Farklı dokusuyla dikkat çeken, aynı zamanda doğal ve kültürel varlık olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan; Kapadokya uzun zamandır gitmek istediğimiz bir yerdi. Kapadokya'ya gitmek için nisan-mayıs ya da ekim-kasım aylarını tercih edin dediler. Bence de haklılar. Ancak biz gitme işini daha fazla erteleyemedik ve bir çılgınlık yapıp kapıdan baktırıp kazma kürek yaktıran sevgili mart ayının te en başında yola koyulduk. Mart ayını seçmemizin dezavantajlarının yanında birçok avantajı oldu. Mesela uçak biletlerini neredeyse yarı yarıya aldık. Oteli inanılamayacak kadar uygun bulduk ve bonus üç mevsimi birden yaşadık. Yaz kesinlikle bunlardan değildi. Üşüdük hatta donduk ama yılmadık. Her yeri gezmek için 3 günümüz vardı ve durmadan gezmeliydik. Bu sebepten sağlam bir plan yaptık ki gideceklere yegene tavsiyemdir; rotanızı doğru oluşturursanız 3 günde Kapadokya gezilir ama tadını çıkara çıkara gezmek için 4-5 gün daha ideal olacaktır.
Ulaşım
Efendim ilk olarak ulaşımdan bahsetmek istiyorum. Uçak bilet fiyatı burada biraz etkili oldu. 2 seçeneğimiz vardı. Nevşehir Havalimanı veya Kayseri Havalimanı'ndan birisini seçecektik tercihimizi Kayseri'den yana kullandık. Rotamız bir ölçüde buradan belirlenmiş oldu. Kayseri’den hemen bir araç kiraladık. Nevşehir’i gezmek için gerçekten arabaya ihtiyaç var. Otobüs ve minibüsler belli bir yere kadar ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyor. Taksi deseniz o kadar zengin değiliz.
Kalacak Yer
Kalacak yer olarak Göreme’yi belirledik ve ona göre hareket ettik. Elite Stone House’da çok makul bir fiyata konakladık. Diğer seçeneklerimiz Travellers Cave Otel ve Sultan Cave Otel idi. Onlarda uygun fiyatlıydılar. Sıkı takipte olursanız bizim gibi deli dehşet bir kampanyaya denk gelebilirsiniz. Neyse aracımızı Sixt rent a car dan kiraladık. Kayseri – Nevşehir arasın en fazla 1 saat alıyor. Biz en yakın konum olan Avanos’u gidilecek ilk yer olarak belirledik.
Gelelim rotamıza:
Avanos
Sallanan Köprü
Kızılırmak üzerindeki Sallanan Köprü ilk durağımız oldu. Biraz gezinip soğuğa yenik düştük ve hemen yakındaki, oldukça merak ettiğimiz Saç Müzesi'ne yol aldık.
Saç Müzesi
Müzeye giriş ücretli değil. Müze dışında hediyelik Kapadokyaya dair hediyelikler satılıyor burada. Saç Müzesi'nin temasına gelecek olursak, bizi oldukça şaşırtan bir manzara ile karşılaştık. Bize aktarıldığı kadarıyla, Fransız bir kadın dükkan sahibiyle yaşadıkları duygusal ilişki sonrasında hatıra olarak, telefonunu, adresini ve bir tutam saçının olduğu bir kağıt bırakır. Hikayeyi dinleyen kadınlar, etkilenip aynı şekilde saçlarını kesip, iletişim bilgilerini yazarlar. Her yıl 10 kadın bıraktıkları hatıra saçlardan rastgele seçiliyor ve Kapadokya'da çömlek kursuna gitme hakkı kazanabiliyormuş. Müzede resim çekmek ne yazık ki yasak. Biz de saygı duyduğumuzdan çekmiş olsak da paylaşmıyoruz :)
Güray Müze
Hem modern sanattan hem de tarihten bir şeyler bulabileceğiniz müze aynı zamanda kendi çömleğinizi yapabileceğiniz bir yer. Gezerken ve çömlek yaparken çok keyif aldık ve hiç kolay bir iş olmadığınıda görmüş olduk.
Paşabağ Vadisi
Rahipler Vadisi olarak da bilinen Paşabağ Avanos – Göreme yolu üzerinde Zelve tabelasını takip ettiğinizde karşınıza çıkıyor. Peribacası masum köylüler olarak. Her yerini resimlemiş olabiliriz. Diğer gezdiğimiz yerlere göre gezilmesi daha kolay olan bir yer.
Zelve Örenyeri
Paşabağ’ın hemen 1 kilometre ilerisinde bulunan Zelve oldukça geniş bir yerleşim. Üç vadiden oluşuyor ve peribacalarının en yoğun olduğu bölge, bunu ilk girişte fark edebiliyorsunuz. Hristiyanlar 9. ve 13. yüzyıllar arasında Zelve’de yaşamış ve ilk Din eğitimleri burada verilmiş.
Çavuşin Köyü
Burada gidilebilecek iki kilise var.
