Bir Kuzey Mucizesi: Tromso

Tromsö'ye Türkiye'den direkt uçuş yok. Oslo'dan çeşit çeşit havayolu şirketinin günde 10'a yakın seferi var. 71. enlemde yer alan Tromsö, Oslo'ya uçakla bile iki saat. Karayoluyla ulaşmaya çalışırsanız en az 35 saat. Norveç içinde uçak biletleri inanılmaz pahalı. Oslo-Tromsö gidiş dönüş biletlerimizi yaklaşık 4 ay önceden Norwegian (bknz: low-cost şirket) (yine bknz: Oslo-Rejkjavik arası gidiş dönüş 80 Dolar) ile kişi başı 300 dolara aldık. "Neden Tromsö?" diyebilirsiniz tabii ki. Hemen açıklayayım: Şubat ayındaki kuzeyli gezimizin hedefi 'Kuzey Işıkları'ydı. Aslında hedefimiz Svalbard'a gitmekti. Ama Svalbard cehennemin dibinde olduğu için Tromsö kadar çok uçak yok ve uçak biletleri Tromsö'den bile pahalı. Uçak saatleri çok tersti, ayarlayamadık; biz de dedik Svalbard olacağına Tromsö oluversin...

Tromsö'ye öğlen 11.00 gibi indik. Hava yeni aydınlanmıştı. Tromsö Havaalanı oldukça küçük. Şehre ulaşmak için üç alternatif var: Taksi (pahalı), Flybussen ve belediye otobüsü. Belediye otobüsü tek gidiş 50 NOK (2016) (yaklaşık 18 TL). Ancak çok sık değil ve uçak iniş ve kalkış saatlerine göre ayarlanmamış. O yüzden biz Flybussen seçeneğini seçtik. Flybussen gidiş-dönüş 120 NOK. Şehir merkezine 15 dakika içinde varıyor, otellere yakın noktalarda duruyor. Ve en önemlisi otobüs saatleri uçak saatlerine göre ayarlanmış, o yüzden sabah 6.00'daki uçağa bile rahat rahat ulaşabiliyorsunuz. 

Tromso semaları

Coğrafya derslerinde gördüğümüz Gulf Stream burada etkisini bir hayli gösteriyor. 71. enlemde bulunan Tromsö'de çok şiddetli bir kar fırtınasına denk geldik ama hava hiçbir zaman eksi on derecenin altına düşmedi. Kar fırtınası ihtimali uçakların iniş-kalkışlarını nasıl etkiliyor diye düşünebilirsiniz. Adamların koşulları hep böyle olunca teknolojileri de o şekilde. Sadece bir kere göz gözü görmeyecek, havaalanının camlarını kıracak kadar şiddetli bir fırtınanın ortasında uçağımız vardı, biz kalkamaz diye düşünürken, iki saatlik rötarın sonucunda efendi efendi kalktı. 

Tromsö'de rezervasyonumuzu ilk Smart Hotel'e yaptırmıştım. Smart Hotel oldukça merkezi konumda ve fiyatı da diğer birçok otele göre daha uygun. Ama daha sonra booking.com'daki kampanyasından dolayı Ami Hotel'e geçiş yaptık. Ami Hotel bir tepenin üstünde yer alıyor. Filmlerden fırlamış gibi. Ama bizim gibi kar fırtınasının ortasında giderseniz tepeyi çıkmakta zorlanabilirsiniz. Bizim sırt çantalarımız olduğu için bavul çıkartacağız derdimiz olmadı ama bavulla ulaşmak çok zor. Ama otelimizden çok memnun kaldık. Sabah altıda çıkacağımız için bize paket kahvaltı hazırladılar. Çok güzel manzaralı bir oda verdiler. 

Ami Hotel

Tromsö'nün en önemli özelliklerinden biri de pistsiz kayak imkanı tanıması. Biz gitmeden iki gün önce Kayak Festivali varmış. Bizim otele yerleştiğimiz gün birçok kayakçı otelden ayrılıyordu. Kimisi otelimizin yokuşunu inmek için yaratıcılıklarını kullanıp kayaklarıyla indi aşağıya, bize de kıskanarak bakmak düştü. 

Otele eşyalarımızı koyduğumuz gibi Tourism Information'a gittik. Size verebileceğim en büyük Tromsö tavsiyesi gezinize buradan başlamanız. Eğer tura katılma gibi bir niyetiniz varsa hangi tur boş, hangi tur nereye gidiyor, nasıl gidiyor, fiyatlar nasıl her şeyi söylüyorlar. Biz Kuzey Işıkları için imkansız bir havada gitmemize rağmen bize en uygun turu önerdiler. Şöyle açıklayayım: Hava güzelse kamp şeklinde turlara katılmak daha mantıklı. Sizi şehrin dışında bir noktaya götürüyorlar. Orada tesisleri var, sıcak sıcak oturup Kuzey Işıkları keyfi yapıyorsunuz. Ama hava çok kötüyse o zaman tek şansınız hareket eden turlara katılmak. Yani altınızda otobüs, yanınızda yılmak bilmeyen bir rehber olacak, gerekirse Finlandiya'ya varana kadar gezeceksiniz. Biz bunları gitmeden tabii ki de bilmiyorduk, Tourism Information öğretti ve bize Arctic Guide Service'i önerdiler. Tromsö'de bulup bulabileceğiniz en ucuz hareketli Kuzey Işıkları turu bu. Kişi başı 900 NOK (Evet hesapladınız ve neredeyse 300 lira olduğunu fark ettiniz, Norveç'e hoşgeldiniz). 

