İstanbul'da Askeri Müze Gezisi

İstanbul fethedilir. Ayasofya’da ilk cuma namazı kılınacaktır. İmam hutbede epey vaaz verir şöyle dua ettik böyle dua ettik. Şu kadar hocalarla dua ettik Allah’a şehri fethedebilmek için şehri dualar sayesinde fethettik der ve tam namaza duracağı esnada Fatih Sultan Mehmet seslenir “Hocam hakkınıza diyecek yok ancak benim kılıcımın da hakkını veriniz” der ve hocaya kılıcını verir. Bunun üzerine hoca da yaptığı hatayı fark eder ve ordunun da hakkını vermek için kılıcı da beline kuşanarak namaza durur. İşte bu kılıç orada mıdır bilinmez ancak binlerce parça eserin bulunduğu bu Silah Müzesi’nin temeli İstanbul’un Fethi’ne dayanır.

Tam da bu olayın cereyan ettiği Ayasofya’nın hemen arkasında bulunan Aya İrini Kilisesi de Silah Ambarı olarak kurulur. İlk başlarda eski ve önemi bulunan silahların bulunduğu bir depodur. Zamanla genişler ve 1846 yılında Ahmet Fethi Paşa önderliğinde ilk müzecilik faaliyetleri başlar. Müze çeşitli isimler ve yerlerde uzun süre görev yapar. Bugün müzenin olduğu Osmanlı zamanındaki Harbiye Binası 1841 yılında inşa edilir ve 1853 yılında çıkan yangında yanınca yeniden yapılır. Bina başlı başına bir tarihî eser. Devletin gücünü gösterir nitelikte kocaman taştan bir kale izlenimi veriyor. Mustafa Kemal Atatürk ve nice silah arkadaşları bu binada eğitim görmüş. Cumhuriyet’in ilanı ve Harbiye’nin Ankara’ya taşınması ile bina boş kalır. Çeşitli ordu merkezlerine ev sahipliği yapar. Bugünkü müze 5.000 den fazla eseri ile 10 Şubat 1993 yılında açılmıştır. Müze bütün teknolojiyi tarih ile buluşturmuştur.

Gezi Hazırlığı

Uzun zamandır yeniden gitmeyi düşündüğüm Silah Müzesi hakkında ufak bir araştırma yaptım. Müzeye gitmek için en iyi yol Anadolu Yakası’ndan E-5’ten Şişli’ye giden 252 numaralı iki katlı otobüslerdi. Fiyat konusunda ise herhalde gezilebilecek en ucuz müze. Öğrenci, memur, yaşlı vb. birçok şartta müze ücretsiz. Normalde ise üç lira gibi bir ücreti var ve geziye başlamak için her şey tamam.

Gezi

Öğlen saat 12.00 gibi kalkıyoruz. Hemen rahat kıyafetler giyinip yolculuğa çıkıyoruz. İki katlı otobüse binip yola çıkıyoruz. Eğer ikinci katın en önüne geçebilirseniz mükemmel, yok başka bir yere oturur iseniz de problem değil oralar da çok güzel. Mükemmel İstanbul manzarası ile ilerliyoruz, her zaman geçtiğiniz sokakları başka bir şekilde görmek çok güzel. Hele ki Boğaz Köprüsü’nden geçerken İstanbul bir başka güzel.

Şişli’de iniyoruz ve bir aktarma ile müzeye yakın bir yerde iniyoruz.

3

Müze biletlerimizi alıp giriyoruz. Girişte bizi Çanakkale Savaşı sergisi karşılıyor.

**Devamında ise tüm Türk tarihi. Birçok tarih kitabı okuyup birçok tarih dersi vermektense çocuklara bu müzeyi gezdirmek daha iyi. Müzede Türk tarihinin ilk gününden bu güne kadar olan her şey var. Aşağıdaki Türklerin soy ağacı.

Ordu düzenini kuran Metehan…

Türklerin değişmez Turan taktiği. Avrupa’yı tir tir titreten Atila.

Tonyukuk kitabeleri. Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt Zaferi. Nöbet tutan askerin II. Mahmut’u darp ettiği tüfek.

Yapılan ilk dalgıç kıyafeti. Mustafa Kemal Atatürk’ün okuduğu sınıf.

8

Suikaste kurban giden Mahmut Şevket Paşa’dan kalma hatıralar…

9

II. Abdülhamit’in çalışma masası ve sayılamayacak kadar çok eser içinde gezimiz devam edip gidiyor. Eğer müzeye zamanlı gelirseniz saat 15.00’da başlayan muhteşem mehter gösterisini izleyebilirsiniz. Müzenin içinde bulunan büfede çok uygun fiyatlara yemek yiyebilirsiniz. En son dışarıya çıkıyoruz ve dışarıda Seyit Onbaşı’nın kullandığı top.

Bir helikopter, bir tank ve yüzlerce parça top. En sonda müzenin asıl parçası olan müze binasının çevresinde bir tur atarak müze gezimizi sonlandırıyoruz.

Ve bonus...

Yazımın ** işaretinden sonraki kısmını Harbiye Askeri Müzesi’nin hemen yanında bulunan Her ne kadar 1946 yılında yapılmış ve binaya dâhil olmasa da tek başına tarihî bir mekân olan Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda geldiğim bir konseri beklerken tamamlamanın mutluluğunu yaşıyorum. Bir nevi yazı geldiği yere geri döndü.

11

Açıkhava Tiyatrosu ilk bakışta çok eski Yunan kolezyumlarına benzese de küsmen yakın bir tarihte inşa edilmiş işte bu güzel mekânda da yazımı tamamlıyorum. Bir dahaki gezilerde görüşmek üzere.