Koalaları ile Sydney – 1. Bölüm

Hobart’tan 1 saat 20 dakikalık uçuş sonrası Sydney’e geliyoruz. Sydney Avusturalya’nın en eski şehri. 2. eski şehri ise Hobart’tı ama şimdi Tazmanya’nın en önemli şehri.

1888’de İngilizler, mahkum grupları ile birlikte Sydney’e geliyorlar. İngilizler bu mahkum gruplarını çalıştırarak şehri yapılandırıyorlar.

Şehre geldiğimiz gibi hızlıca ön bir şehir turu yapıyoruz. İlk olarak Oxford caddesinden geçiyoruz. Bu caddede büro ve ofis binaları mevcut.

305 metre yüksekliğinde bir Sky Tower bulunuyor. Bu binanın 76. katına çıktık ve şehri kuşbakışı seyrettik. Şehri tepeden görmenin en güzel yolu bu Sky Tower’a çıkmak. Burası 1980 senesinde yapılmış. Tam tepesinde 30 metre yükseklikte bir anten kulesi var. Bu anten Sydney’deki telekomünikasyon için kullanılıyormuş.

Sydney çevresindeki deniz çok derin olduğundan çok büyük gemiler rahatça limana yanaşabiliyor. Buradan güney yarım kürenin en geniş köprüsü olan 500 metre uzunluğundaki meşhur Harbour Bridge’i (Darling Harbour’da) görüyoruz. Bu köprünün hemen yanında Sydney’in sembolü haline gelmiş olan Sydney Opera binasını yer alıyor.

Köprü ve Opera binasını aynı kareye sığdırarak güzel fotoğraflar çekiyoruz. Opera binası gerçekten çok etkileyici. Söylenenlere göre buranın mimarı Jorn Utzon, portakal yerken peçete üzerine attığı portakal kabuklarının dilimlerinden etkilenerek bu projeyi hayata geçirmiş.

Diğer bir söylentiye göre ise istiridye kabuklarından esinlendiği. Ve bir diğerine göre ise yelkenlilerden esinlenmiş. Artık her neden esinlendiyse, 5532 koltuklu bu opera binası 1973 senesinde açılmış. Çok etkileyici olan bu opera binası, Unesco dünya mirasları listesine girmiş.

Bina 183 metre uzunluğunda ve 118 metre genişliğinde. Üzerine kurulduğu alan ise 1,8 hektar. 5 tiyatro salonu var içerisinde. Dünyada görülmesi gereken yerlerin içinde yer alıyor. Buradan Hyde Park’a gidiyoruz. Burada kraliyet botanik bahçelerini görüyoruz. Çok değişik ağaç ve çiçekler ve kaktüs bahçeleri arasından keyifli bir yürüyüş yapıyoruz. Bu park çok geniş bir alana yayılmış durumda. Yeni evlenen çiftlerin çok fazla rağbet ettikleri bir yer. Biz o gün 3 çifte (gelin – damat) rastladık. Gelin ve damadın yanında hepsi aynı şekilde giyinmiş 4 erkek ile 4 bayan vardı. Erkekler siyah takım elbise beyaz gömlekli, bayanlar ise kırmızı elbiseliydi. Hepsi sanki bodyguard ve nedime gibi gelin ve damadın yanında sıralanmışlardı. Bu manzara görülmeye değerdi; Karşıda opera binası, hemen yanında Harbour Bridge, arada deniz ve Hyde Park, Parkta gelin damat ve onlara eşlik eden siyah takım elbiseli ve beyaz gömlekli erkekler ile kırmızı elbiseli kadınlar. Yemyeşil bir park, etrafta çeşitli ağaçlar ve çok çeşitli kuşlar... Bunların hepsi tek bir karede harika idi.

Parkın bir başka köşesinde nezih bir kır düğünü vardı. Parkın içerisinde dolaşan kırmızı dar, uzun bir tramvay (tekerlekli). Yer yer göller içinde fıskiyeler, nilüferler, çeşitli kuşlar. Burası cennet gibi. Botanik bahçesi ayrı güzel. Envai çeşit bitki örnekleri ve kaktüs bahçesi. Mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Sydney’de işsizlik oranı sadece %5. Refah düzeyi yüksek, nüfusun %65’i zengin.

Sydney’deki görülmeye değer yerlerden bir diğeri ise Queen Victoria Building. Bu binanın hem içi hem dışı mükemmel. İçindeki yer döşemeleri ve tavanlar muhteşem. İçinde çok gösterişli büyük bir saat var. Burada her saat başında bir gösteri oluyor. İçerisinde çok şık mağazalar ve hediyelik eşya satan yerler bulunuyor.

Buradan sonra motorla liman gezisi yapıyoruz. Sydney’i bir kez de denizden seyrediyoruz.

Limanda Harbour Bridge köprüsü ayağında, okyanus içinde çok büyük bir akvaryum geziyoruz. Bu akvaryumda zemin ve tavan ve yan taraflar tamamen cam. Sanki okyanusun ortasında köpekbalıkları, vatozlar gibi pek çok deniz canlısı ve mercan kayalıkları arasında yürüyor gibi hissediyorsunuz kendinizi. Monako’daki, Barcelona’daki ve Singapur’daki akvaryumdan daha iyi bence.

Akvaryumdan çıkışımızda hava kararmıştı. Liman boyunca sıralanan kafe ve restoranlarda yüksek sesli müzik ve gençler... Burası bayram yeri gibi. Bu bölgede gece hayatı çok renkli. Pik caddesi de çok keyifli. Trafiğe kapatılmış bu caddede çeşitli sokak gösterileri yapıyorlar.

Market Street’te 1900’lü yıllardan kalma çok sayıda görkemli bina var. Caddelerde ışıkların yanı sıra, yaya geçitlerindeki yerlerde de sağa bakınız, sola bakınız diye kocaman harfler ile yazılmış yönlendirmeler bulunuyor. Bir çok ülkede olduğu gibi burada da trafikte öncelik yayalara ait.Sydney'de alışveriş, yemek ve restoranlar için ideal konumda bulunan Primus Hotel Sydney ve Adge Apartment Hotel konaklamak için tercih edilebilir.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.