Bregenz, Avusturya'nın Vorarlberg eyaletinin başkentidir ve Konstanz Gölü'nün kıyısında yer alır.
Almanya ve İsviçre'ye sınırları arasında bulunan bu küçük Avusturya şehrini gezmek bize oldukça keyif verdi. Doğası mükemmel. Orman, göl ve Alpler şehre muazzam bir güzellik katıyor.
Burası Türkiye'de Viyana ya da Salzburg kadar çok bilinen bir şehir değil. Bregenz'i keşfetmeye göl kıyısında yürüyerek başladık. Göl kıyısından Almanya'nın başka bir şehri olan Lindau'yu da görebilirsiniz.
Göl yürüyüşümüzün sonunda yaz aylarında renkli festivallere ev sahipliği yapan festival alanı karşımıza çıkıyor. Söz konusu festival kapsamında hazırlanan yüzer bir sahne üzerinde, açık havada düzenlenen etkinliklerde dünyaca ünlü operalar sergileniyor.
Göl karşısında devam eden caddeden şehir merkezini dolaşmaya başladık. Avrupa kıtasının en küçük ev cephesini görüp, fotoğrafladık.
Rathaus Caddesi'nde bir turist ofisi bulunuyor. Ofisin hemen karşısında ise şehrin en ünlü müzesi Vorarlberg Müzesi var. Kaiser ve Römer caddelerinde ise restoranlar ve mağazalar var.
Şehirde St. Nepomuk Chapel, Seekapelle St. George, Sacred Heart Parish Church gibi kilise ve şapeller görülebilir. Şehir merkezinde levhaları takip edip, kısa bir yokuş çıkıp eski şehir merkezlerine ulaştık. Buradaki evlerin sıcaklığı, mimarisi, dıştan görünüşü insanı cezbediyor.
İzlemiş olduğum Ortaçağ filmlerinden bir sahnede gördüğüme benzer bir kale kapısından girip Martin Sturm isimli kuleye doğru yürüdük.
Buranın da gezilmesinden sonra şehir gezimize devam ederken yüksek bir tepenin zirvesine yakın kısımda konumlanmış bir yapı gördük. Tepeye çıktığımızda manzara mükemmeldi. Tüm Bregenz ayaklarımızın altındaydı. Söz konusu yapının da bir restoran olduğunu anladık. Restoranın ismi; Gebhardsbergs. Kesinlikle oturup bir kahve içmenizi tavsiye ediyorum. İçeride minik bir kilise, restoran ve girişte ise çeşitli silahların sergilendiğini gördük.
Buradan çıktıktan sonra gezimizin son durağına "Eichenberg"a gitmek üzere yola koyulduk. Çok yüksek bir dağı tırmandık. Ama dağın tepesine çıkıp manzarayı gördüğümüzde kesinlikle buna değdiğini düşündük. Karadeniz'i anımsattı bana. Muhteşem bir orman manzarası içinde göl manzarasını seyretmek inanılmazdı. Kar bu manzara ayrı bir güzellik katıyordu. Bu şehirde plazalar, devasa binalar arasında kaybolmuyorsunuz ve insana huzur veriyor.