İsviçre Alplerinde Farklı Bir Deneyim

Neredeyse İsviçre seyahatimden döneli 1 ay oldu ama ben hala İsviçre seyahatimle ilgili tek bir satır bile yazmadım. Hadi bir şeyler karalıyım diyorum nereden başlayacağım onu bile bilmiyorum. Galiba yazı yazmak için arada ilham gelmesi gerekiyor.  Aynen şu anda yaptığım gibi, bir şeyler çıkar diye öylesine oyalanıyorum işte. Hadi bakalım bir şeyler karalayalım. Konsantre oldum yazmaya başlıyorum sanıyorum bu iş biter.

Sırt çantamla çıktığım yolda daha önce deneyimlemediğim bir şeyi deneyimlemek istedim yeniden. İlk durak Milano, bir motosiklet kiralayıp güneye İtalyan sahillerine inmeyi düşündüm ilk olarak. Daha sonra ise bir araba kiralayıp kuzeye Alplere doğru gitmek daha cazip geldi benim için. Hem daha önce İsviçre’ye hiç gitmemiştim. İsviçre Alplerini de bu bahane ile görebilirdim. Hem Avrupa’da araba kiralama ile ilgili deneyim kazanıp bilgi ve birikim sahibi olurdum. Hem de seyahatimde madem sırt çantamda yanımda, konaklamayı da arabada yaparım diye de düşündüm. Böylece daha ekonomik bir seyahat yapabilecektim. Artık karar verdim araba kiralayacaktım.

İnternet üzerinden bulduğum tavport.com adlı sitede araç fiyatları gayet uygun. Açıklamalar da gayet yerinde. Sınırsız kilometre, ek navigasyon, uygun fiyat, vergiler dahil, havaalanından teslim ve üstelik en büyük endişem olan ehliyetimin de geçerli olduğuna dair bilgiler de burada. İstanbul-Milano uçuşum sonrasında Malpenza Havaalanından araba kiralama şirketini bu arada ismini de yazayım İnterFly’ı aradım ve beni havaalanından aldılar. Kiralayacağım araç çok tatlı bir Fiat 500 L otomobil. Ancak hiç beklemediğim bir durum oldu ki aracın kaza yapma riskine karşı kredi kartınızdan 1000 euro gibi bir parayı bloke ediyorlar. Bu durum biraz beni tedirgin etse de sonucunda hiçbir problem yaşamadım. Bloke konusunda bilgim yoktu ve kartım müsaitti. Siz yine de buna karşı hazırlıklı olun.

İlk fotoğraf Como Gölü'nden... Como Gölü'nü izlemek muhteşem!
 

Günbatımına doğru Lugano Gölü'ndeyim. İsviçre sınırları içerisindeki Lugano Gölü uçsuz bucaksız görünüyor.
 
Altımda kiralık bir araba ve İtalya yollarındayım. İstikamet ise Milano üzerinden Como Gölü ve İsviçre sınırına doğru ilerliyorum. Ön koltuğumda sırt çantam ile konuşuyorum arada. Oğlum ne yaptık ya baş başayız yine ve altımızda araba. Milano-Como Gölü arası yaklaşık 45 dakika ve günbatımına doğru harika bir manzara eşliğinde Como Gölü'ne geliyorum. Elbette muhteşem manzara eşliğinde fotoğraflar. Hem heyecanlıyım hem de neşem ve keyfim tavan yapmış durumda. Como Gölünden sonra İsviçre sınırına gelmem 10 dakikamı almadı.

Sınır kapısında araç geçişimi yaptım ve İsviçre’deyim artık. Gideceğim güzergah İsviçre Alpleri ve hedefimde Zürih var. Birbirinden güzel manzaralar eşliğinde yavaş yavaş tadını alarak yol alıyorum ve İsviçre’nin İtalya sınırına yakın en güzel göllerinden biri olan Lugano Gölü’ne vardım. Benim böyle meşhur bir gölden haberim bile yoktu. Galiba biraz araştırma yapmalıymışım. Gerçekten İsviçre çok farklı bir yer ve göller anlatılamayacak kadar uçsuz bucaksız ve manzaraları çok çok güzel. Artık hava karamaya başlıyor ve konaklamak için uygun bir yer arıyorum. San Bernardo konaklamak için çok iyi bir yer. İsviçre Alplerinde kendine özgü bir İsviçre köyü burası. Aklımda çocukken izlediğimiz Heidi Karakteri ve onun dünya tatlısı San Bernard cinsi bol tüylü kocaman köpeği. İşte tam da buradan çıkmalar... Dünyanın en iri köpek cinsinin ismini nereden aldığı şimdi anlaşılıyor. Dağların arasında özel bir konumda olan San Bernardo konaklamak için çok iyi seçim. Harikulade bir manzara, dağlar, yeşillikler ve şelaleler arasında birkaç karavan arasına park edip konaklamamı burada yapıyorum. Tertemiz su imkanı ve wc olanağı ile daha iyisi olamazdı herhalde.


Konaklama için seçtiğim yer burası ve San Bernardo'da konaklamak da varmış kaderde.
 

Sabah uyandığımda harika manzaralarla dolu dört bir yanım
 

San Bernardo Köy Evleri... Soldaki şelale muhteşem!

