Yolun sonuna geldik… Interrail ile Avrupa seyahatimizin son noktası olan Zürih’teyiz. Kapanışı İsviçre’nin en büyük şehri ile yapıyoruz. Kent, Zürih Gölü’nün kıyısında Alp Dağları’nın yakınında kurulmuş. Eğer Zürih’ten önce başka bir şehire pahalı dediysek çok yanılmışız. Zürih para konusunda ezberleri bozdu.
1 Euro yaklaşık 1.10 İsviçre Frangı yapıyor. Baktığınız da çok bir fark yok gibi görülse de ateş pahası bir şehir. Örnek vererek anlatırsak diğer Avrupa ülkelerinde 1 Euro’ya aldığınız hamburger, burada 4 Euro. Avrupa’nın en yüksek gelirine sahip şehri için çokta şaşırtıcı değil aslında.
Para konusunda bir kenara bırakıp unutmaya çalışarak, tren istasyonundan İsviçre'nin en şık alışveriş caddesi olan Bahnhofstrasse' ye doğru yürüyoruz. Tren istasyonu (Hauptbahnhof), 1847 yılında açılmış. Burası dünyanın en yoğun istasyonlarından biri. Festival zamanı olduğu için tren istasyonunda da bizi küçük bir festival karşılıyor. Her yerde festivale uygun yerel kıyafeti giyen birçok insan görüyoruz. Yerel marketler tarafından belirli ürünler hediye olarak dağıtılıyor.
Tren istasyonundan çıkıp doğru Bahnhofstrasse' e gidiyoruz. Bu cadde tren istasyonundan Zürih Gölü’ne kadar uzanıyor. Zürih’in en işlek alışveriş caddesi ve lüks hediyelik eşyalar bulabileceğiniz bir yer. Buradan nehir kenarına doğru yürüdüğünüzde eski şehire, Altstadt’a ulaşıyorsunuz.
Şehrin iki yakası birçok köprü ile birbirine bağlanmış. Altstadt şehrin eski merkezi olarak çoğu görülecek görkemli yapıya ve nehir manzarasına ev sahipliği yapıyor.
İlk olarak nehrin karşı yakasında yer alan Grossmunster’e gidiyoruz. Zürih’in en dikkat çekici yapılarından biri olan bu iki kubbeli yapı, “Büyük Manastır” anlamına gelmektedir. Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu Roma dönemine ait mezarlık bulunduğu biliniyor.
Buradan birbiri ile karşı karşıya bulunan nehrin diğer yakasında kalan Fraumunster’a geçiyoruz. Yeşil kubbesi ile yine göz dolduran bu yapının tarihi 853 yılına kadar dayanmaktaymış. Bu nedenle Zürih’teki en eski yapılardan biri özelliğine de sahip.
Fraumunster önünden aşağı doğru gittiğimizde Zürih Gölü kıyısına ulaşıyoruz. Havanın güzel oluşunun verdiği etki ile Zürihliler kendilerini göl kenarına atmışlar. Öğle yemeği saati olduğu için dikkatimizi çeken nokta herkesin kendi yemeğini yanında getirip, göl kenarında oturması oldu. Zürih Gölü’nün kıyısı öğle arasında verilecek güzel bir mola yeri. Buradan isterseniz feribotlar ile nehir turu da yapabiliyorsunuz.
Zürih’te son olarak gideceğimiz yer Lindenhofplatz… Dik bir yokuştan çıkarak Altstadt sokaklarında gezerek ulaşıyoruz. Parkta yer alan banklarda biraz soluklanarak şehir manzarasını izliyoruz.
Şehir manzarasını ve Zürih Gölü kenarında kurulan kenti izleyebileceğiniz en güzel noktalardan biri burası. Biz şehir manzarası eşliğinde dinlendikten sonra parkta yeşillikler içerisinde dolaşmak istedik. Parkın bir köşesinde kurulmuş büyük oyun taşlarıyla satranç zeminde satranç oynayan yaşlı insanlar ve onları izleyen yaşlı, genç meraklı seyirciler hemen dikkatimizi çekti. Ne kadar ciddi ama bir o kadar da eğlenerek satranç oynayan bu yaşlı insanlar bize daha gezimizin ilk günlerinde Belgrad Kalemegdan’da karşılaştığımız aynı tabloyu hatırlattı. Parkın bir diğer köşesine doğru yürüdüğümüzde yine dört yaşlı amcanın Bocce oynadığını görüyoruz. Buradaki oyun biraz daha heyecanlı ve çekişmeli geçiyordu. Parkın bu hareketli hali görülmeye değer bir tablo çiziyordu.
Zürih’te içme suyuna şehrin çoğu noktasında yer alan fıskiye ve çeşmelerden ulaşabilirsiniz. Bu kadar pahalı bir şehirde içme suyunu buralardan temin etmek bile iyi gelecektir. Kaldığımız otel tren istasyonuna yakın olduğundan hediyelik eşya alışverişimiz için tekrar Bahnhofstrasse' e uğrayarak Zürih yolculuğumuzu da tamamlamış oluyoruz. Pahalı da olsa bu güzel, modern ve kaliteli şehrin Interrail turumuzda gezeceğimiz son yer olması bizi mutlu ediyor. Bu bir aylık Interrail maceramızın son tren seferini Zürih’ten Stuttgart’a gerçekleştiriyoruz. En kısa sürede Interrail ile yeni rotalar belirmeye devam etmeyi umarak...