Otobüsümüz ile nefis dağ manzaraları arasından geçerek yola devam ediyoruz. Yol üzerinde sık sık şelalelere rastlıyoruz. Dağların üzeri yemyeşil çimenler ile kaplanmış vaziyette. Ara ara çam ağaçlarından oluşan ormanlar var. Her 30 senede bir bu ağaçları diplerinden keserek yenilerini dikiyorlarmış.
Skye adasına giderken öncelikle yol üzerinde Deniz Kartalı köyüne geliyoruz. Deniz kartalının kanat açıklığı 2 metre – 4 metre arasında değişiyor.
Şiirlere şarkılara ilham veren Skye Adası
Ardından Skye adasına geliyoruz. Burası oldukça ufak ve şirin bir ada. Ada etrafında tam tur yapıyoruz. Adanın doğal güzellikleri pek çok şiire ve şarkıya ilham kaynağı da olmuş. Bu eserler arasında en fazla bilineni ise Eilean a' Cheò (The Misty Isle) isimli şarkıymış.
Burada doğa ve yürüyüş sevenler için pek çok yürüyüş rotası var. Cuilin Tepeleri, Kırmızı tepeler (Red Hills) ve Blaven bunların en önemlileri.
Bu bölgede farklı bir lisan konuşulduğu dikkatinizi çekebilir. Rehberimizin söylediğine göre bu bölgede konuşulan bir şiveymiş.
Adada bir balıkçı köyüne geliyoruz. Bu köyde birer kahve molası verip, dönüş yoluna geçiyoruz.
Adanın etrafındaki araba yolu çok dar ama asfalt. Ancak tek araba sığabiliyor. Yalnız çok ilginçtir ki, yola yaklaşık 150 m – 200 m aralıklarla 1-2 arabanın girebileceği cepler yapmışlar. Karşıdan gelen arabayı görünce cebe girip, diğer arabaya yol veriyorlar.
Adayı ana karaya bağlayan köprüden geçerek, yolumuza devam ettik. Adada konaklamak isterseniz The Portree Hotel ve Raasay House gibi otelleri hem uygun fiyatları hem de kolay ulaşımı ile tercih edebilirsiniz.