Milano-Zürih arası yaklaşık 300 km ama benim acelem yok. Lugano Gölü'nden sonra yol ikiye ayrılıyor ve ben manzaralı dağ yolu olan San Bernardo yolunu seçtim. Bu yolu kesinlikle tavsiye ederim. Manzaralar eşliğinde ilerliyorum. Yollarda motorsikletle ilerleyenlerin sayısı bir hayli fazla. Günlük güneşlik bir hava, karlı dağlar ve her yer yemyeşil inanılmaz manzaralar. Tüneller ise en çok dikkatimi çekenlerden, son derece uzun ve gelişi ayrı gidişi ayrı tünelleri de yapmayı unutmamışlar. Sonuçta Avrupa.

İlk durağım ne kadar da Zürih desem de manzaralar karşısında hayranlıkla fotoğraflar çeke çeke ilerliyorum ve Zürih yerine Basel’e gitmeye karar veriyorum. Zürih-Basel arası Zürih’ten sonra 45 dakika ancak sürüyor. Nasılsa dönüşte aynı istikameti takip edeceğimden bu günü Basel’de noktalıyorum. Havanın geç saatte kararıyor olması Basel’i gündüz gözü ile görmem de büyük avantaj. Eski yerleşim bölgesinde biraz geziyorum ve yemek yemek için inanılmaz derecede bol restoran mevcut burada. Tek sorun araba için park yeri bulmakta ve ben de bir alışveriş merkezinin otoparkına park ediyorum. Ancak alışveriş merkezinin kapanacak olması sebebi ile başka yere park etmeliyim. Basel aslında planlarımda olmadığından neresi gezilir onu da bilmiyorum. Eski yerleşim yerini gezdim tarihi köprüsünü gördüm artık dinlenmem gerekiyor ve araba için bir yer bulmalıyım. Tabii ki bu gece de konaklama kiralık aracımda.


Yollar manzaraları harikulade
 
Tek sorun sabah erken saatlerde kalmak zorunda kalıyorum ya bunu sevmiyorum. En iyisi ben Zürih’e kadar yol alıyım. 1 saat içerisinde Zürih’teyim ve şehir hakkında çok umutluyum. Araba park yerleri gerçekten çok pahalı tek sorun bu. Zürih tren istasyonunu buldum burası şehire biraz uzak burada da park için izin vermiyorlar. Sonra bir park yeri buldum ki hem ZürihGölü'ne, hem de Zürih’in simgelerinden Fraumünster ve Grossmünster kiliselerine çok yakın.

Zürih’te harika bir gün geçiyorum. Bununla ilgili ayrı bir yazı yazacağım tabii ki şimdilik ayrıntılı yazmıyorum. Bu geceyi de Zürih’te geçirip yarın geri dönüş yolunda, not aldığım birkaç noktada fotoğraf çekimleri yapıp konaklama yapacağım.


Zürih’teyim. Zürih’in bu kadar zevkli bir şehir olacağını hiç düşünmemiştim.
 

Zürih’in en önemli tarihi değerlerinden Fraumünster ve Grossmünster

1 gece San Bernardo (İsviçre Alpleri), 1 gece Basel, 1 gece Zürih ve dönüş yolunda yine İsviçre Alplerinde konakladıktan sonra ve harika fotoğraflarla yeniden İtalya sınırındayım. Yaklaşık 2 yıl önce Nepal seyahati yapmıştım ve dağları beni çok etkilemişti Himalayaların. Ama Alplerde muhteşem hem de yanı başımızda. İtalya’ya giriş yaptık madem tabi ki Como Gölü etrafında kiralık arabamla turlamadan da olmaz. Zaman fazlasıyla yetiyor ve ben zamanın tadını çıkartıyorum. Normalde Milano Malpenza Havaalanında öğleden sonra teslim etmem gereken aracı 1-2 saat önceden teslim ediyorum. Ne olur ne olmaz… Aracı sağ salim teslim etmenin de mutluluğu var içimde. Bu arada 4 gece 5 günlük seyahatimde kullandığım benzinde yaklaşık 60 euro civarı. Aracın günlüğü ise 14 euro idi bu da ayrı bir bilgi hadi bakalım. Ekonomik bir seyahatin sonunda yeni rota mı? İşte onu ben de bilmiyorum. Yeni bir seyahat ve fotoğrafları ile buluşmak üzere...

Böyle bir doğada İsviçre Alplerinde uyanmak..
Böyle bir doğada İsviçre Alplerinde uyanmak
 
Ben İsviçre Alplerine doyamadım. Gördüklerim muazzamdı.
Ben İsviçre Alplerine doyamadım. Gördüklerim muazzamdı.
 
Renklerin ve tonların birbirinden güzel görüntüleri ile İsviçre Alpler ..Renklerin ve tonların birbirinden güzel görüntüleri ile İsviçre Alpler... Fotoğraf çekmek hiç bu kadar kolay olmamıştı.

UFUK AKKUŞ

Yazar Hakkında

UFUK AKKUŞ

Gezgin, Fotoğrafçı 1977 Karabük doğumlu, Safranbolu da yaşıyor.. Mesleğini çok seven bir sigortacı. Hayallerinin peşinden düştü yollara. Farklı kültürleri tanımayı çok seviyor.