Masaya Volkanı ve Apoyo Lagünü

Bugünkü seyahatimizde Masaya Volkanı ve Apoyo Lagünü var. İlk olarak başkent Managua’ya 32 kilometre mesafedeki Masaya kasabasına ulaşıyoruz. Kasabada her şey ana meydan çevresinde konumlanmış. Burada ağaç dallarından yapılmış dev sandalyelere bayıldım.

Bu kasabanın en önemli yerlerinden biri Masaya Pazarı. İspanyollardan kalma kale-sur benzeri bir yapı içine kurulmuş.

Çok geniş bir alana yayılmış olan bu pazara Granada’dan bile alışverişe gelenler var. Eğer siz de Granada’dan buraya gelecekseniz Chicken buslar ile 2,5 Cordoba yani yaklaşık 25 kuruş ödeyerek 1 saatlik yolculuk ile buraya uylaşabiliyorsunuz. 
Pazarda tekstilden, el dokumalarına, maskelerden bez bebeklere, kahve liköründen el yapımı hamağa kadar pek çok ürün mevcut. Aklım hamaklarda kaldı ama kilo sorunu nedeniyle alamadık.

Buraya alışveriş hacminize göre zaman ayırabilirsiniz. Ama hiçbir şey almayacak olsanız bile 1 saat koyun. Ardından meşhur Masaya Volkanı Milli Parkı’na gidiyoruz. 54 km2’lik bir alanı kapsayan park içinde sadece volkanik kraterler yok. Aynı zamanda pek çok hayvan çeşidi ve çok çeşitli kuşlar var.

Tabii bizim rehberimiz Edgard aynı zamanda bir kuş gözlemcisi olunca hiçbir kuşu atlamadık.

Kokarca, rakun, iguana, bol bol maymun ve yarasa rahatlıkla görebilecekleriniz arasında. Parkın içinde bu volkanik bölgeyi 3 boyutlu haritalar ile anlatan çok güzel bir müze yapmışlar. Hatta halen aktif olan volkanları belirtmek için volkanların teğesine “tüter” demek ister gibi pamuk koymuşlardı. Çok hoştu.

Volkanik bölgeler nedense hep rüzgârlı oluyor. Biz buradaki en aktif volkanı görmek üzere tekrar müzenin oradan araca binip yaklaşık 3-4 dakika daha yolculuk yapıyoruz. Masaya Volkanı’na yaklaştıkça kükürt kokusu yoğunlaşıyor. Koku bozulmuş yumurta gibi ve burada volkandan çıkan duman göz ve genzi yakıyor. Bölgede uyarı olarak her yere yazmışlar. 5 dakikadan fazla kalmayın diye… Gerçekten de uzun kaldığınızda gözlerinizi açmakta zorlanıyorsunuz.

Halk buraya Boca del Infierno yani “Cehennemin Ağzı” diyor. Bence bu sözü de hak ediyor. En son 2003 senesinde patladığında sabaha karşı saatlermiş dolayısı ile zarar gören olmamış. Ama parkın açık olduğu saatlerde turistlerin ziyareti esnasında bu patlama olsa büyük bir facia olabilirmiş. Neyse biz oradayken de patlamadı ve sağ salim bir sonraki durağımıza Apoyo Gölü’ne doğru yola çıkıyoruz.
 İlk olarak Apoyo Gölü’ne tepeden bakan Katerina isimli kasabadan geçiyoruz. Bu kasaba o kadar renkli ki. Halk geçimini çiçekçilik ve çömlek yapımı ile sağlıyor. Dolayısı ile kasabanın her yeri rengârenk çiçekler ve çömleklerle dolu.

Kasabada ulaşımda Uzakdoğu’dan alışık olduğumuz rengârenk tuktukları kullanıyorlar.

Bu kasabada ilk olarak Apoyo Lagünü manzaralı bir restorana oturuyor ve yemek sipariş ediyoruz. Et, muz kızartması ve patates kızartması var menüde. Orta Amerikalılar et işini gerçekten iyi biliyor.

Burada biz yemek yerken yerel müzisyenler aynı Nevizade ve Asmalı Mescit mantığında sıra sıra masaları dolaşıp müzik yapıyor ve bahşiş topluyorlar. Oldukça renkli ve eğlenceli bir yer burası.

Halk muhteşem manzarası nedeniyle Apoyo Lagüne “Yeryüzü Cenneti” adını vermiş. 23.000 yıl önce bir patlama sonucu meydana gelen bu krater gölünün çapı 16 kilometre. En derin yerinin 200 metre olduğu söyleniyor. Ancak burada her sene su 30 santimetre çekiliyormuş. Bu hesaba göre 666 sene sonra Apoyo Lagünü’nde su kalmayacak. Tabii o zamana ne olur bilinmez ama son 15 senedir su 4,5-5 metre çekilmiş.

Burası sadece turistlerin değil aynı zamanda aşıkların da popüler yerlerinden. Sevgililer buraya gelip manzara karşısında romantik yemek yiyorlarmış. Tabii burada yapılacak pek çok aktivite de var. Mesela yamaç paraşütü, tekne turu, at ile gezinti ve doğa yürüyüşü yapabilirsiniz.

Dönüş yolunda bir çömlek atölyesine uğradık. Burada her birini ayrı ayrı özenle hazırlıyorlar. Tabii denemeden olmazdı. Hemen tezgâhın başına geçtik.

Avanos’ta da çömlekçilik çok gelişmiş durumda. Ama Avanos’taki çömlek yapım yerleri ve kullandıkları malzemeler çok daha gelişmiş. Burada daha derme çatma malzemeler ile muhteşem ürünler ortaya çıkartıyorlar ve emeğe karşılık talep ettikleri ücret çok çok düşük.

Tabii ki almadan buradan ayrılmıyoruz.

Burası hem Masaya’ya hem de Granada’ya 1 saat mesafede. Biz Granada’ya doğru devam ediyoruz.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni