Kuzey Işıkları, Iglolar ve Buz Otel: Laponya

Saarielska’daki KAKSLAUTTANEN bölgesindeki otelimizde 2 seçeneğimiz var; isteyen buz otel kısmında isteyen iglolarda kalabiliyor. Ben ve eşim buz otelde kalmaya kesin kararlıydık. Ancak igloları gördükten sonra oyum kesinlikle iglolardan yana oldu.Laponya geziniz sırasında güzel deneyimler yaşamak için Kakslauttanen Igloo West Village ve ya City Hotel gibi otelleri tercih edebilirsiniz. , buzun içine oyulmuş sıra sıra odalardan ibaret. Yataklar bile buzdan ama dışarıya açılan tek bir pencere bile yok odada. Her birinin kapısının önünde mum yanıyor. Yatağın üzeri geyik postları ile kaplı. Uyku tulumu ile yatıyorsun ama yine de zor. Rehberimizin söylediğine göre, daha önceki turda bir kişi burada kalmış, açıkta kalan tek yeri olan burnu donmuş.

Iglolar muhteşem. Yarım daire şeklinde ve tepesi yuvarlak, komple cam. Camlar paralel-meridyen şeklinde metaller ile bölünmüş. Camdan ısıtmalı bir sistem var odalarda. Dolayısı ile yağan kar camın üzerinde birikmiyor ve anında eriyor. Yattığın yerden ayı ve yıldızları, hele de kuzey ışıklarını seyretmek mükemmel bir duygu.

Odanın sıcaklığını istediğin şekilde ayarlayabiliyorsun. Sanki yarım küre şeklindeki camdan bir fanusun içerisindesin. Odanın içi sıcacık ancak dışarısı – 38 derece ve her yer bembeyaz kar. Yataklar da kumandalı, istediğin açıda yatağın baş tarafını yükseltebiliyorsun. Gece boyunca ay hep tepemizdeydi, sadece yer değiştiriyordu. Hiç kuş sesi duymadık, sanırım bu soğukta kuş yaşayamıyor.

Iglo village’ler 4 sıra halinde yaklaşık 20-25 tane evden yani fanustan oluşuyor. Her biri birbirinden bağımsız olan bu fanusların gece ışıkları yandığı zaman ortaya çıkan manzara harika. Sanki karla kaplı ormanı aydınlatan devasa ampuller gibi...

Ertesi sabah “gırç gırç” ayak sesleri ile kahvaltı için restorana gittik. Restorana giderken buz otelleri ve buz kiliseyi gezdik. Buz otellerin bir kısmı ve buz restoran biz buraya gelmeden 1 hafta kadar önce çökmüş. Yoğun bir restorasyon çalışması vardı.

Buz kilisenin kendisi ve içindeki her şey buzdan yapılmış. Sadece kapısı ahşap ve kapı kollarında geyik boynuzları var. Kilisenin dışı buz üzerine yapılmış rölyefler ile doluydu. Hatta bazı kısımlarında onarım devam ediyordu. Kilisenin içinde dua masası, sıralar, vazo, takdis kabı, vb her şey buzdan. Yalnız kapıdan dua masasına kadar yerde geyik postları dizili vaziyette.

Rölyefleri yapan sanatçılar sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar harıl harıl çalışıyorlar. Onların buz üzerinde yaptıkları sanat çalışmalarını izlemek oldukça keyifliydi.

Kilisenin civarında odun kütüklerinden yapılmış tuvalet kapılarının üzerindeki işaretler çok ilginç idi. Kadınların kapısına bir çift göğüs, erkeklerin kapısına ise bir penis resmi yapmışlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tuvalet amblemi görmedim.

Her yıl buz oteller, buz kilise, buz restoran yani buzdan yapılmış ne varsa yaza doğru yıkılıyor ve kışa doğru yeniden yapılıyor.

Bu ülkede çevrecilik tam anlamı ile oturmuş vaziyette. Araba çok az. Ulaşım daha çok kızak, snow mobil ve kayaklarla yapılıyor. Onun için de çok sessiz, kuş sesi bile yok, size eşlik eden tek ses kar gıcırtısı...

Kahvaltı sonrası Finn Saunasına girdik. Soyunma odası, sauna ve soğuk havuz arasında yaklaşık 15-20 adımlık mesafe var. Finliler bu soğukta tamamen soyunarak önce saunaya sonra soğuk havuza giriyorlar. Tabii biz mayolarımızla -30 derecede o 15-20 adımlık yolu koşarak kendimizi önce saunaya attık. Saunadan sonra buzlu suya girmek biraz fazla geldi. Duşumuzu aldıktan sonra sauna çıkışındaki ufak buz barda birer kadeh içki içmek yerine şömine yanında keyif yapmayı tercih ettik.

Ardından artık termal kıyafetlerimizi teslim ettik ve iglolarımızın önünde bizi bekleyen makam arabalarımıza yani kızaklarımıza valizlerimizi koyarak bu muhteşem yerden ayrıldık.

Bizi bekleyen minibüse binerek Sami müzesine doğru yola çıktık. Yaklaşık 2 - 2,5 saatlik yolculuk sonrası Sami müzesine ulaştık. Yol boyunca donmuş nehir ve göllerden geçerken çok güzel manzaralara tanık olduk. Yolculuğumuz esnasında yusyuvarlak bembeyaz ay bize eşlik etti yine. Burada ay 24 saat hiç bir yere kaybolmuyor. Yol boyunca donmuş göl içinde gayzerler gördük. İlginçtir ki, her yer buz ama bu soğuğun içinden kaynar su ve buhar fışkırıyor.

Nihayet Samilerin tüm yaşamlarını sergileyen SIIDA MÜZESİ’ne geldik. Bu müze de görülmeye değer ilginç bir müze. Samiiler hayatlarını balıkçılık ve ren geyiği ile idame ettiriyorlar. Norveç, Rusya, İsveç, Finlandiya Laponların tarih boyunca yaşadıkları yerler. Ancak maalesef şu an Sami ırkı çok azalmış.

Bu gezi kesinlikle bizim için unutulmayacak bir deneyim oldu.

LAPONYA’NIN 10 üzerinden 10 alanları; Pudra gibi kar, kar gıcırtısı, kuzey ışıkları, hiç kaybolmayan ay, husky safarisi, snow mobil macerası, ren geyiği kızakları, ren geyiği eti ve blueberry marmelatı, Finn saunası, Buz kilise ve üzerindeki rölyefler, iglolar, ve tabii ki eşsiz manzaralar...

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.