1. Vaftizci Yahya Kilisesi
2. Çavuşin Kilisesi
Kızılçukur Vadisi
Kızılçukur’a ulaşmak için bayağı bir tırmanıyoruz. Güneşi batırmak için çok ideal bir nokta, peribacalarının kızıllığı ile ortaya çıkan manzara görülmeye değer. Giriş bedeli kişi başı 2 TL. Oturabileceğiniz bir çay bahçesi mevcut. Burada atıştırabileceğiniz aperatif yiyecekler de var. Manzaraya karşı konulmuş eski koltuklar, sedirlerle nasıl deli dehşet fotoğrafların çıktığından bahsetmiyorum bile. Mutlaka gidilmeli ve güneş batırılmalı.
İlk günün yorgunluğu bizi bizden alıyor ve bir şeyler yemek ve içmek için Göreme merkezinde yer alan, oldukça samimi bir ortama sahip, şık sunumlarıyla bizden tam not alan Mydonose Cafe'de soluğu alıyoruz.
İkinci günün planı bol merdiven içeriyor. Planı yaparken mesafelere göre yaptık. Bu kadar yorulabileceğimizi düşünmemiştik. Baştan uyaralım.
Güvercinlik Vadisi
Meşhur nazar boncuklu ağacın olduğu vadi. Göreme ve Uçhisar arasında kalıyor. Trekking yapmak isteyenler için ideal bir mesafe olabilir.
Kaymaklı Yeraltı Şehri
Nevşehir’e 20 kilometre uzaklıkta yer alan Kaymaklı Yeraltı Şehri'nin tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar dayanıyor. 8 kattan oluşan yerleşimin 4 katı gezilebiliyor. Girişte kırmızı okları, dönüşte de mavi okları takip ederek gezebiliyorsunuz. Oklar olmasa halimizi düşünemiyorum. Hititler döneminde 8 katı oluşturulan şehir Roma ve Bizanslılar tarafından genişletilip bir şehir haline getirilmiş. Yeraltı şehirlerinden en geniş alana sahip olanı Kaymaklı Yeraltışehri.
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Kaymaklı Yeraltı şehrini gezdikten sonra bir 10 dakika daha gidip Derinkuyu’ya ulaşabilirsiniz. Derinkuyu, Kaymaklı’ya oranla daha dar ve dik. 50 metre aşağıya ineceğimiz söylendi. En aşağıya yani kilisenin olduğu bölüme inerken dar bir koridordan geçmeniz gerekiyor. Aşağı inerken veya yukarıya çıkarken bağırınız. Aksi takdirde sıkışıp kalabilirsiniz. Bu dar koridorda bir turist kafilesiyle karşılaşılmasını hayal bile etmek istemiyorum. Roma’lı askerlerin zulmünden kaçmak için uzun süre yaşamaları gerektiği için Hristiyanlar, yeraltı şehrine şaraphane, toplantı odaları dahil bir çok alan inşa etmişler.
Ihlara Vadisi
Derinkuyu yeraltı şehrinden Ihlara Vadisi'ne doğru yola koyulduk. Ihlara Vadisi Kapadokya’ya gidenlerin genellikle gezi planına dahil ettiği bir yer ancak Aksaray’da yer aldığının bilgisini verelim. Göreme merkezine de 1 saat 15 dakika uzaklığında olduğunu da ekleyelim. Tabelaları takip ederek giderseniz yol sizi vadinin orta girişine getiriyor. 14 kilometrelik bir vadiden bahsettiğimiz için nereden giriş yaptığımızın çok önemi olmuyor bizim için. Yalnız yorucu bir ayrıntı var. Vadiye orta girişten yani Belisırma girişinden girerseniz 400 merdiven inip 400 merdiven çıkmanız gerekiyor. Vadiye indiğinizde sola doğru yürürseniz. 1.5 kilometre uzakta gözleme yapan restoranlar var.
Uçhisar Kalesi
Uçhisar Kalesi'ne gitmek konusunda Ihlara Vadisi de bizi yıldıramadı. Çünkü güneşin batışını Kapadokya’nın en yüksek noktasından izleyecektik. Bütün merdiven unsurunu barındıran gezi noktalarını da aynı gün içerisinde seçmemiz biraz talihsiz oldu ne yalan söyleyelim ama yine de karşılaştığımız manzaralar bizi motive ettiğinden yüzlerimiz gülüyordu. Bütün Kapadokya’yı kuş bakışı görebileceğiniz bir konumda olan kale, gün batışı için ideal nokta olabilir.
Museum Otel
Uçhisar Kalesi'nden yorgun, argın ve üşümüş olarak çıkış yapıyoruz. Bu yorgunlukla olmaz deyip bir kahve molası verelim diyoruz ki zaten akşam yemeği yemek dışında daha başka bir aktiviteye halimizde yok. Tüm merdivenleri başarıyla tüketmişiz. Bunun için deli kalorili şeyler yiyebiliriz tabi ki. Museum otelin kendine ait bir restoranı bulunuyor. Lil’a Restoran, oldukça geniş bir menüye sahip olmanın yanında son derecede şık bir yer. Osmalı motiflerini her köşede görebiliyorsunuz. Yemek olmasa da kahve ve manzara için mutlaka uğrayın derim.
