Lofoten Adaları’na olan 1 haftalık kış gezimi sıcağı sıcağına (aslında soğuğu soğuğuna) yazmak istedim. Lofoten Adaları Norveç'in kuzey batısında konumlanmış olan bir takımadalar zinciri ve baştan çıkarıcı fiyort manzaralarıyla ilgi topluyor. Çoğumuzun bildiği üzere Norveç genel olarak pahalı bir ülke. Lofoten Adaları’na yazın turist akını olduğu için fiyatlar o dönemde çok yüksek. Kışın ise daha kabul edilebilir fiyatlarda seyahat ve konaklama sağlayabiliyorsunuz. Sıcak Golfstrim akıntısı sayesinde Adalar’da kışın sıcaklık 0 / -15 arasında seyrediyor ve bu sıcaklıklar 69. enlem için gayet yüksek sıcaklıklar. Kış döneminde güneş 2-3 saat gözüküyor, alacakaranlık saatlerle birlikte 6-7 saat kadar gündüz oluyor, kalan 17 saat kadar ise tamamen gece. Bu durumdan ötürü işletmelerin çalışma saatleri çok değişiklik gösteriyor, çok erken kapanan işletmeler olduğu için gideceğiniz yerin çalışma saatlerine çok dikkat etmelisiniz ve güneş ışığını olan saatleri çok iyi kullanmalısınız. Bu adalar Kuzey Kutup Dairesi’ne dâhil olduğu için de kış döneminde kuzey ışıklarını izlemek için en elverişli yerlerden biri.
Bu bölgeye gelmenin en kolay yolu bu çevredeki en büyük şehir olan Tromso'ye uçakla gelmek. Adalar arasındaki ulaşımı arabayla sağlayabiliyorsunuz, köprüler ve tüneller var. Adalarda ufak tefek kasabalar var ve büyük yerleşim hiç yok. Medeniyetten biraz uzaklaşıyoruz diyebiliriz. Benim en önemli tavsiyem araba kiralamanız. Küçük küçük pek çok yerleşim yeri olduğu için pek çok otobüs bileti almak ve bulmak, masraflı ve zor olacaktır. Ayrıca yol boyunca karşınıza çıkan manzaralarda keyfinizce mola verip manzaranın tadını çıkarmak isteyeceğiniz için araba kiralamak en mantıklısı olacaktır.
Bazı kasabalar diğerlerine göre daha büyük ve turistik imkânlar sunuyor. En büyük ve turistik kasaba Svolvaer ve buradan pek çok gezi turu, safari turu gibi etkinliklere ulaşım sağlanıyor. Köpeklerle kızak turları, kuzey ışıkları izleme turları, dağ tırmanışları gibi birçok şey var. Hız botlarıyla yapılan deniz safarisi ve deniz kartallarını gözleme turu fiyat/performans olarak en iyisi diye düşünüp ben bu tura katıldım. Dalgalara karşı adrenalin dolu bir yolculuktan sonra Trollfjord’da dünyanın en büyük kartallarını vahşi ortamında gözlemek insanı etkiliyor.
Bir başka büyük kasaba, adaların kuzeyinde kalan Andenes. Buradan da balina safarileri ve scuba diving turları kalkıyor. En güzel manzaralar ise takımadaların sonuna doğru yer alan Reine, A,Hamnoy gibi ufak kasabalarda sizi karşılıyor. Bu uç kasabalarda çok fazla profesyonel fotoğrafçı var, dünya çapında ünlü fotoğrafçılarla karşılaşma şansınız çok yüksek. Manzaralar mükemmel olduğu için tam bir fotoğrafçı cenneti. Tabii yol boyunca ilerlerken Nusfjord, Trollfjord, Skjelfjord gibi noktaları kaçırmamak lazım. Benim en beğendiğim Skjelfjord oldu, özellikle gün doğumunda ve gün batımında fiyort manzaraları çok güzel oluyor. Yine yol üzerinde kalan Lofotr isimli Viking Müzesi’ni kesinlikle ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Vikinglere dair en geniş bilgiyi alabileceğiniz en güzel yer denilebilir. Adı müze ama pek müze gibi değil, aslında bir Viking evini geziyorsunuz ve pek çok şey gerçek. Heyecanını kaçırmamak için daha fazla bilgi vermek istemiyorum ama buraya kesinlikle gitmelisiniz. Son olarak eğer Tromso'den adalara gidiyorsanız yolunuz üzerinizde kalan Polar Park bir vahşi yaşam parkı ve kutup hayvanlarını görebileceğiniz bir durak. Geniş yaşam alanları olan güzel bir park.
Gelelim bu mevsimde insanların buraya gelmesinin en temel sebebi olan kuzey ışıklarına. Ne yazık ki bu konudaki en temel etken şans. Kuzey ışıkları turları pek çok yerden kalkıyor ve sizi daha iyi görülebilen noktalara götürüyorlar ama fiyatları çok yüksek, şans etkili olduğu için ben gerekli görmedim. Hava durumunun bulutlu ya da açık olmasına ve güneşteki patlamaların şiddetine göre kuzey ışıklarını görme ihtimaliniz değişiyor tamamen. Bir haftalık gezim boyunca ben sadece 1 gece kuzey ışıklarını gerçekten güzel görebildim. Işıklarla ilgili çok bir şey söylemeye gerek yok sanıyorum; gökyüzünde dans eden etkileyici bir renk cümbüşü... Ölmeden yapılması gereken şeylerde üst sıralarda yer almalı bence. Işıkların fotoğraflarını çekmek içinse güzel bir kameraya ihtiyacınız var ve gitmeden önce ışıkların fotoğrafları nasıl çekilir öğrenmelisiniz. Gerçekten zor zanaat, ben uzun süre çözemedim ama en sonunda başardım. Bu arada sakın tripotsuz gitmeyin, fotoğraf makinanızı bir yere sabitlemeniz gerekiyor. Eğer eliniz titrerse kuzey ışıklarının güzel fotoğraflarını çekemeyebilirsiniz.
Konaklama olarak en ucuz ve kaliteli yer olan Fast Hotels’i tavsiye ediyorum. Değişik bir sistemleri var, resepsiyon yok, her şey elektronik işliyor ama otel gayet güzel. Benim de yaptığım gibi arabanın içinde uyku tulumlarıyla uyumak da bir seçenek. Yazın ise çadır kurma seçeneğiniz bulunuyor.Yerel tatlar olarak ise güneşte kurutulmuş codfish (Lofoten Adaları’nın sembolü balık) ve somon denemelisiniz. Ren geyiği eti ve balina eti de yerel lezzetler arasında. Ren geyiği etini şiddetle tavsiye ediyorum. Ben Svolvaer'deki Borsen Spiseri isimli restoranda denedim ve enfesti. Restoranlarda fiyatlar yüksek ama bir kaç gün de olsa kendinizi ödüllendirmeye çalışın çünkü kaçırılmaması gereken tatlar var.