve buraya hakim olmuşlar. Montreal’in içinde bulunduğu Quebec eyaleti halen Fransız etkisinde.

Kanada’da sembolikte olsa İngiliz valisi söz sahibi.

Montreal tepesinden manzarayı hafızamıza kazıyoruz. Montreal, Quebec eyaletinin en büyük Kanada’nın ikinci büyük şehri. Kent Ottawa ve Saint Lawrance nehrinin birbirine karıştığı Montreal adası üzerindedir.

Önce Notre Dame bazelikasını geziyoruz. 1829 da inşa edilmiş bir Katolik kilisesi dış kısmı taş iç kısmı tamamen ahşap ve vitraylarla süslü içindeki ahşap oymalar ve camlardaki vitraylar muhteşem.

Montreal dünyaca ünlü Circ de Soleil’inde merkezi aynı zamanda. Gösteriler önce burada gösterime giriyor, sonra başka şehirlere gidiyor. Kanada’da yasalar eyaletler arasında değişebiliyor. Kanada 10 eyaletten oluşuyor. Montreal şehrinin en önemli meydanlarından biri Jak Cartie meydanına ve buradaki 1867 yapımı özgürlük anıtına geliyoruz. Daha sonra 1976’ da yapılan meşhur olimpiyat stadyumunu geziyoruz. Formula 1 pisti üzerinde otobüs ile dolaşıyoruz. Çok geniş alana yayılmış meşhur Montreal Botanik parkını dolaşıyoruz. İçinde suni bir göl de bulunuyor. Expo 67 dünya fuar merkezini görüyoruz. Kanada dünya petrol rezervinin %45’ ini karşılıyor.

Montreal Fransızca’nın dünyada Fransa’dan sonra en çok konuşulduğu ikinci bölgedir. Kanada’da vasıfsız işçinin yıllık geliri 60.000$’dır. Gelir dağılımı adaletlidir. Montreal merkezinde genelde iş merkezleri bulunuyorken, yerleşim daha çok şehir dışına yayılmıştır. Grand Royal Hill (Kraliyet Tepesi), gelir düzeyi yüksek kişilerin yaşadığı bir bölge. Evler müstakil, bahçeli ve bahçeler yemyeşil ve çiçekler içinde. Buradaki bahçeler yerden ısıtmalı. Kışın her yer kar ama bahçeler yemyeşil ve ılıman. Kanada da yaşlı nüfus çok fazla. Montreal şehri okyanustan 1.000km içeride. Ama nehir vasıtasıyla gemiler buraya kadar girebiliyor. 1.610 km uzunluğunda olan Sen Lawrance nehrinin debisi çok yüksek -20 derece soğukta bile donmuyor. Üzerinde çok sayıda köprü bulunuyor.

Kanada vatandaşlığı satılıyor. 120.000 Kanada dolarını bankaya parayı yatırıp, iki sene sonra vatandaşlık alabiliyorsunuz. Vatandaşlığı aldıktan sonra bu para ile orada yatırım yapabiliyorsunuz.

Kışın çok soğuk olduğu için Montreal’de yer altı şehri yapılmış. 15 km2lik bir alanda her türlü aktivite var. Pek çok semte çıkışı olan bu alan kışın hayatın merkezi haline geliyor.

Kuzey Amerika’nın hac ziyareti yapılan yerlerinden biri olan Oratory Kilisesini ziyaret ediyoruz. Yılda ortalama 2 milyon kişi buraya hac ziyareti için geliyor. Hac için gelenler merdivenleri dizleri üzerinde çıkıp hacı oluyor. Buranın hikayesi şu şekilde; 1800 yılları sonunda rahipleri yetiştiren bir okula gelen Andrea adında biri, okul masraflarını karşılamak için okulun yan tarafındaki kilise’de temizlik işleri yapıyor ve arada dua ediyor. Giderek buraya dua için gelen kişi sayısı artıyor. Buraya gelen kişilerin duaları kabul olduğu için burası popüler hale geliyor. Sonunda, Andrea azizlik için Vatikan’a başvuruyor. 93 yaşında ölüyor.

 

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.