3.gün
Aşıklar Tepesi
Güne erken başlamak bir alışkanlık oldu bizde, bugün de balonları göremezsek bayağı moraller bozulacaktı. Neyse ki şansımız yaver gitti ve balonların uçuş yapacağını öğrenip, hemen fırladık.
Balon demişken biz hava şartları sebebiyle cesaret edemedik, balona binme işini erteleyip seyretme ile yetinmeye karar verdik. Balonları izlemek için en iyi nokta bence Aydın Kırağı Tepesi aynı zamanda Aşıklar Tepesi olarak da anılıyor. Aman diyeyim internetten aşıklar tepesi diye yön bulmaya çalışmayın, çok uzaklara götürmeye kalkıyor. Arabayla belirli bir noktaya kadar gidip sonrasında en fazla 5 dakikada tepeye ulaşabiliyorsunuz. Sonrasında balonların birer birer havalanmasıyla görsel bir şölen başlıyor. İzlemek fotoğraf çekmek hepsi çok keyifli.
Balonları uzunca seyrettikten sonra kahvaltı molası verdik ve 1 saatlik molamızda aniden başlayan kar yağışı sonrasında her yer bembeyaz oldu. Gezinin başından beri karlı da çok güzel olur buralar deyip duruyorduk. Bayağı şanslıydık ki 3 günde Kapadokya’yı beyazlara bürünmüş bir halde de görebildik.
Göreme Açık Hava Müzesi
Göreme Açık Hava Müzesi'ni son güne bırakma sebebimiz çok yakınımızda olmasından kaynaklanıyordu. Göreme açık hava müzesi kiliselerden oluşuyor desek yalancı olmayız. Göreme Açık Hava Müzesi’nde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basileus Kilisesi, Elmalı Kilise, Aziz Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise gezilebiliyor (muze.gov.tr,2017). Karanlık Kiliseyi görmek istiyorsanız giriş ücreti haricinde 10 TL ekstradan ödemeniz gerekiyor. Biz merakına yenilenlerdeniz. Karanlık Kilise'ye tereddütsüz giriyoruz. Burasını diğer kiliselerden farklı kılan duvardaki resimlerin son derece özenli bir şekilde korunması. Tüm figürler çok net ve fotoğraflamak kesinlikle yasak. Bu kadar canlı görünmelerinde iyi bir bakımın olduğunu da düşünmekteyiz, çünkü bayağı yağlı boya yapmış kurumaya bırakmışsınız havası var duvarlarda, çok beğendik.
Üçgüzeller
Göreme Müzesi'nde gezmedik yer bırakmadıktan sonra Ürgüp’e doğru yola çıkıyoruz. Yol üzerinde olduğunu bildiğimiz Üçgüzeller'e uğrama planımız var. Bayağı ne tabela var ne bir işaret, Göreme’den Ürgüp’e giderken solda kalıyor güzellerimiz bilginiz olsun. Ürgüp diğer gezdiğimiz yerlere göre daha büyük bir ilçe gibi geldi bize.
Asmalı Konak
Asmalı Konak’a vaktimiz olursa uğrayacaktık derken pat diye karşımıza çıktı, biz de uğramadan yapamadık. Dizide kullanılan bazı eşyalar hala duruyor bu konakta. 3 TL vererek burayı gezebiliyorsunuz. Gezerken insan eskiyi hatırlıyor tabi çok flu olarak. "Ne diziydi be" diyorsunuz geziyi tamamladıktan sonra :)
Turasan Şarap Fabrikası
Asmalı Konak’ın hemen ilersiinde bulunan şarap fabrikasının satış ve tadım için ayrı bir bölümü bulunuyor. Daha önce hiç görmediğim bir ilgi ve sabır ile şarap ikramları yapılıyor. İstemiyorum deseniz de bakıyorsunuz kadehler dolmuş. Herkesin damak tadı farklı tabi ama ben Turasan Öküzgözü ve Boğazkere’i ayrı bir övmek istiyorum. Orta sertlikte ve içimi çok rahat ikisinin de.
Mustafa Paşa
Sinasos olarak da anılan Mustafa Paşa Hristiyanlığın yoğun yaşandığı bir bölge, bu sebeple 30’a yakın kiliseyi bünyesinde barındırıyor. Aziz George, Aziz Vasilios ve Aziz Stefanos Kiliseleri ve Aziz Basil Şapeli bu kiliselerden öne çıkanlar. Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi de bu bölgede yer almakta.
Dönüş
Dönüş zamanı yaklaştığı için ve gezeceğimiz yerleri büyük ölçüde verimli bir programla tamamladığımız için mutlu ve yorgun olarak Güzel Atlar Ülkesi'ni yani Kapadokya’yı geride bırakarak Kayseri’ye doğru yola çıkıyoruz. Mutlaka gezilip, görülmesi gereken bu topraklar bizi çok etkilemeyi başardı, şimdiden bir daha ne zaman gitsek planları yapmaya başladık bile.
Keyifli okumalar :)