Şehir minnacık. Bir ana caddesi var. Bir de uzak diyarlarda üniversitesi var, dünyanın en kuzeyindeki üniversite olmakla övünüyorlar. Üniversiteden dolayı şehirde İskandinav şehirlerine oranla çok daha fazla genç var. Buna paralel olarak da Norveç standartlarının üzerinde bir gece hayatı var. Tromsö aslında birkaç adadan oluşuyor. Şehirde en çok ziyaret edilen yerler Polaria, Artic Cathedral, Tromsö Müzesi, Polar Müzesi ve Botanik Bahçe. Biz hiçbirine gitmedik ama Tourism Information'da Botanik Bahçeleri çok övdüler. Çünkü bu kadar kuzey enlemlerde yetiştirilebilen en ilginç bitkiler buradaymış.

Arctic Cathedral ve Tromso adaları

Şehrin meşhur yemeği geyik eti. Ancak biz bir pazar günü orada bulunduğumuz için bütün restorantlar kapalıydı ve akşama kadar da açılmayacaktı. Biz de Norveç'in en yaygın pizza zincirine, Peppes Pizza'ya gidip karidesli pizza yedik. Bir büyük pizzaya 300 NOK ödedik. 

Gel gelelim Tromsö turumuzun en güzel tarafına: Kuzey Işıkları Avı. Öncelikle Kuzey Işıklarıyla ilgili ansiklopedik bilginin dışında biraz bilgi vereyim. Işıkları görebilmeniz için tam karanlık olması ve havanın açık olması gerekiyor. O yüzden Mayıs-Eylül ayları arasında çok uzun süren gündüzler nedeniyle kuzey ışıkları olmuyor. En iyi zaman olarak Şubat sonu gösteriliyor çünkü kar fırtınaları azalmış ama geceler henüz kısalmamış oluyor. Tek başına araba kiralayıp tur yapmak pek mantıklı değil; çünkü özellikle hava kötüyse nereden gözüktüğünü bulmak çok zor. Hava güzelse Tromsö merkezden bile kuzey ışıklarını görmek mümkün.

Kuzey Işıkları

Tur için kullandığımız Artic Guide Service'deki yetkililer bizi bir milyon kez uyardılar; hava çok kötü, büyük ihtimalle kuzey ışıklarını göremeyeceksiniz, isterseniz gitmeyin diye. Biz de dedik kalktık geldik buralara, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Normalde büyük otobüslerle kalkan tur hava muhalefetinden dolayı küçük minibüsle kalktı. 8 çekik, biz, tur rehberimiz ve şoför düştük yollara. Rehber birçok kez büyük ihtimalle göremeyeceğiz ama bakalım aranalım dedi. Tam olarak 3 farklı yöne gittik. 3 kez durduk, indik minibüsten sağa baktık sola baktık, geri binip yola devam ettik. 8.00'de başladığımız yolculukta gece 11.00 gibi umutsuzluk hakimdi. Ama rehberimiz son bir yer deneyeceğiz dedi. Finlandiya sınırına beş kalaya kadar gittik. Sonra yol ortasında indirdiler yine bizi (üzerinize reflektörlü yelek giymeniz zorunlu). Annem ben inmeyeceğim yeter artık derken rehberimiz bağırmaya başladı koşun diye. İndik bir baktık, orada bizi bekliyorlar. Ama kuzey ışıklarını insan gözü öyle fotoğraflardaki gibi seçemiyor. Gökyüzü beyazla çok açık bir yeşil arasında şekil değiştiriyordu, fotoğraf çektiğimizde bir de baktım yeşiller, morlar havada uçuşuyor. Meğer insan gözü makine kadar iyi seçemiyormuş; ancak çok çok kuvvetli gecelerde yeşil rahatlıkla görülebiliyormuş (İzlanda'da bu şerefe nail olduk).

Kuzey Işıkları

Kuzey Işıkları turumuz normalde geceyarısı bitecekken mükemmel tur rehberimiz sayesinde yılmadan ava çıktığımız için gece 01.30 gibi şehre döndük. Bir sonraki sabah 6.00'da uçağımız vardı. Yokuşumuzu tırmanıp otelimize çıktık, kafamızı formaliteden yastığa koyduk ve hemen kalkıp havaalanının yolunu tuttuk. Flybussen'dan indik bir baktık dışarılara taşan bir sıra var. Küçücük havaalanından aynı anda üç tane uçak kalkacak olunca sıra da kaçınılmaz olmuş. Uçağımıza koşarak son anda yetiştik ve tekrar Oslo yoluna düştük.